MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

“Kürdistan tamponu” 

TARİH: 15 Haziran 2014.
IŞİD, yüzde 70’ini Avşar Türkmenlerinin oluşturduğu Türkçe konuşulan Telafer’e girdi.
Öncesi... Ve sonrasında... “Telafer... Telafer” diyen birilerini duydunuz mu?
(...)
Aynı IŞİD, “Kobane”yi kuşatınca neden herkesin ağzından “Kobane... Kobane” adı düşmüyor?
(...)
Türk ezilsin, Türk öldürülsün, Türk sürülsün sesleri hiç çıkmıyor. O zaman ister istemez bu çevrelerin samimiyetinden kuşku duyuluyor.
Ve: Acı ama gerçek:
Telafer düşüp Türkmenler bölgeden kaçınca kimileri çok sevindi; çünkü Telafer, Irak Kürtleri ile Suriye Kürtleri arasında tampon bölge. (Yumurtalık boru hattı da buradan geçiyor.)
Düşündüler ki, IŞİD yok olunca Telafer Kürtlerin olur; Suriye ve Irak Kürtleri komşu olur; ve sonrası belli; “Büyük Kürdistan”!
Evet:
IŞİD, “Büyük Kürdistan”ı kurmak için var gücüyle çalışıyor; saldığı korkuyla bölgenin demografik yapısını değiştiriyor; İslam’a ait ne varsa yıkıyor! Bölgeyi İsrail’e hazırlıyor sanki!..
Dün: Çekiç Güç’e Barzani Devleti’ni kurdurdular.
Yarın: Tampon bölge stratejisiyle Suriye Kürt Devleti’ni kurdururlar artık!
“Kobane” diye bir yer yok.
“Kobane” adını niye parantez içinde yazıyorum? Çünkü... “Kobane” diye bir şehir adı yok.
Adı, Ayn el-Arap, yani Arapların baharı (ya da Arap Baharı) diyebiliriz. Osmanlılar “Arap Pınarı” diyordu.
Adından anlaşıldığı gibi kent, bir Arap şehri.
Kuşkusuz Türkmen, Kürt, Ezidi nüfus da var.
Peki “Kobane” adı nereden çıktı?
(...)
Ele geçirilen “Kobane” birden “kutsallaştırıldı”; Abdullah Öcalan, 1979’da “kutsal yolculuk” yapıp Suruç’tan “Kobane” ye geçerek Ortadoğu’ya ilk adımı atmıştı!
PKK’da ilk ölen kişi “Kobane”liydi... Vs.
Kürtler düne kadar Öcalan’a destek verdiği için çok sevdikleri Esad’ın ne kadar diktatör olduğunu keşfediverdi!
 “Kobane” resmi tarihi yazılmaya başlanmıştı...(...)
 “Kobane” konusunda Barzani’nin pek sesi çıkmıyor?
(...)
Bilinir ki... Barzani ile Öcalan arasında tarihsel bir rekabet var. Bu çekişme Suriye Kürtleri üzerinden de sürüyor. Nedeni, Esad sonrası Suriye’yi “kantonlara” bölecek masaya kimin oturacağıdır!
Suriye’de 17 Kürt partisi var; ABD-İsrail’in “Büyük Kürdistan”ı kuracağından eminler; aralarındaki kavga kimin başa geçeceğidir!
(...)
IŞİD ile Barzani arasında mezhepsel bir akrabalık var!
ABD-İsrail’in kurduracağı “Kürdistan”, Selefi damarı olan Nakşibendi Halidiye üzerinde mi yükselecek?
Unutmayınız: Emperyalizm en gericiyle uzlaşır!..
Soner Yalçın / Sözcü

Alın size barış: “Canımızı kurtarmak için mecburen yenildik” 

Geçen hafta içinde Türkiye Kupası’nda Cizrespor ile Aydınspor 1923 takımları Cizre’de karşılaştılar. Cizrespor karşısında 3-1 yenilen Siyah - beyazlı ekibin başında Silopi’ye giden Başkan Yardımcısı Erdal Karakavukoğlu, üzerinde Atatürk resmi bulunan tişört giyerek yaptığı basın toplantısında özetle dedi ki:
Futboldan çok, korkulması gereken olaylar yaşadık. Orada ayrı bir cumhuriyet ilan edilmiş. Bizi ’Kürdistan’a hoş geldiniz,’ diyerek karşıladılar. Türkiye Kupası maçı oynamaya gittik. Ancak sanki başka bir ülkeye gitmiş gibi olduk.
Maç başlamadan hocamızı ve futbolcularımızı darp ettiler. Otobüsümüz taşlandı.
Cizre’de yemek organizasyonu yaptılar. Belinde silahlı adamlar yemeğe katıldı.
Biz o atmosferi görünce maça çıkmama kararı aldık. Soyunma odamıza gelip tehdit ettiler... Top toplayıcı çocukların yerine yaşı büyük kişiler sokuldu sahaya ve onlar bile futbolcularımızı ’Gol atarsanız burada ölürsünüz’ diyerek tehdit etti.
Stadın koltuk sayısı ’500’ dediler. Ancak 5 bin kişi geldi maça.
Yaklaşık 150 polisin bizi koruma şansı yoktu.
İddia’ya para yatırıldığı ve yenmemiz durumunda maçı iptal ettirmek için ellerinden geleni yapacaklarını da söylediler.
Hayatımızı kurtarmak için maçı kaybetmek zorunda kaldık, arkamıza bakmadan oradan kaçtık.
Türk sporu ve Türkiye’nin hali böyle.
İki yıldır barış süreci yaşanıyor. Sürecin getirdiği barış! İlginize sunulur...
Melih Aşık / Milliyet

Fikret Ercan’dan gelinine duygusal veda

Hürriyet Yayın Direktörü Fikret Ercan, geç teşhis edilen kanser dolayısıyla ölen gelini Ann’e Instagram hesabından böyle veda etti:
 “Güle güle Ann... Oğlumun sevgili eşi, torunlarımın annesi. 20 yıldır. Baba- kız gibiydik. Şimdi artık huzur içinde. Ayşe Arman’a verdiği röportajda bütün ezberleri bozmuştu. Güzel yaşadım, güzel ölüyorum, diyerek. Son zamanlarını eşi, çocukları ve yakınları ile paylaştı. Herkesle vedalaşıp anılarını tazeleyerek. Hayatın bana verdiği güzel şeyleri sorgulamadım, şimdi neden bana oldu diye de sorgulamam, diyerek. Güle gel cesur yürek kızım. Artık bizimle yaşayacaksın...” 
Ercan ailesine başsağlığı diliyoruz...

Sahibine özel “arama motoru” 

“karşigazete.com” yapılan polis baskınından sonra “Polis epeydir gazete basıp medyaya gözdağı vermemişti; acaba son baskın hangi tarihte, kime yapılmıştı?” diye merak edip araştıran Zaman yazarı A.Turan Alkan aradığını, 6 Ocak 2002 tarihinde bulmuş. Ondan önce de 1999 tarihli bir “gazete baskını”na rastlamış.
Alkan’ın arama motoru “kendinden” ötekileştirici zahir;
2007, 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarında gün aşırı tanık olduğumuz gazete baskını ve gazeteci tutuklamalarını atlayıp zaman yolculuğunu 2002’den geriye doğruya yaptığına göre!..
Atalarımız boşuna “at sahibine göre kişner” dememiş; Alkan’ın arama motoru da sahibinin ve yazdığı gazetenin “tam destek” verdiği “operasyonlar”ın Mustafa Balbay gibi, Tuncay Özkan gibi, Müyeser Yıldız gibi, Soner Yalçın gibi gazeteci mağdurlarını bulamamış haliyle...

GÜNÜN SORUSU

Ülkemizin bir başbakanı var ama millet bunu pek hissetmiyor! Neden?
Çünkü her olayda Tayyip Erdoğan ön plana çıkıyor, her önemli görüşmede o boy gösteriyor, her yerde o konuşuyor, IŞİD’le savaşa girme konusunda bile o karar veriyor!
(...)
Sayın Başbakan rüyalarında İmam Gazali ve Hegel ile felsefe konuşacağına, gerçek dünyaya dönüp Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ülkenin meselelerini tartışsa ve ona “Benim yetki alanıma tecavüz etme. Herkes kendi işini yapsın!” dese daha iyi olmaz mı?..   

 Rahmi Turan / Sözcü

TBMM’den geçen “yıkılış fermanı” mı?

(...) Irak tezkeresinin reddedilişi Yeni Türkiye’nin kuruluşu için atılan ilk harçsa..
Ekim tezkeresi Yeni Türkiye’nin yıkılış fermanı mı olacak?
1 Mart tezkeresinin reddedilmesi demokrasinin zaferiyse..
Ekim tezkeresinin kabulüne teslimiyetin belgesi mi diyeceğiz?
1 Mart tezkeresinin reddini kuvvetler ayrılığının en güzel örneği kabul edersek..
Ekim tezkeresinin kabulü kuvvetler ayrılığının ölüm ilanı notuyla mı kayıtlara geçecek?

***

Bir de şu var..
ABD, gel koalisyona gir, IŞİD’i beraber temizleyelim deyince Ankara rehineler nedeniyle renk vermemişti.. İnsani yardım çerçevesinde varım demişti..
İktidarcı medyanın öncü kalemleri bugünün yarını da var demeden yorumu patlatmıştı: 
“İslam dünyasına yönelik operasyonlarda yer almak demek Türkiye’nin OrtaDoğu vizyonunun çökmesi demektir.” 
Bakalım bu iddialı laftan nasıl dönecekler?
Bakalım ekim tezkeresini nasıl kutsayacaklar?
Mehmet Tezkan  / Milliyet

TSK eliyle Kürt Koridoru

(...) koalisyona bağlı ve sadece 15 bini Mehmetçik olacak 100 bin askerli bir güvenli bölge girişimi, yapısı itibariyle Kürt Koridoru’nun engellenmesini değil, tersine doğumunu sağlar!
TSK, ABD’nin Kürt Koridoru kurmaya, AKP’nin Esad’ı devirmeye çalıştığı şartlarda, onların planlaması içinde onların hedeflerine aykırı sonuç alamaz
Mehmet Ali Güller / Aydınlık

Takke düştü kel göründü

(...) Enerji zammı iki yıl baskılanıyor, enflasyon çift haneye çıkıyor, büyüme yavaşlıyor ve mali disiplin alanında “büyük bir dönüşüm gerçekleştirdikten” bunca zaman sonra bir başbakan çıkıp kamu taşıtları ve lojman satışından söz ediyorsa, orada durmak lazım... 
Zira kamu taşıtları ve lojman satışları, nepotizm ve yolsuzluk batağına saplanmış iktidarların başvurduğu en kolay “illüzyon” politikasıdır.
Öylesine verimli bir illüzyondur ki bu, ekonomiyi izleyen gazetecileri en az bir kez emekli eder. 
20 yıl önce de yazıyordum. Oradan biliyorum.
Çiğdem Toker / Cumhuriyet