MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

PKK, IŞİD dopingiyle vuracak

Yurt dışında yaşayan Zübeyir Aydar, Remzi Kartal gibi PKK uzantılı isimlerin 4 ay içinde Türkiye’ye gelmeleri halinde tutuklanmayacakları güvencesi verilmiş.
Remzi Kartal geçen yıl BDP’nin elinde Öcalan ile AKP’nin imzaladığı mutabakat metni olduğunu hatırlatarak şöyle demişti:
 “Bu belgelerde, PKK’nin atması gereken adımlar ve buna karşı da devletin yapması gerekenler yazıyor...” 
Kartal “Süreç bozulursa” bu belgelerin açıklanacağını sözlerine eklemişti.
PKK ve BDP’nin elinde Öcalan ile AKP’nin imzaladığı mutabakat belgesi bulunurken... Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in, son 30 Ağustos resepsiyonunda söylediklerini anımsayalım:
 “Çözüm sürecine ilişkin yol haritasını bilmiyoruz, o çalışmanın içinde yokuz.” 
Genelkurmay gibi muhalefet partileri de bilmiyor mutabakat belgesinin içeriğini. Ama PKK ve BDP biliyor!
Peki ne var o belgenin içinde... Türk halkına bu mutabakat sonucu PKK silah bırakacak masalı anlatılıyor. Ama karşımıza sık sık bunun bir hayal olduğu gerçeği çıkıyor. Örneğin geçen haftaki Demokratik Toplum Kongresi sonuç bildirisinde şu ibare göze çarpıyor:
 “Çözüm süreci adına silahsızlanmanın dayatılması gerçekliği olmayan bir seçenektir...” 
PKK’nin silah bırakacağı yalan... 
Silah bırakmak bir yana, IŞİD’e karşı savaşacağı varsayımıyla ABD ve Avrupa tarafından daha da silahlandırılacak... 
Batı’nın desteği artınca, örgüt Ankara’ya karşı daha pervasızlaşacak. IŞİD tehdidi PKK tehdidini de büyütecek. Yanlış politikalar bizi fena vuracak.
Melih Aşık/Milliyet

HSYK seçimine rüşvet gölgesi 
“Avukat tutma hakim tut”

(...) Adalet Bakanı Bozdağ önceki gün hakim ve savcılara 1155 lira zam ve bazı özel haklar getiren yasa teklifini Meclis’e sunacaklarını açıkladı.
(...) Bu ballı teklif 12 Ekim’de yapılacak HSYK seçimi tamamlandıktan sonra yasalaşacak.
Yani şartlı,  “yap numaranı, al paranı”  misali... 
Yargıçlar ve savcılar, devletin temeli olan adaletin hizmetinde insanlardır. Onlar vicdanları ile cüzdanları arasına sıkışmadan hizmet edebilmelidirler.
Aksi halde adalet yara alır.(...) Seçime rüşvetin gölgesi düşmemelidir..       
 Güngör Mengi /  Vatan

Afrika’ya Ebola, Orta Doğu’ya Obama virüsü

 (...) Geçen NATO zirvesi ve bugün de Suudi-Cidde toplantıları ile Yeni Dünya Düzeni için bir araya geliyorlar. Bu toplantılar, Suriye ve Irak halkının virüslere büyük darbeler indirdiği ve üstünlük sağladığı bir aşamada yapılıyor. Amaç kesin bir Suriye-Irak zaferine çelme atmak ve zaferi çalmak. İkinci İsrail Barzanistan’ın mümkün olan en geniş coğrafyaya yayılması ve palazlanmasını sağlamak. 
IŞİD’e karşı savaş bahanesiyle, Suriye’nin petrol ve doğalgaz zengini doğu coğrafyası mahalli Suud ve şürekâlarından teşkil etmeği planladıkları Vahhabi ordusu ile işgal etmek. Bu bölgede mevcut olan Suriye havalimanları ve askeri üslerine el koymak. Suriye’nin Türkiye ile sınır bölgesini teşkil eden Kuzeyi PYD-PKK-ÖSO ve şürekâları arasında taksim etmek. Türkiye üzerinden Suriye içinde bu bölgede tampon bölge oluşturmak. İsrail’in Golan bölgesinin tamamını işgal etmesini sağlamak. Suriye ile arasına Suriye toprakları içinde tampon bölge oluşturmak.. 
(...) Zamane deccalları, Siyonist Yeni Dünya Düzeni için Afrika’ya Ebola virüsünü, Anadolu ve geniş Şam-Irak coğrafyasına Obama virüsünü saldılar. Hz. Davud’un sapan taşı onları hedef aldığında bakalım bu virüslerin ne kadarı piyasada erkeklik taslayacak?
Mehmet Yuva/ Aydınlık

Kısa... Kısa... 

Son seçimlerde İşçi Partisi’nden Şişli Belediye Başkan adayı da olan gazeteci Ümit Zileli köşe yazarı olduğu Aydınlık gazetesi ve ana haber spikerliği yaptığı Ulusal Kanal’dan istifa etti.
17-15 Aralık operasyonlarına dair yazıkları yüzünden Cumhuriyet yazarı Can Dündar hakkında 3 ayrı soruşturma açıldı.  “Gizliliği ihlal” ,  “hakaret”  ve  “kamu görevlisine hakaret” le suçlanan Dündar’dan şikayetçi olanlar arasında Bilal Erdoğan da var.
Nedim Şener, Tayyip Erdoğan’ın  “kendime inandığım kadar inanırım” dediği Yasin El Kadı’nın şikayeti üzerine 
6 yıl hapis istemiyle yargılanacak.

Zaman yazarından “Aziz dostu”nun kalbine indirecek teklif:
Gökdelenlerini yık yerlerine ağaç dik

(...) Aziz Torun, bir muhafazakârın bütün iyi niyetine rağmen nasıl sistem içinde müthiş bir dönüşüme uğrayabileceğinin tipik örneği. Her pazartesi derse gidip gelirken TEM yolu üzerinde inşa ettirdiği o müthiş Mall of İstanbul’u görünce şehrin güzel yüzüne gaddar birinin attığı yumruk aklıma gelir. A.Sami Stadyumu’nun yerine dikilen gökdelenlerin her biri, yüce Allah’ın gökkubbesini delmeyi hedeflemiş savaş füzeleri. 
Gökdelenler, yerde temerküz etmiş kudretin göklere meydan okumasıdır ve bu meydan okumayı dindar muktedirler yapıyor.  (...) Aziz dostuma “uçuk kaçık bir önerim”  var: Önce 10 işçinin her birinin ailesine bir ev al, sosyal güvencelerini sağla. Sonra Mall of İstanbul’u ve Stadyum’daki inşaatı yık, ilk önce İnsan Yayınları oradan çıksın. Mecidiyeköy’ün ortasına yüzlerce ağaç dik, ailelerin gelip nefes alacağı çay bahçeleri yap. Sermayeni Anadolu’ya kaydır; şehirleri şenlendir; Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı modellerle orta sınıfı canlandır. Bütün gökdelen sahipleri de öyle yapsın, yoksa Ad ve Semud kavmini yerle bir eden İlahi azab gökdelenleri ve AVM’leri yerle bir edecek!        
 Ali Bulaç /Zaman

Omurganın imtihanı...

Post Medya internet sitesi, cemaatin gözden düşmesinden sonra Bugün’den Star’a  “dikey geçiş”  yapan 
Ahmet Taşgetiren’i eski defterleriyle vurdu. Son dönemde var gücüyle  “yolsuzluk-hırsızlık”  suçlamalarının muhataplarını aklamaya çalışan Taşgetiren, AKP’li bakanların yolsuzluklarını ifşa eden ilk isimlerden biriymiş meğer.
18 Temmuz 2003’te yani AKP iktidarı daha birinci yılını doldurmadan “Bazı bakanlar hakkında ortaya sürülen ve uzun süre cevaplanamayan iddiaların, halkın zihninde, hükümetin ” yolsuzluklarla mücadele “ söylemini zaafa uğrattığını kabul etmek gerekiyor.” Diyerek  “temiz kalın”  uyarısı yapan Taşgetiren, 9 Nisan 2004’te de  “Bir süredir medyaya, AKP iktidarına yolsuzluk virüsünün bulaştığı kanaatini uyandıracak haberler yansıyor. Bakan çocukları ile ilgili iddialar, AKP’nin şu veya bu kademesinde görev alanların veya yakınlarının karıştığı öne sürülen kayırma türü olaylar manşetlere çıkıyor. (...) Malın imtihanı... Şöhretin imtihanı... Ve şehvetin imtihanı... Bunlar insanın ana zaaf alanlarıdır. Bunlarla buluşan ” her insan “ için risk vardır... Bir iktidarın uzun ömürlü olması için birçok şart aranabilir. Ama herhalde ” kitle partisi haline gelirken misyon kaybına uğramamak “ ve ” temiz kalmak “ bunların en belli başlılarındandır” yazmış köşesinde.
İktidarın yolsuzluk batağına saplanma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu yazdığı için Yeni Şafak’taki işinden olan Taşgetiren’in, şimdi iktidarla beraber o batağa saplanmaya razı olmasına ne demeli?
 “Malın, şöretin, şehvetin imtihanı”  kadar   “omurganın imtihanı”  da mühim demek ki!