MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

“Edepsizlik, alçaklık, adilik”

(...) Türkiye’nin Suriye sınırı delik deşik!..
Kimin girip çıktığı belli değil!..
Türkiye’de 2 milyona yakın Suriyeli yaşıyor, hangisi terörist hangisi değil bilinmiyor...
Tayyip’in Esad’ı devirmek hırsıyla Türkiye bütün örgütlere kucak açtı, kelle kesen IŞİD’çiler beslendi!..
Yol geçen hanına dönen sınırlar IŞİD’in yuvalanmasını sağladı!..
Ve şu anda Musul Başkonsolosumuz dahil 49 vatandaşımız IŞİD’in elinde ve Tayyip kıpırdayamıyor!..

***

Kocaeli Dilovası’ndan  “IŞİD’e bir, iki”  minibüsler kalkıyor, Aksaray ve Fatih’te IŞİD bürolarının bulunduğu iddia ediliyor;
(...)
Kürt ırkçıları bölgede 7 okulu yaktı, Kürtçe eğitim verecek okul açtı; valilik mühürledi, gidip mührü söktüler!..
Devlet otoritesi kalmamış, Türkiye silah zoruyla pazarlık masasına oturtulmuş;
Radikal İslamcı terör örgütü Türkiye’yi rehin almış;
Ülke yolsuzluk ve rüşvet batağına gömülmüş!..
Bu hâlâ çıkıp konuşabiliyor!..
Hem de  “edepsizlik, alçaklık, adilik”  diye bağırarak!..
Mehmet Türker / Sözcü

İki ucu da pis

medya-polemik1.jpg


(...)  Sam Amca’da ilk defa duyulan değişik sesler çıkmaya başladı: 
- Türkiye müttefikimiz değil!.. 
- IŞİD petrolünü alan kamyonları izliyoruz, gerekirse vururuz! 
Tayyip de IŞİD konusundaki ikircikli tutumu ile, Türkiye’yi tehlikeli sulara doğru sürüklerken, içinde bulunduğu çelişkinin de farkındaydı: 
İktidara Amerikan desteğiyle gelmişti, gücünü büyük ölçüde ondan alıyordu. Ama şimdi Sünni İslamcı politikası Washington ile çelişmekteydi. 
Çelişkinin uzun süre böyle gitmesi beklenemez, er veya geç taraflardan biri öbürünü alt edecek. 
Ama üstün gelen kim olursa olsun Türkiye kazançlı çıkmayacak, çünkü taraflardan hiç birinin üstünlüğü Türkiye’ye demokrasi ve barışı sağlayamayacak. 
Ali Sirmen / Cumhuriyet

GÜNÜN KOMİĞİ

Milliyet o sözleri manşet yapmış -şaka olsun, okurun yüzü gülsün diye herhalde-:
-ABD’liler mahcup
Hıı evet ölecekler mahcubiyetten; sırf yüzleri kızardığından, Orta Doğu’ya dair stratejileri “derin bir çukur” a düştüğünden dolayı utançtan Erdoğan’la görüşmemek için bin dereden su getirdiler zaten!

medya-polemik2.jpg

“Ben yoksam kimseyi tanımam” kafası

Geçen yıl, Antalya’daki Altın Portakal Film Festivali’nde de aynı partizanlık yaşandı... Adana Altın Koza’da da o ilkel siyaset anlayışı kendini hissettirdi;  “Ben yoksam kimseyi tanımam”  anlayışı var ya, siyasetteki hoşgörüyü yerle bir eden bir zavallılık haline geldi...
Altın Portakal’ı geçen yıl CHP’li belediye düzenlemişti ve AKP’li Kültür Bakanı ne yazık ki ortada yoktu...
Adana’daki Altın Koza’yı ise MHP’li bir belediye düzenliyor... Çok önemli bu organizasyonun açılışında Kültür Bakanı yine yoktu... Üstelik bu Kültür Bakanı bir Adanalı!.. 
Bakan Ömer Çelik’e anımsatmakta yarar var; Adana’daki film Festivali, MHP’li belediyenin şenliği değil!... Ülkenin en önemli etkinliklerinden biri olan organizasyonun adı  “Adana Altın Koza Film Festivali...” 
Altın Portakal da geçen yıl CHP’nin karnavalı değildi!.. O da Antalya’ya ve ülkeye mal olmuş bir organizasyondu...
Devleti yöneten hükümetlere yakışan davranış, düzenleyen kurumun siyasi kimliğine bakmadan, ülkeye mal olmuş etkinliklere adam gibi sahip çıkmaktır...
Diyeceksiniz ki, nerede o kültür?..
Mehmet Faraç / Aydınlık

Başkanlık fotoğrafı

medya-polemik3.jpg
Güvenlik zirvesi Çankaya Köşkü’nde toplandı.. IŞİD’i görüştü.. Bu kaçıncısı bilmiyorum ama Suriye konusunda ilk defa güvenlik zirvesi yapılmıyor..

Onlarca yapılmıştır..
Bu zirvenin öteki zirvelerden bir farkı vardı.. Bundan önceki zirveler başbakanın başkanlığında yapıldı..
Masanın başına başbakan oturuyor, bir yanına Genelkurmay Başkanını, öteki yanına başbakan yardımcısını alıyor.. İlgili bakanlar sıralanıyordu..
Bu kez güvenlik zirvesi Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında yapıldı.. Masanın başına Cumhurbaşkanı oturdu, bir yanına Başbakan’ı, öte yanına Genelkurmay Başkanı’nı aldı..
Arkasında Cumhurbaşkanlığı forsu ve Türk bayrakları ile uzun masada böyle fotoğraf verildi..
Başkan gibi..
İlk kez böyle bir fotoğraf veriliyor..

***

Yanılmıyorsam, Gül zamanında Köşk’te bir defa bu tür toplantı yapıldı.
IŞİD Musul konsolosluğumuzdan 49 kişiyi rehin alınca Gül de Köşk’te güvenlik zirvesi yapmıştı ama oradaki fotoğraf çok farklıydı..
Zirveye katılanlar yuvarlak masada toplanmışlardı.. Böylece masa başı ortadan kaldırılmıştı.. Cumhurbaşkanı’nın arkasına fors ve Türk bayrağı konulmamıştı.
Mehmet Tezkan / Milliyet

“Batı” PKK’yı terör listesinden çıkarmaya hazırlanıyor

Ülkenin güneydoğusunda önce özerklik akabinde bağımsızlık için askeri, lojistik ve stratejik tüm yerleşim ve faaliyetlerini “geri dönüşümü imkânsız” bir şekilde inşa etti.
Bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuku ve otoritesinin bittiğinin alenen açığa çıkmaması için PKK çözüm süreci politikalarının belirleyici yönetmeni konumuna oturdu.
Bugün bölgede PKK’ya rağmen ülke hukuku ve politikalarını uygulamak mümkün değil.
Hükümetin PKK’dan beklediği ve telkin ettiği tek şey, ayrışmanın mümkün olduğu kadar geciktirilmesi.
PKK’nın devletleşme hedefi açısından ise Türkiye etkili muhatap olmaktan çıktı.
Örgüt, Türkiye’nin halen körlük yaptığı IŞİD riskini değerlendirerek Batı mahfillerinde “vahşete karşı savaşan Kürt gerillaları” olarak anılmaya başladı.
Batı, PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarmaya hazırlanıyor.
Türkiye açısından bunun sorun olmayacağını, zaten Türkiye hükümetinin PKK ile masada olduğunu gerekçe olarak belirtiyorlar.  
Gültekin Avcı / Bugün

 

*******Başbakan “muhatap benim” diyor ama...
TRT’yi bakın kim “bitirdi” 

-Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı doğrudan arıyor Tayyip Erdoğan, aramasına gerek yokken, ayrıca Ahmet Davutoğlu’nu atlayarak. Akdoğan TRT’den sorumlu. TRT Genel Müdürü Samsun’a vali olarak atanmış, TRT’ye yeni genel müdür atanacak. Erdoğan, Akdoğan’a talimat veriyor:  “TRT’yi bir an önce bitirin, uzamasın” . TRT Yasası’na göre, RTÜK üç genel müdür adayı belirliyor, Bakanlar Kurulu’na sunuyor, genel müdürü Bakanlar Kurulu üç aday arasından seçiyor. RTÜK belli ki, üç adayı yukarıdan esecek rüzgâra göre belirleyecek. Davutoğlu “Muhatap benim” diyor, desin, işleri kimin yürüttüğüne küçük bir örnek.
Yalçın Doğan / Hürriyet

Aferin, böyle devam edin(!)

Bölücü örgüt yol kesiyor, okul yakıyor, Kürtçe paralel eğitim başlatıyor iktidar da muhalefet de hâlâ “provokatör işi” diyor...

Güneydoğu’da ne zaman yol kesilse, insan kaçırılsa, okullara saldırı olsa iktidar mensupları ve medyadaki yandaşları aynı plağı çalıyor;
 “Çözüm süreci gayet iyi gidiyor. Olay çıkaranlar açılıma karşı olanlar... Amaçları olay yaratıp çözüm sürecini sabote etmek.” 
Kürtçe  eğitim veren okullar açma girişiminde de aynı kişilerden aynı lafları duymaya başladık.
Bu kez koroya CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da dahil oldu.
Şu sırada Kürtçe eğitim veren okul meselesinin gündeme getirilmesi kasıtlıymış. Bunu gündeme getirenlerin amacı olaylar çıkartıp çözüm sürecini sabote ve provoke etmekmiş.
(...)
Oysa ne görüyoruz... PKK’nin şehir örgütlenmesi KCK, bu okulları kast ederek, “Okulları sahiplenin” diye açıklama yapıyor. Okul önündeki olaylarda gazdan etkilenenlerden biri HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş. Okulun mühürlenmesini protesto için basın açıklaması yapan da HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak.
Özetle; PKK legal, illegal tüm kadrolarıyla okul olayının içinde... Kavgayı PKK, KCK, HDP birlikte yürütüyor. Senin çözüm süreci diye kendini aldatıp halkına yutturduğun şeyi adam egemenlik süreci olarak kullanıyor... Uzun sözün kısası bu...
Melih Aşık / Milliyet