MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
“Yeni Türkiye” de bir Baas var ama ayna lazım anlatmaya...

Güleceğim gülemiyorum!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP’nin  “Türk Baas’ı”  olduğuna karar verdi.
Güleceğim ama gülemiyorum!
 “Baas”  kelimesi, Arapçada  “diriliş”  anlamına geliyor.  “Yeniden diriliş”  gibi algılamak gerek.
Cennet vatanımıza baktığımızda bir şeyleri  “yeniden diriltmeye çalışan” bir partiyi gözlerimiz arayacak olursa, göreceğimiz de AKP’den başkası değil.
Müthiş bir Osmanlı dirilişi özlemi, pan-İslamist bir vizyon!
Öte yandan Baas partilerinin iktidarda olduğu ülkeler ile Yeni Türkiye de birbirine çok benziyor!
Tek parti iktidarı, bürokrasinin, yargının, emniyet güçlerinin bu iktidarı korumak için katı uygulamaları.
Bakın  “güvenlik”  paketi TBMM’den çıktığında, polis sizi sokakta çevirebilir, evinize girebilir, işyerinizde arama yapabilir, sizi alıp iki gün karakolda tutabilir!
Yazarken aklıma Mısır geliyor!
 “Muhaberat”  dedikleri kuruluş, ki bizdeki karşılığı MİT oluyor, o her şeye kadirdir!
Muhaberat herkesi izler, fişler, başındaki adam rejimin en önemli ikinci adamıdır, dış politikadan iç politikaya her şeye karışır.
Yeni Türkiye’deki gibi yani!
Bizim memleketten söz ediyorum ama özneyi değiştirseniz kolaylıkla Suriye’den söz ettiğiniz bile düşünülebilir.
Baas ideolojisinin en güçlü yönü, devleti bütün kurumlarıyla ele geçirmekle ilgilidir.
Hâkimleri o seçer, savcılar zaten aksini düşünemez bile. Baas ile aranız iyiyse istediğiniz yere bina da dikersiniz, devletin bütün ihalelerini de siz alırsınız.
Baasçı değilseniz kamu kurumlarında odacı bile olamazsınız.
Yeni Türkiye gibi!
Medya da onun kontrolündedir. Hasaneyn Heykel, Mısır’daki prototipiydi, bizde de benzerleri var. Başkan’ın uçağına onlar biner, demeçler onlara verilir vs.
Davutoğlu, Türk Baas arıyorsa, önce bir aynaya bakmalıdır!
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

Yolsuzluk susturucu yapılmışsa demek ki var

Olan bitene objektif gözle bakalım mı?
Bir tarafın darbe girişimi, öteki tarafın yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dedikleri hadiseye tepeden bakalım.. İlk günden beri tepeden bakmaya çalışanlardanım..
Mesele şu.. 2002 yılında kurulan kutsal ittifak 10 yıl sonra çatırdadı.. İktidar-cemaat evliliği sonlandı..
Nedeni güç kavgasıydı..
İktidar siyaseten güçlüydü ama cemaatte bürokraside, yargıda, poliste kısaca devlette güçlü olduğunu söylüyordu..  
Araları bozulunca cemaat tarafı, yolsuzluk ve rüşveti takibe almış.. Reza Zarrab üzerinden operasyona girişmiş..
Dosyaları biriktirip 17 Aralık’ta patlattı..
Amaç, hükümeti sarsmak, istifaya zorlamaktı.. Dosyaları biriktirmelerinin nedeni buydu..
(İttifak sürseydi, aynı dosyalar açılır mıydı, aynı teknik takipler yapılır mıydı tartışma konusu!)

***

İktidar bu hamleyi darbe girişimi olarak adlandırdı.. Devletin içinde paralel yapı olduğunu iddia etti.. Bu yapıyı temizleyeceğini açıkladı..
Poliste, yargıda, Eğitim Bakanlığı’nda, Sağlık Bakanlığı’nda TÜBİTAK’ta, kısaca bürokrasinin her alanında bir dizi operasyon yaptı..
Başbakan’ın Başdanışmanı’na göre; hükümet tehdidin büyüklüğü karşısında hukuk dışına çıkmak zorunda kaldı..

***

Sonuç: bana göre..
Evet, cemaat hükümeti indirmek için atak yaptı.. Evet, devlet içinde paralel yapı iddiası çok ciddi.. Birçok davada olup biten bu yapının kanıtı gibi..
Ama yolsuzluk ve rüşvet iddiası da ciddi.. Cumhuriyet tarihinin görmediği büyüklükte..
İkisi de soruşturulsun..

***

İktidar kanadı diyor ki; 17 Aralık operasyonu yolsuzluk susturuculu bir darbe girişimidir..
Tamam işte, yolsuzluk var ki susturucu olarak kullanılmış..
Mehmet Tezkan / Milliyet

 

Danıştay “Danduntay” olacak; Yağmanın önü açılacak

İktidarın en rahatsız olduğu konulardan biri Danıştay’ın hukuka aykırı kararları iptal etmesi... Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yüzden Danıştay yargıçlarını  “vatana ihanet” le bile suçladı. Öyle görülüyor ki bu en önemli  “sorun”  yakında  “hal” lolacak. Nasıl olacağını CHP milletvekili Gürkut Acar şöyle anlatıyor.
“Şu sıralar Genel Kurul’da görüşülmekte olan torba yargı paketinin 16. maddesi ile Danıştay’da 17. Daire adıyla yeni bir daire oluşturuluyor. Bu daire iktidara yakın isimlerden oluşturulacak. Halen Danıştay
1. Dairesi’nin görev alanına giren konuları... Hukuki tanımıyla ‘Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri’ni...
Somut anlatımla hidroelektrik santrallari, rüzgâr santrallari, limanlar, Galataport, Haydarpaşa Garı gibi konuları bundan böyle 1. Daire’yle beraber 17. Daire görüşüp karara bağlayacak. İktidarın önem verdiği davalar, ’iktidarın etki alanına aldığı yeni Başkanlık Kurulu’kararlarıyla, 1. Daire bypass edilip 17. Daire’ye aktarılacak. Böylece, iktidarın aldığı kararlara itirazları iktidarın dairesi görüşüp karara bağlayacak. Böylece Galataport ve Haydarpaşa başta olmak üzere kamu hizmetine ayrılmış bütün alanlar hukuk dışına taşınacak, yağmanın önü açılmış olacak.” Melih Aşık / Milliyet


Umut bu ya...    

(...)Bu iktidar halkın gerçekleri öğrenme özgürlüğünü mahkeme kararıyla yasaklamayı hukuk devletinin gereği sayıyor.
Dört bakanla ilgili yasak kararını soruşturma komisyonu başkanı neden aldırmış?
Dört bakanın rüşvet olaylarını, AKP iktidarının eski-yeni başbakanları, rüşvetin halk indinde parti itibarına vurduğu darbenin izlerini örtmek ve dört bakanı savcılıklardan Meclis komisyonuna uzanan süreçte artık ayyuka çıkan marifetlerini silmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Savcıları değiştiriyor. Soruşturmanın delillerini toplayan polisleri de susturuyor ve...
...rüşvetin 4 kaynağını sorgulayacak olan komisyonla ilgili vatandaşın haber alma hakkına mahkemeden aldığı yasak kararı ile darbe indirmekle yetinmeyen komisyon başkanı...
...yasak kararına gerekçe olarak  “bakanların artık (sokağa düşen ) şöhretlerini korumayı”  göstererek siyaset etiğine de, zaten rüşvet ve yolsuzluktan malul partisine onarılmaz tarihi yeni bir darbe daha vuruyor.

***

Bu ülkedeki, sözüm ona demokrasi ne kadar talihsiz bir demokrasi.
Zira şu yıla kadar zaten ülkede her konudaki yasakçı, zorba bir kafayla babasının armağanı bir oyuncak gibi oynayan adamı halkımız başbakanlığında desteklediği yetmiyormuş gibi tuttu cumhurbaşkanı seçti.
Cumhurun başkanı olacağı sanısıyla hâlâ başbakan ve partisinin genel başkanı olanRTE, yine söyledikleriyle içeride ve dışarıdaki geniş ve etkili tepkiyle karşılaşınca kıvırıyor. Kadın erkek fitraten eşit olamazlar, kadın kadına bu eşitlik söz konusudur demeye başladı.
Şimdi de iç ve dünya gündeminde illaki kalayım diye esnaf hem polistir hem yargıç falan demeye başladı.
Hadi kaldırın ellerinizi havaya; bize yıllardır reva gördüğün eziyetten, gece aklına geleni sabah söyleyenden kurtuluş yolunu halkımıza göster, demeyi deneyin isterseniz.
Umut bu ya; belki 2015’te bir sonuç alır, rahatlarsınız!  
Cüneyt Arcayürek / Cumhuriyet