MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

O boğazlaşma “unutalım” diye yaşanmadı

Atatürk ve emanetleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin en değerli manevi sermayesidir.
Bu değerin kazanımlarından son yıllarda mahrum bırakıldık.
Çünkü Atatürk’e ve askere milletin şükran duygusu frenlenmeliydi.
Genelkurmay Başkanı’na kadar uzanan kumpasın hedefine ulaşarak birikmiş intikam duygusunun tatmin edilmesi böyle mümkün olacaktı.
Ulus bilincini zindeleştiren milli bayramlara yönelik tasfiye hareketi ne mutlu ki amacına ulaşamadı. Halk kurtuluş savaşının ve devrimlerle yücelen cumhuriyetin mucizelerini unutmadığı gibi o mucizeleri yaratan Atatürk’ü, fedakâr ve kahraman silâh arkadaşlarına duyduğu minneti de unutmadı.
30 Ağustos bir meydan muharebesidir. Kesin hesabın görüldüğü bir kapışma, boğazlaşmadır.
Egemen bir devlet kurmak için daha kutsal, daha helâl bir yer olamaz. Özgürlüğü hak eden daha fedakâr, daha kahraman askerler olamaz.

***

Cumhurbaşkanı’nın beğendiği ve sık sık okuduğu o şiir:
 Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
 Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır!
 Ay yıldızlı al bayrağımız 30 Ağustos’ta Afyon’da daha çok bayrak oldu, Oradaki toprak, kahraman askerlerin o meydan muharebesini kazanmak için döktükleri kanlar sebebiyle daha çok vatan oldu!
 (...)
Sonsuza kadar da milletçe kutlanmasını diliyoruz!
Güngör Mengi/Vatan

Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine

Bu ne şaşaa, bu ne debdebe!..
Gören de kraliyet ailesi zanneder!..
Önceki gün ağızlarında gümüş kaşıkla doğmuş gibiydiler...
 “Soylular”  geçidi yaptılar!.. Kasımpaşa sokakları ve Üsküdar Emniyet Mahallesi ne kadar iftihar etse azdır!..
Oradan çıktılar, devletin zirvesine oturdular!..

***

Bundan böyle Çankaya’nın nasıl olacağı, Meclis’teki törenden anlaşılıyordu... Sadece Cumhurbaşkanı’nın eşine ait olması gereken dinleyici locasına cümbür cemaat gelmişlerdi!.. Elbette ki Eminanım, şehzade sakallı Bilal, Bilal’in karısı, Bilal’in çocuğu, Hanım Sultan Sümeyye, Hanım Sultan Esra, Esra’nın çocuğu, Büyük Şehzade Burak’ın karısı, Burak’ın çocuğu... Maaile locada!..
Fotoğraf karesinde bir tek Büyük Şehzade Burak eksikti... Belki gemicikleri ile uğraşmaktan, belki de babasına olan 500 bin lirayı ödeyememiş olmasından duyduğu mahcubiyetten dolayı bu onurlu törene katılmamıştı!..
(...)
Bundan böyle “Aile boyu Çankaya”  maceralarını izleyeceğiz... Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine... Gökten üç elma düştü, üçü de 12’ncinin başına!..
Mehmet Türker/Sözcü

Nerede o eski ağız birliği

Aaa olmadı ama şimdi... Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığında  “tek ağızdan” methiye düzen yandaş medya, Ahmet Davutoğlu’nun daha ilk icraatında lastik patlattı.
Hani nerede o aynı elin ürünü manşetler. Hani yek manşet duruş.
“Davutoğlu kabinesi” nin adında bile anlaşamamışlar.
Kimine göre “Seçim kabinesi” , kimine göre  “İstikrar kabinesi” ... “Çözüm kabinesi” ,  “Denge kabinesi” ,  “Erdoğan kabinesi” ,  “Hızlı kabine” , “2015 kabinesi” ...Bana kalırsa hepsinin sebebi körün fili tarife yeltenmesi!

Yaptıkları yapacaklarının teminatı

(...)
27 Ağustos’a kadar anayasanın emredici maddelerini tanımadı. 
Hukukun üstünlüğünü lafta tanıdı, fiiliyatta umursamadı. 
Demokrasiyi kendi anlayışına göre tıraş etti. 
Atatürk ilkelerini ve inkılaplarını tanımazlık bir yana, sürekli hakaret etti. 
Laik Cumhuriyet ilkelerine sözde bağlı kalan uygulamalar yaptı. 
Aday iken söylediklerine bakarsanız.. yemin metnindeki  “aldığı görevi ’tarafsızlıkla’yerine getireceği” vurgulaması okkalı bir yalan izlenimi veriyor. 
Cumhurbaşkanı sıfatıyla anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına, görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine, bütün gücüyle çalışacağına Türk milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine ettiği yemine inanmakta zorluk çekiyor insanlar.

***

Bu ülkede görev alanların daha önce yaptıkları yapacaklarının teminatıdır özdeyişine sadık kaldıklarını yaşadığımıza göre... 
...12’nci Cumhurbaşkanı’nın özdeyişteki kurala sadık kalacağı, kuşku ve kaygıdan ötede toplumsal bir inanış olarak göze çarpıyor.

***

Bu gerçeklerin ışığında 12’nci cumhurbaşkanlığı döneminin bu ülkeye hayırlara vesile olacağını nasıl söyleyebilirsiniz? 
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet

Teslim olmuş bir ordu “bayram” yapamaz

(...)
Güneydoğu sınırına bakın sevgili yüksek rütbeli subaylar:
IŞİD, PKK, Peşmerge, Hizbullah, ne ararsan cirit atıyor!
Bir manyak, Diyarbakır’ın ortasındaki askeri karargahta bulunan Türk bayrağını indirdi de sadece seyrettiniz!
Size emanet ettiğimiz binlerce evladımızı şehit eden terör örgütü yine Diyarbakır’ın bir ilçesine sözüm ona şehitlik kurup, içine de kocaman bir terörist heykeli dikti.
Hepsini bir kenara bırakın; adınız  “Ergenekoncu’ya, darbeciye çıkar”  diye, görev verilmediği sürece Anıtkabir’e gidip Ata’ya minnetinizi bile sunamıyorsunuz...
(...)
Afyonkarahisar’da tarih yazan dedelerimizin tırnağı olamazsınız!
Çünkü siz korktunuz!
Sırf Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıktıkları için Silivri’ye, Hasdal’a, Hadımköy’e, Maltepe’ye, Mamak’a tıkılan kahraman sınıf arkadaşlarınıza selam vermediniz!
Bölücülere ve dincilere teslim oldunuz.

***

O yüzden; gelin anlaşalım: Bu bayram bundan sonra sizin değil, bizim bayramımız! Siz gidin Çankaya’da şerbet için...
Bayramımızı kutlamayı bize bırakın!
Mustafa Mutlu/Aydınlık

Davutoğlu’nun ideolojik saplantısı

Davutoğlu’nun kurmay adamı istediği kadar inkâr etsin, Davutoğlu “Büyük Britanya İmparatorluğu” tadında  “Yeni Osmanlı” safsatası ile yaşıyor.
Ona göre Cumhuriyet’in tamiratı Yeni Osmanlı’nın inşasından geçer.
“Britanya eski kolonileri ile bir ortak refah bölgesine sahip. Neden Türkiye liderliğini... yeniden inşa etmesin?”  Davutoğlu’nun açık ifade ettiği hayali bu! Ancak, ideolojik saplantı Davutoğlu’nun basit bir soruyu sormasına engel olmaktadır. Britanya’nın eski kolonileri kendi çıkarlarına uygun buldukları için (tekrar)  “ortak bir refah bölgesi”  (Büyük Britanya) kurmayı bizzat talep etmişlerdir. Balkanlarda, Orta Doğu’da, Orta Asya’da ise değil Türkiye liderliği altında  “ortak bir refah bölgesi”  kurmak, eski Osmanlı egemenliğine karşı soğukluk vardır.
Cüneyt Ülsever/Yurt

“Hem solcu, hem ulusalcı olunmaz” diyenlere göre nedense “hem Müslüman, hem hırsız” olmakta sakınca yok!

Akif Kökçe/Milliyet (Açık Pencere)

Siluet sinerjisi hükümete girdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bakanları arasına Nihat Zeybekci’yi de koydu. Böylece  “siluet sinerjisi” hükümete girmiş oldu. Nihat Zeybekci, parti yakını ve dava yoldaşı iş adamına, şehir rantı yaratmak için imar izni alarak dikilmiş o  “siluet kirletici gökdelenden 2 daire birden”  satın almıştı. Mahkeme siluet kirleticinin tıraşlanması kararını verdi. Karar uygulanmıyor. Nihat Zeybekci de aldığı bu daireleri sattığını söylüyor. Niçin aldın, niye sattın? Kaça aldın, kaça sattın? Belgeleriyle açıklamıyor. Hükümet programı Meclis’te okunduğunda  “yolsuzlukları, rüşveti, hırsızlığı önleyeceğiz” cümlesine rastlarsanız şaşırmayın!
Necati Doğru /Sözcü

Söyletene bak

DP milletvekili Sırrı Süreyya Önder CNN Türk’teki röportajında bir ara dedi ki:
- İyi ki PKK silah bırakmamış. PKK olmasa idi IŞİD bu gün Adana’da idi...
Türk ordusu fasa fiso demek istiyor Süreyya Önder...
Güneydoğu artık bize emanet demeye getiriyor sözü...
Ona mı kızmalı, yoksa dış baskılarla masa başında PKK’ye teslim olan ve Balyoz davasıyla orduyu dağıtan hükümete mi?
Kime kızarsanız kızın netice değişmiyor.
Aydınlık gazetesi İmralı’yla ilgili yeni zabıtlar yayımlıyor...
Öcalan zabıtlarda: “Basına yanlış şeyler yansıdı, ’Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten bilmem neden vazgeçti’dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim” diyor...
Ankara ne mi yapıyor? Yeni tavizlerin hazırlığını tabii ki...
Melih Aşık/Milliyet

Benim bakanım işini bilir!

Cemaatin bir ara hedeflerinden biri, o yönü makbul, ama bir kusuru var, kabinede Abdullah Gül’e en yakın isim Beşir Atalay hükümet dışında kalıyor.
Oysa, Atalay AKP’de sevilen biri, ilişkilerinde özenli ve babacan, çözüm sürecinin önde gelen aktörlerinden. Çözüm için yeni adımlar atılacağı ilan edilirken, Atalay görevden alınıyor. Süreci aslında Tayyip Erdoğan götürüyor. Perde arkasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile birlikte süreç dosyasına en hâkim, en kilit iki kişiden biri Yalçın Akdoğan ise Atalay’ın koltuğuna oturuyor. Erdoğan’ın en sadık adamlarından. 
Kabine dışı kalan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı bir zamanlar Erdoğan’ın avukatı, en güvenilir kişilerden. Ama o da kusurlu, paralele inanmıyor, yolsuzluk iddialarının üstüne gidilmesini istiyor. Yer gök  “paralel” diye inlerken,  “eski dost” olsa bile, çatlak seslere ihtiyaç yok.
AB Büyükelçiliği’nden emekli, Erdoğan’ın gözüne hızla girenlerden Özal’ın dış politika danışmanlarından Volkan Bozkır şimdi AB Bakanı. Duraklama devrine giren AB sürecinden artık o sorumlu. İstanbul sosyetesinin gözde mekânlarından Lucca’nın sahibi Bozkır’ın damadı. Dışişleri’nden arkadaşları büyükelçiler, çoğu emekli, Bozkır’ı AKP’ye girdiği için eleştiriyor ama o yükselmesini biliyor.
HAS Parti Genel Başkanı iken Numan Kurtulmuş gazetecileri topluyor, AKP’ye veryansın ediyor, zamanla Kurtulmuş da göze giriyor, o şimdi başbakan yardımcısı.
Yalçın Doğan/Hüriyyet

Farkı fiyatı

Milliyet yazarı, TRT Haber  “Erdoğan’a özel yayınları”nı yere göğe koyamamış. İyi, hoş, güzel de keşke  “bu değirmenin suyu”nu da soraymış. Milletin, vergilerinin böyle  “havaya”  saçılmasına rızası var mı acaba!
----------------
AKP 1. Olağanüstü Genel Kongresi ve Cumhurbaşkanlığı devir teslim törenini birçok kanal naklen yayınladı. Bu yayınların bir kısmını izleme şansım oldu. Birçok etkinliklere ilişkin görüntüler hemen hemen aynıydı, aradaki tek fark kanalların spiker ve yorumcularıydı. Tıpkı seçim gecelerindeki gibi birçok televizyon, kanal kanal dolaşan yorumculardan görüş aldı. O yüzden de aralarında çok fark yoktu.
Sadece TRT Haber, rakiplerine oranla daha farklı işler yaptı. TRT Haber, bu özel yayınlar için 15’in üzerinde uplink aracı, 10’un üzerinde 3G’li kameraman, muhabir, 1 helikopter ve kameralı 2 motosiklet kullandı ve bu görüntüleri isteyen televizyonlarla paylaştı.
Ali Eyüboğlu/Milliyet