MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Çürümenin “kral”ı

Türkiye’ye, bir tutam faydası yoktu. İçimizde güç sahibi olmuş birilerine pek cömert, çok verici, yağdırıcı bir Kral’dı.
Hayata gözlerini yumdu.
Minnettarları ağlayacaktır.
Türkiye’ye çok zararı oldu.
Ortaçağ karanlığında kalmıştı. Kafa kesiyor. Göz çıkartıyor. Kadına gülmeyi, otomobil kullanmayı yasaklıyor. Kadın haklarının erkekle eşit olduğu emperyalist ABD’ye ise secde ediyordu. Gücü, el koyduğu milyar dolarlık petrol paralarından geliyordu.
Saltanatının gücüyle kendini “çürümeden-rüşvetten- zandan-vehimden” dışarıda tutarak Türkiye’ye geldiğinde bir otelin odasında bizim Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve onların eşlerini hediyelere boğmuştu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan, Kral’ın ayağına otel odasına gitmişlerdi.
***
Türkiye yüzünü Avrupa’ya dönmüş olmanın 150’nci yıldönümünü yaşayan, yüksek uygarlık seviyesi peşindeydi.
Dün ölen Kral!
Seviyeyi indirdi.
Açıklık peşindeydik.
Gizleme istemiyorduk.
İzmir Barosu eski başkanı Noyan Özkan ile Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, “ Kral’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile Başbakanı’na otel odasında verdiği hediyeler neydi?” sorusunun peşine düşmüşlerdi.
7 yıl doldu, uğraştılar.
Cumhurbaşkanına sordular.
Başbakanlığa rica ettiler.
Bilgi Edinme Kurulu’na gittiler.
Soruşturdular.
Milletvekilleri soru önergesi verdi.
Bütün kapılar duvar oldu.
Hediyeleri öğrenemedik.
Suudi Kralı Abdullah Bin Abdülaziz Al Suud’un hediyeleri; pırlanta, yakut, som altından saat her neyse yerin dibine batsın.
Öğrensek:
Ufkumuz mu açılacaktı?
Hayır.
Bize 12 yıldır “dini söylemli Yeni Türkiye vadedenlerin elinde siyaset ahlakının ne kadar pespayeleşip” çürüdüğü ortaya çıkacaktı.
Hediyeler örtüldü.
Örtme Kral’ın imtiyazıydı.
Türkiye’ye de örtme bulaştı!
Türkiye Meclisi “rüşvet ve yolsuzluk örtücü” oldu. Bu örtücülüğün yarattığı uygun çürüme ortamında Kral’ın TÜRGEV adlı vakfa da “100 milyon dolar bağış yaptığı” ortaya çıktı.
Baba’ya otelde hediye.
Oğluna vakıfta bağış.
Niçin Baba’ya hediye?
Niçin oğlana bağış?
Rahmetli Kral, TÜRGEV’e 100 milyon dolarlık bağışı, 30 yıl önce satın aldığı İstanbul Boğaziçi’nde Sevda Tepesi denilen araziye küçük bir saray kondurabilmek için gerekli olan imar izni karşılığı olarak yatırdığını dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklamıştı.
***
Çürümeye bak!
Türkiye Kral’a arsa sattı.
İmar iznini ise vermedi.
İmar izni için Kral’ı Başbakan’ın oğlunun vakfına 100 milyon dolar bağış yapmaya zorladı. Şehircilik Bakanı da hem vakfa yapılan bağışı ve hem de Kral’a imar iznini savundu.
Bu Bakan, o 4 bakandan biriydi.
Kral öldü!
Bağış uykuda
İmar pusuda.
    Necati Doğru Sözcü
 

APAK(!)
AKP’liler beklenildiği gibi Yüce Divan’a sevki istenen dört eski bakanı yani arkadaşlarını koruyup bu yolun önünü kestiler! Ve haklarında çeşitli iddialar bulunan eski arkadaşlarının Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verdiler! Eski arkadaşlarını korurken “bir hayli fire” verdikleri de dikkatlerden kaçmadı! Yani bu koruma pek öyle “gönülden gelen” bir koruma olmadı! Netice itibarıyla AK Partililer eski arkadaşlarını koruyarak partilerini “APAK” hale getirdiler ama zihinlerdeki soru işaretlerini gidermiş olmadılar! Zihinlerine soru işaretleri takılanların sayısı dört eski arkadaş için yapılan oylamada farklı farklı ortaya çıktı!
Egemen Bağış için yapılan oylamada “fire sayısının tavan yapması” nasıl okunmalı? Böylesine hassasiyet gösteren insanların bir AKP’linin dediği gibi “İçimizdeki hainler” olarak okunması doğru olur mu?
“İçimizdeki hainler” gibi bir suçlamanın muhatabı olmamak için dört eski arkadaşlarının oylamasında Yüce Divan yolunu kapatanlar vicdanen rahat mıdırlar?
(...)
“Fire verenler” kadar “fire vermeden” Yüce Divan yolunu kapatan isimlerin de vicdanen çok rahat olduklarına ihtimal vermiyoruz! Adına “parti disiplini” denilen bu olgu yüzünden eski arkadaşlarını Yüce Divan’ın elinden aldıklarını düşünüyoruz! Eski arkadaşlarını “bugün için kurtarmış” olabilirler ama partilerini yıllar boyu sürecek bir tartışmanın içine soktukları da inkârı mümkün olmayan bir gerçek!
   Zeki Ceyhan Milli Gazete


Süreç olumsuz sonuçlanırsa PKK özerkliğini ilan edecekmiş!
Olumlu sonuçlanırsa PKK özerkliği ilan etme zahmetine de katlanmayacak o işi AKP yapacak.
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

Demokrasi dışında her şey beklenir
(...) Beştepe’deki Saray’ın sakini, AKP çoğunluğunun, hükümetin ne derse yapmasına alıştı ya; soruşturma komisyonunun 4 bakanı aklayan kararı almasını sağlayarak tartışmalara yol açtığı bir sırada yayımlanan bir haber çok dikkat çekiciydi.
Bay RTE, emrine karşı çıkılmasına alışamadı elbette. Aylardır Merkez Bankası’na faizleri indir deyip duruyor.
Son olarak aynı dayatmacı tavrını TV’lerden ilan etti ve ama...
...gazete manşetine göre Merkez, siyasetçilere (RTE’ye) aldırmadı.
Politika faizi diye ilan ettiği oranı yarım puan, 8.25’ten 7.75 düzeyine indirdi.
RTE’nin dediğim olacak diyen emredici tavrı böylece ilk defa özel ve özelliği olan bir kurum tarafından adeta alay edercesine bir üslupla yerine getirilmiyor.
Ekonomiye etkileri bir yana:
RTE’ye dik duran, tabii görmeye alışmadığımız bu karşı davranış; korku imparatorluğunda ancak sessiz alkışlarla karşılanabiliyor, desteklenebiliyor!..
Bir de dünya âlem; Türkiye demokrasiye yan çiziyor, hızla oligarşiye kayıyor, diyor.
Sor imdi Saray’a; işte Türkiye’de, dünyada misli görülmeyen özgürlükçü demokrasinin yaşandığını göstermek için intikam alacağı günü beklediği Merkez Bankası’nı ve son kararını örnek gösterebilir.
Bu, şu demektir:
Tepedeki adamdan gerçek anlamıyla demokrasiyi uygulamak dışında her şey beklenir!
Cüneyt Arcayürek  Cumhuriyet