MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Dünyadan bir “Ali İsmail” geçti

8 Mart 1994, Antakya...
Tarihin akışını değiştiren Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü tüm yurtta coşkulu törenlerle kutlanırken, Ekinci Mahallesi, Ceylan Sokak’ta (...), Korkmaz Ailesi’nin dördüncü çocuğu olan Ali İsmail Korkmaz dünyaya merhaba demişti.
(...) Ağabeyinin ilk çığlıklarını duyar duymaz pencereye koşan ablası Melike, okuldan gelen büyük kardeşleri Aylin ve Gürkan’ı görünce “Müjde, müjde Ali İsmail kardeşimiz dünyaya geldi” diye bağırarak, bu güzel haberi komşulara duyurmuştu.
(...) Babası Şahap Bey, oğlunun doğumunda bulunamamıştı. Çünkü evini geçindirebilmek için Suudi Arabistan’ın boğucu sıcağında çalışıyor, inşaatlarda kalıp ustalığı yapıyordu.
***
Ali İsmail büyüdü, yaşam sevinciyle dopdolu bir öğrenci oldu.
Derslerinde çok başarılıydı.
Devam ettiği okullarda hep takdir, teşekkür ve onur belgesi alırdı.
Onur belgelerine sadece okul içi başarısı nedeniyle değil, huzur evlerinde kalan yaşlıları yalnız bırakmadığı, engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla düzenlenen kampanyalara katıldığı, sosyal yardım projeleriyle kimsesizlere sahip çıktığı için de layık görülürdü.
(...) Hani “karıncayı bile incitmekten çekinir” derler ya, işte kalbi tüm canlılara karşı öylesine sevgi dolu bir gençti.
(...) Yatak örtüsü, havluları, spor ayakkabısı, şapkası, neredeyse tüm eşyaları, Fenerbahçe renklerini ve armasını taşıyordu. Takımı yenildiğinde arkadaşları dalga geçmesin diye servise binmez, erkenden yola çıkıp, okuluna yürüyerek giderdi. Çünkü o Ali İsmail Korkmaz’dı, ona göre Fenerbahçe yıkılmazdı...
(...) Anadolu Üniversitesi’nin İngilizce Öğretmenliği bölümünde okuyordu ama onun gönlünde yatan mütercim tercüman olmaktı.
(...) Ama olmadı.
Zalimler, bu kısacık ama harikulade filmin son karesini acımasızca dondurdular. Göğüslerinde kalp yerine taş barındıranlar, sineğe bile kıyamayan yüreği sevgi dolu bu gence adeta sinek avlarcasına sopalarla vurarak, tekmeler atarak kıydılar.
Kendisini tanıyanların “O barış, dostluk ve kardeşlik simgesiydi”  dedikleri Ali İsmailimizi henüz 19’undayken aramızdan aldılar. Ama aynı zamanda Ali İsmail Korkmaz adını ölümsüz kıldılar.  Talihsiz Ali İsmail, son tekmeyi önceki gün yargıdan yedi.
Ona son ölümcül tekmeyi atan polis Saldoğan’a 10 yıl 10 ay ceza verildi!
Karar acılı anne Emel Korkmaz’a “Alimin canı bu kadar ucuz olmamalıydı. Lanet olsun böyle adalete...” dedirtti...
Uğur Dündar Sözcü

İster misiniz sıradaki bizim “saray”lı olsun!

(...) ABD emperyalizmi petrol hesaplarıyla Ortadoğu’nun haritasını değiştirmeye karar vermişti.
(...)  Şeytan da bulundu: Diktatör Saddam Hüseyin.
Nakarat söylenmeye başlandı:
-Ah şu Saddam’dan bir kurtulsak!
(...) Herkes Saddam’dan kurtuldu.  Ama Irak’ta milyondan fazla insan öldü, ne demokrasi geldi, ne barış, ne de huzur;
(...) Sahneye Suriye çıkarıldı.
Yeni düşman da belliydi: Beşşar Esad.  O Beşşar Esad yok muydu, bütün kötülükler onun başının altından çıkıyordu. O zalimdi, onu yıkmak gerekiyordu.
(...) Evet, Beşşar Esad zalim olmasına zalimdi ama Esad’ı yıkmak için düzenlenen tezgâh daha büyük zalimler yaratıyor, daha büyük tehlikeler doğuruyordu.
Bugün olaylarda son vardığımız nokta, Suriye’de en büyük tehlikenin Esad olmadığı, bu zalimi yıkmaya kalkarken, daha büyük zalimleri doğurduğu gerçeğinin herkes tarafından (Tabii Tayyip Erdoğan hariç) kabul edilmiş olmasıdır.
(...) Suriye denkleminde,  “Şu Esad’dan bir kurtulsak!” nakaratı artık eskimiş, kullanılmaz olmuştur.
(...) İster misiniz, kurtulma nakaratındaki Esad’ın yerine geçecek isim hiç beklenmeyen biri olsun!..
    Ali Sirmen Cumhuriyet

GÜNÜN SORUSU
Meclis’teki Yüce Divan oylamasında, eski bakanlardan Egemen Bağış’ın (...) üzerinde iyi dikilmiş şahane bir lacivert takım elbise vardı. (...) aklıma Reza Bey kardeşimizin telefonda söylediği sözler geldi.
 “Bir takım elbise alın, ceplerine 500 bin dolar doldurup götürün” sözleri!
Merak ettiğim şey işte budur. Bağış Bey’in üzerindeki o laci takım, ceplerine 500 bin dolar doldurulan o elbise miydi?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet