MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
MEDYA POLEMİK

Kurbağayı haşlamaya başladılar; maksat ağzımız, aklımız alışsın...

Yandaş medya “Öcalan’a özgürlük” istiyor!

(...) artık Abdullah Öcalan her ne diyorsa, aracısız olarak duymak-bilmek istiyorum.
Gelelim Öcalan’ın cezaevi şartlarına... ‘Öcalan’ın serbest bırakılması’ da dahil olmak üzere her konunun tartışılması lazım gelen bir dönemin içindeyiz. Bir kere bunu artık içselleştirme vakti geldi.. Ancak hiç akıllardan çıkarılmaması gereken başka bir yönü daha var işin. Sadece Tartışabiliriz... 10 binlerce masum sivil insanın, çocuğun, askerin ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle yargılanıp ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiş, cezası kesinleşmiş birinden söz ediyoruz. Bugünkü şartlarda değil çıkması, burnunu göstermesine olanak yok. Peki ama çıkamaz mı?.. Demokrasilerde her şey mümkün.
(...)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre, Öcalan’ın günün birinde serbest kalabilme umudu olmaması insan haklarına aykırı bir durum. Bu yoruma katılıyorum. Belki de en azından yeri değiştirilerek, daha normal bir mahkûm gibi İstanbul, Ankara ya da Bursa’da bir cezaevine nakledilerek bir adım atılabilir...
Ersoy Dede / Yeni Akit
 

Kurtar bizi Apo(!)

(...) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış adam, bizim beceriksizler mangasının yapamadığını iki kelimeyle hallediyor!..
Aman hoş tutun!..
Sofrasından kuş sütünü eksik etmeyin!..
Bir değil 10 televizyon verin ki her kanalı aynı anda izleyebilsin!..
Sonra da ağzının içine bakın!..

***

Devlet, 40 bin kişinin katili terörist başının ayağına gidiyor!.. (...)  “Kurtar bizi Apo”  diye bebek katiline yalvarıyor!..
(...)
Muavin Bülent  “Heeeyt dünyayı başlarına yıkarız”  narası atarak posta koyuyor!.. Ben bunların dünyayı PKK ve PKK kuyruklarının başına yıktığını hiç görmedim, herifler halen yol kesip kimlik kontrolü yapıyorlar, devletin savcısını bile durduruyorlar!..
Madem başlarına dünyayı yıkardınız, niye Apo’ya muhtaç kaldınız?..
(...)
Bu nasıl bir devlet idaresidir?..
Koskoca devleti ne hale getirdiler!..
Türkiye’yi bir terörist başının insafına bıraktılar!..
Kendi siyasi emelleri uğruna Türk Ulusu’nu böyle bir zillete katlanmak zorunda bırakanlara yazıklar olsun!..
Mehmet Türker / Sözcü

 

GÜNÜN SORUSU

Kürt siyasetçilerin konuşmalarına bakarsanız... Kesinlikle ayrı bir devlet amaçları yoktur. Sadece demokratik özerklik istemektedirler. Bazıları federasyonu da telaffuz etmektedir. İyi de... Hem özerklik hem federasyon aynı sınırlar içinde birlikte yaşamayı öngörür. Atatürk’ün heykelini yıkan, bayrak yakan, okul yakan, ulusal marşa hakareti marifet sanan, özetle bu ülke halkının saygı gösterdiği değerlere saldıran insanlar gerçekten bu ülke halkıyla birlikte yaşamaya eğilimli olabilir mi? O eşik geçilmedi mi, geçilmiyor mu?

Melih Aşık / Milliyet

 

Bu “son” seçim olabilir

Epeydir konuşuluyordu. Hürriyet, siyaset kulislerine dayanarak yazdı: ERKEN SEÇİM kararı kapıda. 7 Haziran tarihi, “okullar kapanıyor, herkes köyüne / tatile gider” endişesiyle öne alınacakmış. Nisan ortasında sandığa gidebilirmişiz.
Gerekçelerden “birinin” bu olduğunu söylemek mümkün. Ancak bana göre, asıl gerekçe farklı.  “KRİZ BASTIRMADAN” seçime gitmek istiyorlar.
İktidar, ekonomide hiç olmadığı kadar sıkışık durumda. Dolar durmuyor. Öte yandan Euro kan kaybediyor. Türkiye, ihracatının yarıdan çok fazlasını Euro ile yaptığı için, kazancı azalıyor. Öte yandan dış borcunun neredeyse tamamı da dolar üzerinden olduğu için, burada da kaybediyor. İşsizlik zirvede, zamlar sırada.
Siyasi, hukuki belirsizlikler nedeniyle  “yabancı sermaye stoku” ciddi ölçüde azaldı. Yani, yabancı sermaye ufak ufak kaçıyor.
PKK meselesi de iktidarı giderek daha fazla zorlamaya başladı. Öcalan’ın ve PKK’nın taleplerini yerine getirse milliyetçi kesimi küstürecek.. Getirmese, Kobani eylemlerinde görüldüğü üzere sokaklar yine cehenneme dönecek. Sokaklar durulsa bile, PKK kışlalara yönelik saldırılarla kendisini hatırlatmaya devam ediyor.
(...)
Her alanda ibre kırmızıda. Oysa, bu seçim TÜRKİYE’NİN KADER SEÇİMİ olacak. Ya Erdoğan ve partisi kazanacak.. Böylece YENİ REJİMİ ilan edebilecekler. Ya da Cumhuriyet kazanacak. Böylece kaybedenler için, ucu yargılanmaya kadar gitmesi muhtemel bir süreç başlayacak.
Muhalefet herhalde (umarım) farkındadır bunun. Hesaplarını da buna göre yapıyordur. Zira, Erdoğan ve partisi fena halde farkında ve seçimde tüm silahlarını sahaya sürecek. Kaybetmemek için  “ne yapılması mümkünse” o yapılacak.
İşte bunun için diyorum: Önümüzdeki seçim “SON SEÇİM” olabilir.
Ayşenur Arslan / Yurt