MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
PKK silah bırakmaz çünkü...

(...) Bırakın örgütün silah bırakmasını,  “kalkışma”  planları uygulamaya konulmak isteniyor. Hatırlayınız, Abdullah Öcalan’ın teröristlerin sınır dışına çekileceğini açıklamasına rağmen teröristler sınır dışına gitmemiş, hatta örgüte 2 bin civarında yeni katılım olduğunu bakanlar açıklamıştı.
Terör örgütünün dağ kadrosu görünüşte silah bırakmış olsa bile yandaşlarını yeteri kadar silahlandırdığı, silah depoları oluşturduğu da biliniyor. Yani, istendiği an o silahların namluları askerimize, polisimize dönecektir. Örgütün silahlı kanadı bugün sadece dağlarda değil il ve ilçelere de yerleşmiş durumda... Üstelik sayısı da artık 4-6 binlerde değil 10 bin civarında...
(...)
- PKK, HÜDA-PAR kurulduğundan beri bu parti üyelerine ve sempatizanlarına karşı 400’e yakın eylem gerçekleştirdi. Yani Güneydoğu’da eskiden Hizbullah örgütüne karşı olduğu gibi şimdi de HÜDA-PAR’a karşı yeni bir cephe savaşı başlattı. Kandil, şehirlerdeki milislerini ve gençlik örgütünü silahlandırmaya devam ediyor.
- Silahı bırakacak olan örgüt öncelikle okulları, dershaneleri, bankaları yakmaz, talan etmez. İl ve ilçe yollarını kepçelerle kazıp mahallelere giriş-çıkışları kontrol etmez. İş adamlarından haraç toplamaz. Köy korucularını, asker ve polisleri şehit etmez. Kurtarılmış bölgeler ilan edip, kendi yargısını, kendi polisini oluşturmaz. En azından çözüm süreci denilen sürece katkı olsun diye bu tür eylemlere ara verir. Ayaklanma provaları yapmaz.
- PKK, misyonunu, rolünü ve fonksiyonunu bugüne kadar ancak silahla yerine getirebildi. Kendine karşı gelen önde gelen Kürt kökenli vatandaşları kendi safına çekme, örgütleme veya infazları böylece silahla gerçekleştirdi.
- PKK demek silah demek. Silahı bıraktığı anda PKK denen bir yapı kalmaz. Türk ve Kürt kökenli vatandaşlar üzerinde silahla korku yaratıldı. Silahı bırakırsa bu gücü elinden gider.
- Legal alanda siyaset içinde güç olma, legal siyaseti ve Kürt siyasetçileri denetleme, seçimlerde tek belirleyici unsur olma, belediyeleri ele geçirme, onlar üzerinde kontrol kurma, mali gücüne güç katma olanaklarına silahla kavuştu. Silah bırakılırsa bunlar da elden gider.
- PKK, gelinen aşama itibarıyla kendine özgü bir alanda egemen, otorite, despotik olma amacı ve ihtirasına sahip. Özetle kendi despotik imparatorluğunu kurmak istiyor. PKK yöneticileri ancak silahla bunu sağlayabilir. Ortadoğu’daki durum, PKK’nın silahlı güç olarak devamına kolaylık sağlıyor. Silahı bırakırsa tüm bu olanakları da kaybeder.
- PKK üzerindeki ulusal ve uluslararası vesayet güçleri, başka bir deyimle PKK’nın bağımlı olduğu ulusal ve uluslararası güçlerin (özellikle dünya uyuşturucu ve silah mafyasının) izni olmadan silahı bırakamaz.
- Örgüt, kendi bünyesi ve ona hizmet eden partilerin çıkarlarını ön planda tuttuğu için “Biji Serok Apo ve PKK” sloganını Türkiye Cumhuriyeti’ne kabul ettirme amacından uzaklaşmamak için silah bırakmaz.
- Kürt Federe Devleti ya da gelecekteki amacı olan Büyük Kürdistan’ın Baas Partisi olma ve Abdullah Öcalan’la “Büyük Kürdistan” ın liderliğini kazanmak için silahı bırakmaz.
- Yurt dışında her ferdi silahlı olan PKK yurt içindeki militan ve milislerini de silahlandırdı. Bu denli bir silahlı gücün her türlü eylemi rahatlıkla yaptığı ve çözüm sürecine de iktidarı kolaylıkla zorladığı için silahı bırakmaz.
- PKK’nın elindeki en büyük koz silahtır. Bundan elbette ki vazgeçmez, geçemez.
- PKK silah bırakacağına aksine daha da marjinalleşti ve önemli bir silahlı güç haline geldi. Silahı bıraktığı an bunun bir intihar olduğunu, partinin tamamen amaçları ile birlikte tarih olacağını çok iyi bildiğinden silahı bırakmaz...
Saygı Öztürk Sözcü

“Bir savcı tarafından aldatıldım”
Savcıların elbette gazetecilere her zaman doğru şeyleri söylemeleri gerekmez.
Soruşturmanın gizliliğini korumak açısından ya da soruşturmanın selameti açısından gazetecilerin her sorduklarına yanıt vermek durumunda değillerdir.
Ama soruya yanıt vereceğim diyerek gazetecileri kandırmaları, doğru olmayan şeyler söylemeleri de gerekmez.
En azından ayıptır diyelim!
Olay şöyle gelişti: Hatırlayacaksınız, Siemens şirketi uluslararası ihalelerde rüşvet verdiği gerekçesiyle Almanya ve ABD’de büyük para cezaları ödedi.
Şirketin tepe yöneticilerinden biri Almanya’daki sorgusunda, Türkiye’de de rüşvet verdiklerini, bir aracı vasıtasıyla  “telekomünikasyon bakanıyla” (bizdeki karşılığı Ulaştırma Bakanı oluyor) yemek yediklerini, ihaleyi böylece aldıklarını açıklamıştı. İfadesinde şöyle diyordu:  “Türkiye’de askeri bir ihaleyi kapatmak için rüşvet verme kararı alındı. Rüşvet işini düzenlemesi için bir aracıyla anlaşmaya varıldı. İhaleyi 150 milyon Euro bedelle Siemens aldı.”  (7 Aralık 2006)
(...) Israrlı sorularım ve  “Savcılar uyuyor mu”  uyarılarım üzerine 28 Mayıs 2013 tarihinde, Ankara Başsavcı Vekili Nuri Yiğit beni telefonla aradı ve  “Soruşturma sürüyor, Almanya’dan istediğimiz belgelerin gelmesini bekliyoruz”  dedi.
Ben de 29 Mayıs 2013 tarihinde bu açıklamayı  “Savcılarımız uyumuyormuş” başlığıyla sizlere sundum. (...) Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, teröristbaşının o “tarihi mesajını” 10 gün önce duyurdu, “HDP’ye ayak sürüme, açıkla”  çağrısı yaptı. Selvi,  “Ankara’nın gerçekçi”  olduğunu da kaydetti.
Neymiş o  “gerçekçilik?”
“IŞİD varlığı sürdüğü sürece, Suriye, Irak ve İran başta olmak üzere Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle Kürtlerin silaha en çok ihtiyaç duyduğu bir sırada Kandil’in silahsızlanması beklenmiyor, PKK’nın Türkiye’deki silahlı mücadelesini sona erdirmesi isteniyor” muş!..
İşte  “tarihi”  diye sunulan sonuç bu.
PKK, İmralı’nın sözde çağrısını kabul etse bile,  “geçici, şimdilik”  bir durum.
Irak’ta, Suriye’de eni konu düzenli  “ordu”  statüsüne gelecek, Türkiye’den istediklerini alana kadar da “tetiği çektim, çekiyorum” diyecek.
Dolmabahçe masasının sahibi Yalçın Akdoğan, TBMM’de görüşmeleri devam eden iç güvenlik paketinde muhalefetin direnişi için,  “CHP, MHP, HDP ittifakı milletin hafızasından silinmeyecek”  demişti.
Milletin hafızasından hiç silinmeyecek fotoğrafı bugün bizzat kendisi çektirdi!..
Müyesser Yıldız Odatv.com

Bu nasıl Osmanlı mirasçısı

(...) CIA Türkiye, Suudi Arabistan ve Ürdün’de binlerce Suriyeli ılımlı muhalifi eğitip donatmaya başladı.
Ilımlı dedikleri yaratıklar tam anlamı ile katil.
CIA’e göre bu program üç yıl sürecek.
Yani IŞİD ile savaş en azından bu kadar gündemimizde kalacak.
Ürdün Kralı Abdullah ile Suudi Kral Selman’ın dedeleri İngiliz işbirliği ile Osmanlıya ihanet etmişlerdi.
Osmanlı mirasçısı Erdoğan şimdi bu iki kral ile birlikte ABD emrinde yeni planın içinde...
Hüsnü Mahalli Yurt

Tek hedef “Başkanlık”
(...) RTE’nin tek hedefi var: Başkanlık anayasası. RTE  “bak yeni anayasa, başkanlık anayasası olmadan isteklerinizin yerine gelmesi zaten mümkün değil, bunu yapalım ve bu metnin gereklerini yerine getirelim.” kozunu Kürtlere gösteriyor mu? Yoksa  “gizli bir metin de var, yeni anayasa konusunda bir anlaşma var” mı diyeceğiz?
Abdullah Öcalan’ın  “RTE’nin başkanlığına karşı değiliz” sözünü ele alarak, konuya bu açıdan bakacağız...
Orhan Bursalı Cumhuriyet


Asuman Aranca’nın Sözcü’de yayınlanan haberinden öğrendim ki savcı beni ve benim aracılığımla sizleri kandırmış!
Çünkü bana  “Dosya açık, Almanya’dan istediğimiz belgeleri bekliyoruz” dediği tarihten 8 ay önce, 24 Eylül 2012 tarihinde soruşturmada takipsizlik kararı verilerek dosya kapatılmış...
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet