MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

“Pişkinlik” kötü tabii

 “Erdoğan konuşurken salon doldu taştı” propaganda balonu patlayınca Akif Beki  “Erdoğan salonu boşalttı, terk etti”  masalından çıkarmaya çalışmış yeni  “kahramanlık destanı”nı.
Erdoğan  “darbeci Sisi” yi protesto etmek için BM Genel Sekreterinin dar kapsamlı öğle yemeğine katılmamış,  “A tipi protokol düzeyinde çalkantı”ya neden olmuş vs... vs...
Beki’nin dediğine göre “Sisi’nin pişkinliği, dalga geçer gibi demokrasi ve insan hakları savunucusu kesilmesi”  rahatsız etmiş Erdoğan’ı!
Ne dersiniz bu tecrübeden sonra her kürsüye çıktığında ne çektiğimizi anlar mı!

Akif Beki uçuşa geçti

27medya-1.jpg

Komşum Akif Beki, Cumhurbaşkanı’nın A330 uçağına bindiğinden beri devamlı uçuyor. Sohbetine de doyum olmuyor. Dün yine harika şeyler yazmış. Gerçi adları yok ama Amerikalılar gelip ona  “Suriye ve Irak konusunda siz haklı çıktınız, biz yanıldık, Esad devrilseydi IŞİD olmazdı” demişler.
Gerçi çoğul bir kelime olan  “Amerikalılar”ın tırnak içindeki bu cümleyi nasıl bir ağızdan söylediğini anlamadım ama Yunan trajedilerindeki korolar gibi konuşmuş olabilirler diye yine de temkinli davranıyorum.
Akif’e güvenirim. Ama aynı şehirde büyük bir yalancı var. Akif’in bunları yazdığı sırada ABD Dışişleri Bakanı Kerry, yaptığı sohbette şöyle demiş:
 “IŞİD’ın ortaya çıkmasında, Esad’ı devirmeye uğraşırken işe çürük elmaları karıştıranlar da rol oynadı.”  O çürük elmalardan birinin Türkiye dış politikası olduğu açık.
Kafam karıştı tabii... Üç numaralı Amerikalı Türkiye’nin haksız çıktığını söylerken acaba hangi Amerikalılar Akif’e tam aksini söyledi...
(...)
Akif, Yılmaz Özdil ve Bekir Coşkun’dan çok daha kabiliyetli bir üslup sihirbazı...
Baksanıza ağzına  “bidon kafalı”  veya  “göbeğini kaşıyan adam”  lafını almadan ne kadar zarif biçimde hepimize  “bidon kafalı”  veya  “göbeğini kaşıyan adam”  muamelesi yapıyor.
Ertuğrul Özkök / Hürriyet

Sen koru Yarabbim!


Sanırsın BM Genel Kurulu’nda değildi Mustafa Karaalioğlu. O  “Eyyy BM”  konuşmasını  “in cin top oynayan”  salonda değil de, gazetesinin  “fotoşop harikası” manşetinden izledi. Öyle bir yazmış ki;
 “Erdoğan’ın genel kurul konuşmasına ilgi büyüktü. Sık sık alkışlandı. Daha önce izlediklerimle kıyaslanacak olursa en çok ilgi bu kez gösterildi diyebilirim.
Seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak ABD’ye ilk gelişinin yeni bir hava ve güç algısı yarattığı görülüyor... Nitekim konuşmasını tamamladığında kendisini bekleyen uzun bir hayran kitlesiyle de tokalaşmadan ayrılamadı genel kurul salonundan.” 
Sen koru Yarabbim;
Ortada hiçbir uyaran yokken, bu derecede inanarak yazdığına göre halüsinasyon görmeye mi başladı?
 “Halüsinojen”  madde mi kattılar gurbet ellerde yemeklerine?

Alın size açılım!

Nankörlük, onursuzluk, alçaklık, hainlik, kalleşlik...
Hangi sıfatla anarsanız anın, söylenen bütün sözler, bu şerefsizler için azdır!
Şırnak’ın Cizre ilçesinde bir grup PKK’lının, Atatürk heykelini, üzerine benzin döküp yakmaları, açılımın mucidi AKP için yüzkarasıdır!
Teröristler  “Açılım”a yakıp yıkarak cevap veriyor ve  “Alın size açılım!”  diyorlar.
Şerefsizler sürüsü “Açılım süreci”  diye, neredeyse milletin ağzının ortasına edecek!
Aslına bakarsanız, Atatürk heykellerinin yakılması, iktidar mensuplarının hoşuna gidiyor belki de! Çünkü onlar da Atatürk’ü sevmiyor ve onun çağdaşlık yolundaki büyük devrimlerini yok etmeye çalışıyorlar! Hedefleri 2023’e kadar bu ülkeden, Atatürk’ün tüm izlerini silmek ve  “Laik Türkiye Cumhuriyeti”  yerine, henüz adı konulmayan dinci bir  “İslâm devleti”  kurmak!
Bu amaçla Atatürk’e ait her şey birer birer kaldırılırken, onun anıtlarına çiçek koymak bile yasak edildi!
Bu adamların içinden geçen, bütün Atatürk anıtlarını yıkmak!..
Yıkmak ama, tepkileri düşünüp, cesaret edemiyorlar!
Şimdi, kendilerinin arzu edip de yapamadıklarını PKK’lıların yaptığını görünce, herhalde büyük bir mutluluk duyuyorlardır!
PKK, Atatürk heykellerini yakarak aslında onlara hizmet ediyor!
Ülkenin çivisi çıktı!
Açılımları batsın!
Rahmi Turan / Sözcü

S. U. S.

Atatürk sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, CHP’nin de kurucusu. İlk ve ebedi Genel Başkanı. Bu büyük insanın Cizre’deki heykeli kime ya da kimlere uşaklık ettiğini bilmeyen (ya da bilen) birileri tarafından üzerine benzin dökülerek yakılıyor. Bugün Atatürk’ün koltuğunda otumakta olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortalığı ayağa kaldırması... Yüzlerce partilisiyle Cizre’nin yolunu tutup saldırıyı şiddetle kınaması... Yakılan heykelin çok daha görkemlisini en kısa zamanda aynı yere dikeceklerini ilan etmesi gerekirken
CHP tam kadro susuyor... Diyelim ki Genel Başkan’ın birtakım bilinmeyen bağlantıları ve taahhütleri bunu yapmasına izin vermiyor. Peki ya o koskoca CHP örgütü? Hepsi mi küçük büyük koltuk beklentisi içinde? Pes..

Melih Aşık / Milliyet

GÜNÜN SORUSU

Mahir Ünal’ı aslında tebrik etmemiz de gerek, açıksözlülüğü için! Kendi istemedikleri biçimde sonuçlanacak bir seçimi gayrimeşru kabul edeceklerini söylüyor, merak ettim acaba buna genel ve yerel seçimler de dahil mi?
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

İtinayla fetva verilir: “Dindarlaşma elbette devlet eliyle olur” 

(...) Klasikleşmiş kelam ve fıkıh kitaplarında halifenin (devletin ve hükümetin demektir) vazifesi şöyle özetlenmiştir: ’Dini yaşatmak, ayakta tutmak; bu da dini korumak, insanları ona çağırmak, dine yönelik şüpheleri gidermek, Allah’ın vahyine ve ictihada dayanarak dinin hükümlerini ve cezaları uygulamak, Allah yolunda cihad etmekle olacaktır.’
Bu açıklamaya bakıldığında dindarlaşmanın birinci derecede devlet eliyle olacağı anlaşılmaktadır. Elbette din eğitimini yalnızca halife, başkan, memurlar bizzat yapacak değiller, ama bu eğitimi yapacak olanları yetiştirmek, görevlendirmek, yapanları denetlemek, ihtiyaçlarını karşılamak devletin birinci görevi olacaktır. Hemen laik düzene ve doğrudan ülkemize geleyim:
Cumhuriyetin ilanından beri uzun yıllar devlet eliyle dinsizleştirme faaliyetine şahit olduk. Çok partili demokrasiye geçince İmam Hatip okulları açıldı. Diyanet zaten vardı, önündeki engeller birer birer kaldırıldı, bu daireye bağlı Kur’an kursları da vardı, daha etkin hale getirildi. Şimdi soru şudur:
Devletin Diyanet’i, açtığı İmam Hatip okulları ve Kur’an kursları dindarlaşmayı engelledi mi? Dinsiz insanlar mı yetiştirdi? Yoksa bugün geldiğimiz dindarlaşma seviyesinde bu kurumların önemli ve müspet tesirleri mi oldu?Bence ikincisi oldu.
Hayrettin Karaman / Yeni Şafak