MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Kara kömür! Kara lastik! Kara fıtrat!

Soma’da 301 işçi bedenleri kavrularak öldü. Onların toplam 432 çocuğu vardı. Soma’da: 432 çocuk yetim kaldı. 432 yetim çocuğun 432 dedesi ve 432 nenesi ancak kara lastik giyebiliyorlar.
Ermenek’de 18 işçi öldü.
36 çocuk yetim kaldı.
36 çocuğun dedesi.
Kara lastik alabiliyorlar.
Türkiye’de kara yazı!
Nerede kömür varsa.
Orada yoksulluk var.
Gözü kör olsun!
Zenginliğin kapısını açsın diye çıkartılan kara kömürden onu çıkartanların payına düşe düşe sadece ayak başparmak yüzü delik kara lastik düşüyor.
()
Türkiye’de zihniyet bu!
Baştakine saray yapıyor.
Alttakine kara lastik fıtratı!
* * *
Madenci köylerine git.
Kara fıtratı göreceksin.
Doğa orada cömert.
Tabiat verimli, zengin.
Tütün yetişir. Tütün zenginlik yaratır. Hayvancılık yapılır. Zenginlik yaratır. Zeytin yetişir. Zeytin zenginlik yaratır. Elma yetişir, armut yetişir, kiraz yetişir, ne eksen ve ne diksen ondan zenginlik yetiştir.
İnsanlara ise yoksulluk.
Yerin üstünden zenginlik yaratıp paylaşacak yolları bulamayan, bulduramayan insanların yoksul oğulları bu kez zenginlik yetişsin diye açılan maden ocaklarında bir lokma ekmek parasına çalışırken; ya göçük altında, ya kömür kızışması yangında ya dip suyu patlamasında hep aynı şekilde ölürler.
()
Kömür ocaklarına ölüm düştüğünde cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar pahalı lüks Mercedes makam araçlarıyla, lüks düşkünü olmuş hal ve tavırlarıyla gelir evlat ve koca acısıyla kıvrananlara; “kredi kartı borçlarınız ertelenecek” diye söz verip yetim kalan çocukları yetimlikleriyle bırakıp dönerler. Ceset kokusu sinmiş maden çamurundan 22 gün sonra ölüsü çıkartılan işçilerin cenaze namazını kıldırsın diye ilahiyat profesörü Diyanet İşleri Başkanı’nı gönderirler.
O da vebal anlatır.
“İşverenler işçinin alın teri kurmadan hakkını vermeleri gerekir” diye ayet okur.
Kendi dinler, kendi okur!
Kara fıtrat yapışır kalır.
Necati Doğru / Sözcü


+++


Bu nasıl övgü?!

MHP Genel Başkanı’nın “demokrasi ve anayasal düzenin şansı” olduğunu söyleyip alkışlıyor görünen Cıvaoğlu satır aralarında Bahçeli’yi  “PKK açılımı için dikensiz gül bahçesi yaratmak” la yaftalıyor

Demokrasinin şansı “MHP’nin başında Devlet Bahçeli’nin olmasıdır.” 
Bunca provokasyona, sinir uçlarında tepişmelere, milli değerleri hedef alan saldırılara karşın yıllardır MHP gençliği sokaklara çıkmıyor /çıkarılmıyor.
Bunda Genel Başkan Bahçeli’nin “demokratik sağduyusu” belirleyici ağırlıktır.
Bahçeli’nin ve MHP’nin “ulusal eksenli politikalarını, söylemlerini, tavrını” beğenirsiniz veya beğenmezsiniz.
Ama...
Onun “demokrasi içinde kalarak, demokrasiyi sahiplenerek, meşruiyet, Anayasa  zeminindeki” hiç kırılma yapmayan istikrarlı çizgisini görmeliyiz.
Bu tavrıyla Devlet Bahçeli MHP için ön yargıları büyük ölçüde gidermiştir.
Hatta her türlü şiddeti reddeden kararlılığını partisinin katmanlarına, örgütüne, hatta seçmen tabanına da yayabilmiştir.
Özellikle eylem geleneği olan ve heyecan dolu genç MHP’liye bu sağduyulu demokrasi disiplinini uygulamak -kabul etmek gerekir ki- zor misyondur.
()
Öyle ya da böyle demokrasi içinde “çözüm sürecinin yürümesinde” MHP dinamiklerinin “pasifist” doğrultuda kalması Türkiye’nin şansıdır.
“İç barış” mayasının tabanda tutması, çözüm isteyen ortak aklın oluşması, yaygın psikolojiye dönüşmüştür.
AK Parti iktidarı çözüm yol haritası yapabiliyorsa/yol alabiliyorsa, bunda yolun düz olmasının da katkısı yadsınamaz.
“Aslında demokrasilerde siyasi partiler zaten böyle olmalıdır. MHP makulün normalle örtüştüğü çerçevededir.” 
Doğru.
Fakat...
Acaba...
“Diğer siyasi partilerin tamamı makulün normalle örtüştüğü çerçevede mi” sorusunun da cevabı düşünülmeli.
MHP’li hiç olmadım.
MHP’ye oy vermiş de değilim.
Benim siyasi tercihim yarım yüzyıldır belli.
Değişmedi.
Fakat...
İlk tercihim partilerin ötesinde “Anayasa’nın tüm kurumları ve kurallarıyla ileri demokrasi ile örtüşen işlerlikte olduğu, insan haklarına dayalı, ülkesi ve milletiyle bir bütün olan laik Atatürk Türkiye’sinin varlığını sapasağlam sürdürmesidir.” 
Bu satırları da o inancımın gereği olarak yazdım.
Güneri Cıvaoğlu / Milliyet


+++


medya.jpg
Aa  fakir
Ermenek’te oğlunu kaybeden Recep Baba’nın yırtık lastikleri görününce devlet 11 lira masrafa girip ona yepyeni bir çift lastik verdi.. Kösele vermedi ki ayağı alışmasın! Recep Baba gazetecilerle konuşurken dedi ki:
 “Dişlerim yok. Yoksulluk nedeniyle gidip taktıramadık...” 
Epeydir bu tür yakınmalar duymuyorduk.. Çünkü hayli zamandır medyamız pembe haberlerle çıkıyor. Hep kalkınıyoruz, dünyanın en büyük ekonomileri arasına giriyoruz,lider ülke oluyoruz... Kafamızı devekuşu gibi kuma gömüp ülkede durumu pespembe farzediyoruz. Ama işte olmuyor. Ekran uyutmacalarıyla ülke kalkınmıyor. Fakirlik bir anda Recep Baba’nın lastik ayakkabısından fırlıyor.
Melih Aşık / Milliyet


+++


TOMA utancı

()   “Katar Hükümeti TSK’nin Ortağı mı?” başlıklı yazıya da Genelkurmay’dan açıklama gelmedi. (Katar Silahlı Kuvvetleri 151 TOMA siparişi aldığı duyumumu paylaştığım BMC’nin yüzde 49 ortağı.) O yazıda yer almayan bir unsuru, resmin bir parçası olduğu kanısıyla şimdi ekleyeyim. 
Büyük TOMA ihalesinden kısa süre önce 20 Ekim’de Türkiye ile Katar arasındaki askeri trafik yoğunlaşmıştı. Katar Savunma Bakanı Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı düzeyinde temaslarda bulunurken Türkiye’nin Jandarma Genel Komutanı ve Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı Katar’daki 10. Milipol İç Güvenlik Fuarı’nı ziyaret etmişti.
* * *
Hadi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklama yapma yetkisi yok... 
Peki, İçişleri Bakanı Efkan Ala? 
Ala, 17 Kasım Pazartesi günü görüşülen bakanlık bütçesinde, milletvekillerinin yeni TOMA’lar konusundaki ısrarlı sorularına, ısrarla cevap vermedi: 
-TOMA ihalesi kime gitti? Kitapçıkta niye yer almadı? 
-Emniyet’teki TOMA sayısı kaçtır? 2014 yılında kaç TOMA alındı? 2015 yılında kaç TOMA alınacak? TOMA ihalesinde bir kayırma söz konusu mu? 
() 
Mart, Türkiye’de siyaset ve güvenlik açısından hep kritik bir ay olagelmiştir.
Öne çekilmesi planlanan 2015 genel seçimleri ve Nevruz kutlamalarını düşünün. 
İsmail Saymaz’ın Radikal’deki  “Her sokak bir polis ekibine zimmetli” haberini... 
Yeni gaz fişeği ihalelerini... 
Yargı kararına rağmen Topçu Kışlası inadını... 
Bu kadar ağır bir donanım tablo ve kutuplaşma ısrarı karşısında, Bakan Ala’nın  “Söz konusu değil” diye yalanladığı Güvenlik Bakanlığı’nı kurmaya gerek kalmıyor. 
Yeni bakanlık da, değişen devlet de ihalesi karartılan TOMA sükûtunda saklı.
Çiğdem Toker / Cumhuriyet