MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Recep möble...

“Başkanlık seçimini kaybetti, koltuktan kalkmıyor”  dediler...
Koştuk...
Seçimi kaybetmişti, sabah erkenden gidip koltuğuna oturmuştu...
Yeni seçilen geldiğinde, bu oturuyor...
Kaldıramadılar...
(........)
Yeni seçilen ve koltuğunda oturmak isteyen başkan bu kez sabah daha erken geldi ki, daha o oturmadan otursun...
Girdi baktı...
Karanlıkta gelmiş oturmuş...
(......)
Kapıları kilitlediler bu sefer girip oturmasın diye, meğer içerideymiş zaten, sabah açtılar kapıyı, koltukta...
Polis çağırdılar...
Kapıyı içeriden kilitledi...
Polis çok uğraştı, yalvar yakar...
Kapıyı baltayla kırdılar, götürdüklerinde havada koltukta oturuyormuş pozisyonunu hiç bozmadı...
Koltuğu seviyordu...
Bunların hocası Erbakan’ın, aynen vaki TOBB Başkanlığındaki koltuğu bırakmama öyküsüdür bu...
***
Kan çekiyor demek...
Bu da koltuk biriktirmeyi seviyor...
Bir kez oturunca, bir daha bırakmıyor ve bir koltuğu daha artıyor... Koltuk koleksiyoncusu bir bakıma...
Möble mağazasında bu kadar koltuk yok...
***
Misal; hâlâ İstanbul Belediye Başkanı’dır...
Nereye cami yapılacak, neresi AVM, neresi imara açıldı, neresi alınır satılır?..
Geçer koltuğa...
***
Kantin subaylığı devam ediyor...
E bu kadar zaman terfi ede ede, başkomutan oldu tabi...
***

Hâlâ AKP Genel Başkanı’dır...
Baba koltuk...
***
Tabii ki hâlâ Başbakan...
Öbürü kendini  “Başbakan”  sanıyor, koltuk bunun altında...
***
Bakanlar Kurulu’nda geçip Başbakan’ın koltuğuna oturması...
Ben size söyleyeyim; değişik bir rejim ortaya çıktı... Cumhurbaşkanı’nı halk seçince, TBMM’nin yerine de geçer bu koltuk...
Misal; bir kararı belediye başkanı koltuğunda düşünüp, başbakan koltuğunda tasarlayıp, TBMM koltuğunda yasalaştırıp, cumhurbaşkanı koltuğunda da imzaladı mı?.... Başka koltuğa lüzum var mı?...
Yok...
***
Unutmadan:
Ve hiçbir şeyi demokrasiye benzemeyen bu komedide...
Koltuk altta değil...
Üsttedir...
Bekir Coşkun Sözcü

“Ak’ım” derken...
(...) AKP’deki fireler vicdanın sesi miydi, parti içi muhalefetin sesi mi?
İki olasılık iç içe girmiş olsa da ikinci şıkkın daha ağır bastığını söyleyebiliriz.
Erdoğan, hükümeti saraydan kumanda ile yönetebilir ama Meclis için aynı şeyi söylemek zordur. Bu oylamanın sonuçları gösterdi ki; AKP içinde yüzde 10-15’lik genel gidişi onaylamayan bir yapı var. (...) AKP tipi iktidar gücünün bir arada tuttuğu partilerde küçük bir sarsıntı kelebek etkisi yaratabilir.
Davutoğlu’nun oylama günü kendisini İngiltere’ye vurmasına da rastlantısal bakmamak gerekir. İki gün öncesine dek oylama günü belli değildi. İstense Davutoğlu’nun Türkiye’de olduğu bir zaman diliminde yapılabilirdi. Başbakan’ın böyle bir günde kaçmayı yeğlemesi, efsanedeki Kiziroğlu’nun davranışına pek uygun değil. Bu durumda insanın aklına Kiziroğlu sözcüğünün başka çağrışımları geliyor. Ne bileyim; kerizoğlu var, reziloğlu var, kirliyizoğlu var... Var da var... Sözümüz Davutoğlu’ndan dışarı, bunlar bizim o yokken Meclis’te aklımıza gelen benzemez benzetmeler.
***
Meclis’teki oylamanın AK-lama boyutuna gelince...
Bu tür aklanmalar, biraz da haklanmaya benzer. Ne kadar örtülmüş, gündemden düşürülmüş gibi görünse de CHP’nin ısrarla diri tutmaya çalıştığı yolsuzluk iddiaları AKP içindeki çatlakla birlikte seçim sürecinin ana konularından biri haline gelmiştir. AKP’nin böyle bir oylamadan sonra  “ak” ım demesi, her türlü deyime davetiye çıkaran bir durum!..
Mustafa Balbay Cumhuriyet

Hukuka inanç ağır yaralı
Ciğerleri, beyni, diğer organları, kalbi kaç gram, görüntüsüyle birlikte.
Bu öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın otopsi raporu, mahkemede okunuyor, ekranda gösteriliyor, annesi orada. Korkunç bir sahne, hele de 19 yaşında oğlunu kaybeden bir anne için. Ali İsmail Korkmaz cinayetiyle ilgili karardan sonra annesinin “Bu mu adalet” feryatlarını izlerken, mahkemedeki otopsi sahnesini düşünüyorum.
İki polis on yıl on ay hapis cezası alıyor,  “kasten adam yaralamaktan, yani öldürme kastı yokmuş”. Eski savcı, CHP milletvekili İlhan Cihaner mahkemeyi başından beri izliyor. Ona soruyorum. Cihaner: “Bırakın kasten adam yaralama, kasten adam öldürme, görüntüler çok net, eziyet ederek öldürmeye girer bu suç, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Verilen ceza tam hukuk skandalıdır...”
Karar toplumdaki adalet duygusunu bir kez daha sarsıyor, hukuka inanç bir kez daha ağır yaralı. Ya karar sonrasında tepkisini gösterenlere polisin şiddeti? İnsanlar en acılı anında cop ve biber gazına maruz kalıyor.
Vicdan, insanlık, akıl yerlerde sürünüyor. Nefret almış başını gidiyor bu ülkede.
Yalçın Doğan Hürriyet

Oyun içinde oyun
(...) Muhammed’e hakaret ifade özgürlüğü ama Yahudilere laf söylemek yasak.
Sanki İsa’yı çarmıha gerenler Yahudiler değil de Müslümanlar.
Müslümanlar kızıp daha fazla IŞİD’e hak versin ya da ona katılsın diye her numara var.
Oyun içinde oyun.
Herkes sahtekar.
En sahtekarı ‘Üst Akıl’...
Hüsnü Mahalli Yurt

Lekeli...
Kimi gazeteler 4 bakanla ilgili “Aklandılar” diye başlık atmış. Ne aklanması... Aklanma ancak yargılanma sonucu olurdu. Lekeler olduğu gibi üzerlerinde kaldı...
Melih Aşık Milliyet