MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Darısı başımıza

Siyasi menajerleri “Erdoğan gerçeği”yle yüzleşti

Seçim yasağı başladığı için Cumhurbaşkanlığı adaylarını eleştirmeyeceğiz. Bu sınırlamaya cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan giriyor, ama şu andaki “Başbakan” konumu ile girmiyor. Kaldı ki bu yazıda, Türkiye’deki karşıtlarının değil, yabancı dostlarının  “başbakanlığı” hakkında dediklerini anımsayacağız. Yazacaklarımız, yazılmışlara bir kuşbakışıdır. 
Bugünü anlamak için Ocak 2002’ye dönelim... Erdoğan, henüz milletvekili bile değildir... Vaşington’da Beyaz Saray’da dönemin ABD Başkanı George V. Bush, sırada 100 kadar yabancı devlet başkanı ve başbakan görüşmek için randevu beklerken, Erdoğan’ı kabul ediyor. 
Ne diyor?  “Sen aslansın, kaplansın!” dedi mi bilmiyoruz. Ama  “Seni ’Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Eş başkanı yapacağım. Yeter ki sözümü dinle! Tamam mı?” dediği belgelendi. Yanıtının  “tamam”  olduğu, başbakan seçilip Ortadoğu’da mangalda kül koymayışına kadar ilerlemedi mi?

***

ABD başkanlarından Bill Clinton’un Dışişleri Bakanı olan eşi Hillary Clinton anılarını kitaplaştırdı. Anılarında  “Erdoğan bizim için kilit önemde idi...” itirafında bulunduktan sonra, güne tanısını  “Bugün Türkiye’nin istikameti belirsiz!” diye koydu.

***

Günümüzdeki Başkan Barack Husein Obama  “Erdoğan dünyadaki 5 liderden biridir” diyordu. İngiliz Başbakanı David Cameron’dan sonra en çok konuştuğu kişi idi... Ne oldu da, son 15 ayda topu topu 3 kez, o da en son 19 Şubat’ta konuştular? Erdoğan, basına  “Ne yazık ki Obama ile görüşemiyoruz!”  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e  “Bari sen ara!” dediğini açıkladı.

***

Erdoğan’ı Bush ile tanıştıran, Clinton’ları ve Obama’yı Türkiye’de temsil edip Erdoğan ile Ankara’da her fırsatta konuşan eski ABD elçileri bakın bugünlerde ne söylüyorlar? 
Morton Abramovitz ve Eric Edelman, “ABD, Türkiye’yi uyarmalı! Çünkü Erdoğan Türkiye’nin zor demokrasisini yok ediyor, baskıcı bir yönetime gidiyor” (...) Erdoğan’ı nihayet tanıyabildiler. Darısı halkımızın başına...
(...)
Türk hükümetinin diplomatik muhatabı artık ABD Başkanı olmaktan çıktı, yerini ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf düzeyine düştü. Harf, Erdoğan’ın CNN’nin hakkında  “ajan” sözünü kullanmasına karşılık  “gülünç ve saçma” diyor. Yani bir memure, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na  “saçmalıyor”  diyebiliyor!..
Özgen Acar/Cumhuriyet


“Başdanışman”a tavsiye: 

Bunları patronuna söyle
Acaba kendi amacı için her yolu mübah, herkesi kurban edilebilir gören bu anlayışın farklı bir versiyonuyla mı karşı karşıyayız?
Sevap işler gibi kötülük yapan bir zihniyet, bu toprakların mayasına ne kadar uygundur?
Her türlü ahlaki ölçüyü yitiren ve zulümde sınır tanımayan bir anlayış elbette insanlık duvarına toslar...
Her şeye sahip olma güdüsü, açıkça ’güce tapınmayı’ beraberinde getirir ve sapkınlık kapısını açar.  
Yalçın Akdoğan/Star


Ayrılıkta azap mı; birlikte rahmet mı?

Tercih halkımızın
İstanbul Bağcılar’da seçim otobüsüyle gezerek halkı selamlayan İhsanoğlu’na insanların:
“Ne mutlu Türk’üm diyene” 
“Türkiye laiktir, laik kalacaktır.” 
“Türkiye seninle özgürleşecek.” diye tezahürat yapmaları ilginçtir.
“Türk Milleti” sözünü ağzına almayıp, Türklüğü reddederek “Türk yok, Türkiyeli var!” diyen Başbakan Erdoğan’ın aksine, Türklüğüyle gurur duyduğunu belirten Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhurbaşkanlığı makamının Türk Milleti’nin şerefi, haysiyeti ve itibarının sembolleştiği bir makam olduğunu söyledi.
Yollar, köprüler yapacağını haykırarak halktan oy isteyen Tayyip Bey’e karşılık Ekmel Bey’in şu sözleri ilginçtir:
“Cumhurbaşkanı yol, köprü yapmaz, yol gösterir. Köprü yapmaz ama insanlar arasında gönül, anlayış köprüleri kurar. Biz bu köprüleri yeniden inşa edeceğiz.Türkiye’de yeniden birliği ve beraberliği sağlayacağız.” 
Sözün kısası; Tayyip Bey, Türkiye’yi kutuplaştırıyor, insanları ayrıştırıyor, Ekmel Bey ise birleştirme, sevgi ve dostluk mesajları veriyor. Tercih, halkımızın! 
Rahmi Turan/Sözcü