MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

Siz “eski Türkiye” siniz

Yok canım, ne yenisi; biz tanıyoruz bu rejimi: 
Bildiğin padişahlık! 
Hünkâr gelir, kullarının hayır duasını alır, Sadrazam’ı tayin eder, sarayına döner. 
Memleket, asırlık turunu tamamlayıp başladığı yere,  “Eski Türkiye”ye döndü dün...
(...)
 “Eski Türkiye”yi eleştirirken “Devlet, kıyafetinden müziğine, tek tip millet yaratmaya çalıştı” dedi Şef...
Karşısında tek tip kıyafetle oturan millet çılgınca alkışladı. 
“Hiçbir kadim kültürü ötekileştirmeyeceğiz” dedi yeni Başbakan kürsüde;  “Bana affedersiniz Ermeni diyorlar; Kemal Bey de Alevi” diyen Cumhurbaşkanı, onu somurtarak dinledi. 
Davutoğlu,  “Yetim hakkına uzanacak eli, kardeşimizin olsa kırarız” derken de salondaki hırsız kardeşlerle çıplak yetimler gülümsedi. 
“Yeni Türkiye” , o kardeşlerin taltif edileceği değil, hesap vereceği divan olacaktır.
 Lidere tapınma âdetinin, başkanı güneşe benzeten methiyelerin, şefe adanmış şarkıların bittiği, huzurda el pençe divan duran yağcıların yerini, sorgulayan, eleştiren ehil kadroların aldığı diyardır  “Yeni Türkiye”; oysa eskisi vardı kongrede...
“Tek adam, tek aday” despotizmi değil, yarışan adayların tartıştığı bir çoğulcu demokrasidir özlediğimiz  “Yeni Türkiye”;  “Kendimi Başkan seçtim, hadi bana oy verin” despotizmi değil...
 “Yeni Türkiye” , ötekileştirmeyen, dışlamayan, düşmanlaştırmayan bir kardeşlik meclisidir; Erdoğan’ın ima ettiği gibi,  “Biz çok dışlandık, sıra sizde” tahterevallisi değil. 
Polis devleti, cadı avı ülkesi hiç değil.
 “Yeni Türkiye”de vesayet rejimi sona erecektir. 11 yıldır yaşanan, asker vesayetinden polisinkine geçiştir.  “Onların dipçiği yerine bizim cop” tercihidir. 
Kadınların tamamen özgürlüğe kavuştuğu çağdır  “Yeni Türkiye”;  “Örtülülere açılırken, yüksek sesle gülenlere kapanan bir kamusal alan” değil. “ “Yeni Türkiye” gerçekten kurulduğunda, medyanın dilindeki mühür çözülecek, yargıya bağımsızlığı, üniversiteye özerkliği iade edilecek, Parlamento, Şef’in emriyle inip kalkan eller meclisi olmaktan kurtulacaktır. 
Bugünkü  “Eski Türkiye” de, tıpkı 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta olduğu gibi, iktidar azgınlaşmasının bütün frenleri, medya, yargı, yasama, üniversite teslim alınmış, Sultan’a yamanmıştır. 
Düne kadar  “Hocam” diye baş tacı ettiğini dümen bozulunca hain ilan etmenin, “Kardeşim”  diye kucakladığını yandaşa sövdürmenin, bunun partide yarattığı homurtuyu daha çok alkışla örtbas etmenin,“sıfırlayın” talimatını hamasetle gizlemenin adı  “Yeni Türkiye” olabilir mi? 
Bildiğimiz  “eski Türkiye” dümenleri işte...
Örnekleri uzatmayalım. Türkiye değişmedi, rant el değiştirdi. 11 yılda eski yiyicilerin yerine yenileri geldi.  Ve zirveye yerleşti.  Yine de umutsuz olmayın: Zirve, bir tırmanışın sonu olduğu kadar, inişin de başladığı yerdir. Bugün, o yerdeyiz.
 “Yeni Türkiye” , o inişin nihayetinde, eskisinin harabesi üzerinde kurulacaktır.  
Can Dündar/Cumhuriyet