MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Yetti artık

 “Çuval”dan beter; Türk subayına öz yurdunda ölümüne dayak...

karikatur5.jpg
Önceki gün Ankara’nın göbeğinde bir “Arap vahşeti” yaşandı... Yolda aracını sıkıştıran araca korna çalan Türk Hava Kuvvetleri Komutanı’nın damadı, eşi ve çocuklarının gözü önünde maganda diplomatlar tarafından feci şekilde dövüldü... Pilot Kurmay Yarbayı, Kuveytli diplomatların elinden olaya müdahale eden halk kurtardı...

Hava Kuvvetleri Komutanı’nın kızı elinde 6 günlük bebeği, yanında 4 yaşındaki çocuğuyla bu vahşeti seyretmek zorunda kaldı!..
* * * 
Kuveyt Büyükelçiliği mensuplarıyla şoförü kovalayan vatandaşlar, o esnada kim olduğunu bilmedikleri Yarbay’ın suratına heriflerin öldüresiye tekmeler attıklarını belirterek, “Bu normal bir kavga değildi, şahsı öldüreceklerdi” diyorlardı... Halkın kovaladığı diplomat bir bankaya sığınıp çağırılan polisleri klimalı ortamda beklerken, Kurmay Yarbay ise ambulansın gelmesini sokakta yattığı yerde bekliyordu... Ve dün sabah ilk iş olarak Kuveytli şımarık maganda diplomatların sınır dışı edilmesi, şoförün de gözaltına alınması gerekirken, bu satırların yazıldığı ana kadar hiçbir işlem yapılmamıştı!..
Valla yetti artık!.. Sinirimiz tepemize vurdu!..
Mehmet Türker / Sözcü

+++

Torba torba hak ihlali
Üşenmedim, tek tek saydım: 
“Vergi affı” diye yola çıkılan, Soma katliamı kurbanları için makyajlanan,  “O da olsun, bu da olsun” diye diye, üç ay-bir mevsim 145 maddeye sündürülen son torba kanun, kaç kanunda değişiklik yapıyor biliyor musunuz? 
Tamı tamına 70. 
Bırakın son yılların otoriter tahakküm aracına dönüşmüş  “torba kanunlar”ı; hayatımızın yalnızca tek bir alanında sınırlı değişiklik yapan olağan yasalar bile bugüne dek Meclis’te kabul edilir edilmez Köşk’e hemen gönderilmezdi. 
“İnsandır, hata yapar” kabilinden, her yasa metninin en az bir-iki gün süren ve Meclis’te bu iş için istihdam edilen uzmanların yerine getirdiği ve  “karşılıklı okuma” adı verilen redaksiyon (düzeltme-düzenleme) işlemine tabi tutulurdu.  Dahası,  “redaksiyon” işleminin ardından Köşk’e gönderilen kanunların, 15 günlük anayasal sürenin, daha ilk saatlerinde imzalanıp Resmi Gazete’ye gönderilmesi ise çok ender rastlanan bir durumdu.  10 Eylül akşamı Meclis’ten geçen torbanın, aynı gün Köşk’e gidip ertesi günün “mükerrer”  Resmi Gazete’sinde yayımlanması, eğer fiili rejim değişikliğinin işaretlerinden biri değilse, şöyle bir durum var: 
Bu düzenleme, kanun yapma tekniği açısından öyle mükemmel; Türkçe açısından da öyle hatasızdı ki redaksiyona zerrece ihtiyaç duyulmadı. 
Haliyle bu kadar mükemmel bir metin için Çankaya Köşkü’nün hukukçu ve bürokratlarının çalışma yapması gereksiz olduğundan, koşar adım imzaya sunuldu.

* * *

“Taşeron işçiye müjde”, “Yeni öğretmen kadroları”, “SGK borçlarına af” diye duyurulan bu kanun ile başka neler olacak, bakalım: 
- Başta Rıza Sarraf olmak üzere, elmas, pırlanta gibi kıymetli taşların ticaretini yaparak  “cari açığı kapatan” müteşebbislerden alınan yüzde 20 ÖTV kalkarken ekmek için KDV ödemeye devam edeceğiz. Buzdolaplarımız ise hâlâ  “lüks” . Ola ki raflarına inci elmas koyabilelim diye. 
-  “Bir gün başımı sokacak bir ev yaparım belki”  yahut yatırım amacıyla edindiğiniz tek arsanız için Yüce Devlet,  “Altından metro geçireceğim”  dediğinde, kamulaştırma bedeli talep etmeyi aklınızın ucundan bile geçirmeden,  “Hay hay buyrun. O nasıl söz?” diyeceksiniz. 
- Tek geçim kaynağınız olan üç-beş büyükbaş hayvanı otlattığınız mera, günün birinde  “kentsel dönüşüm alanı” ilan edildiğinde, büyük şehre göç edeceksiniz. TOKİ’nin dar gelirliler için yapacağı eve para biriktirmek için, o meraların yerine dikilecek plazalarda  “işçi” adıyla köleliğe razı olacaksınız. 
- Zaten kısıtlı tüketebildiğiniz et ve süt ürünlerinin fiyatı aniden yükseldiğinde, bunun plazaların yok ettiği meralardan kaynaklandığı ise belki aklınıza bile gelmeyecek. 
- Ülkenizin enerji ihtiyacının dörtte birini karşılayan TKİ elindeki linyit sahaları, özel şirketlere açıldığında ve madenlerde  “yaşam odası” yapma yükümlülüğü bile olmayan özel iş güvenliği önlemlerini ihmal ettiğinde,  “Soma kurbanlarına destek diye çıkarılan bir kanun vardı. Bu da mı o torbanın içine atılmıştı acaba?” diye hatırlamaya çalışacağız. 
Torba kanun,  “Yeni Türkiye’de” torba torba hak ihlalinin yeni adıdır.  
Çiğdem Toker / Cumhuriyet

+++

İktidarın yeni 
istismar biçimi

Torba yasa Meclis’in kanun çıkarma hızını arttırmak için mi yoksa eksiği yanlış bir işlemle gidermek için mi kullanılıyor?
Torba, parlamenter sistemin özüne ters işlemdir. Bu yönteme başvuran iktidarlar kolaycıdır. İstismarcıdır.
Yasama faaliyetinin hakkı verilmez. Her şey aceleye getirilir.
Torba yasa  isminden çok yamalı bohça tanımı daha fazla yakışır yapılan işe... 
Güngör Mengi / Vatan

+++

Ranttan gözü 
dönenlerle mücadelede 
kesin çözüm

İDAM KORKUSU 
(...) Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu Körfez ülkelerine düzenlediği gezi sırasında;
 “Bahreyn’de herhangi bir Türk inşaat firması bulunmuyor. Türk inşaat firmaları, Bahreyn’e daha fazla ilgi göstermeliler.” diye bir tweet attı.
Postmedya’nın haberine göre bu tweete ilginç bir cevap geldi.
İnşaat sektörüyle ilgili olduğu anlaşılan Talip Doğan Karlı, Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu’na:
 “Sayın Bakanım, Bahreyn’de inşaat yolsuzluğuna İDAM CEZASI var. Onun için Türk müteahhitler gitmiyordur!” diye tweet attı.
Müteahhit takımı için geçerli bir sebep!
Demek ki neymiş? Herhangi bir yolsuzluk halinde kelle gidebilir!
Anlaşılan o ki, bizim müteahhitler yolsuzluk yapmayacakları konusunda kendilerine güvenemiyor ve idam korkusu onlara para hırsını unutturuyor!
Rahmi Turan / Sözcü

+++

KIYAKTA
SINIR YOK

Yasa torbasından iş dünyasını memnun eden çok sayıda yasa çıktı. Yargının özelleştirmelerle ilgili yürütmeyi durdurma kararları da “Artık çok geç olduğu için uygulanması mümkün değildir” gerekçesiyle yok hükmünde sayılıp uygulanmayacak. TDİ Kuşadası Limanı, TDİ Çeşme Limanı,Tüpraş’ın yüzde 14.6’lık hissesi, Balıkesir SEKA ve Cengiz İnşaat’a verilen Seydişehir Alüminyum Fabrikası ile bu fabrikanın Oymapınar Barajı’na ilişkin mahkemelerin verdiği yürütmeyi durdurma kararları artık yok hükmünde olacak. Bu durdurma kararları verildiği zaman uygulanmadı. Aradan zaman geçti. Şimdi de “Aradan zaman geçti” diye uygulanmıyor. Kıyakta sınır yok...
Melih Aşık / Milliyet