MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Ahmet Altan’ın “kumpas”ı benzersiz bir pişkinlikle hâlâ savunabilmesine, “haysiyet cellatlığındaki ortakları” da dahil çok sayıda medya mensubundan tepki yağdı


Keşke sen de alçaklık yerine aptallığı seçseydin!

(...)   Ahmet Bey meydan okumayı seviyor ama uğruna meydan okuduğu belgeleri/haberleri hâlâ okumuyor.
“Bana sorarsanız gazetecilik yüzde doksan dokuzu alçaklık ve korkaklık, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret olan bir meslektir” demişti bir konuşmasında. Ama galiba onun için bu oran 99’u kibir, yüzde biri ise dürüstlük ve cesaret.
(...)
Ahmet Bey, Mahkeme Baransu’nun,  “örgüt kurmak ve devletin gizli kalması gereken belgeleri açıklamak”  suçundan tutuklama isteğini reddetti. Bunlardan tutuklanmadı yani. Bir kere de şöyle ifade edeyim: Yani Balyoz haberini yapmaktan tutuklanmadı.
Hemen ikinci paragraftan devam:
 “Bir bavul dolusu belgeyi savcılığa teslim ettiği halde ’devletin güvenliğine ilişkin belgeleri’yok ettiğini söylüyorlar, ne kadar belge vardı ki Baransu yok etti? En çok da Balyoz darbe planından ’devletin güvenliğine ilişkin bilgi’ve ’devletin gizli kalması gereken bilgileri’diye söz etmelerine bayıldım.”
Kararda, “Balyoz darbe planından”  da hiç bahsedilmiyor Ahmet Bey.  “Egemen Hareket Planı” ndan bahsediliyor. Yani bayıldığınız şey de doğru değil. Ayılabilirsiniz.
(...)
Yalçın Akdoğan’ı bilmem ama şu paragraftan anlıyoruz ki galiba o ses kayıtlarını bile dinlememişsiniz Ahmet Bey:
 “Korgeneral Engin Alan’ın o seminerdeki konuşmasını dinlediniz mi ya da okudunuz mu? Ben size o konuşmanın bir bölümünü hatırlatayım: ’Birlikler tamam. İstanbul üzerine çöküyoruz. Yönetime el koyuyoruz. Belediye başkanları, kamu kurumunda çalışanlar değiştirilecek. Tutuklanacaklar. Sert müdahale olacak. Acıma bilmem ne yapmak yok, tepeleme var. İsrail örneğinde olduğu gibi sert müdahale olacak. Rejim aleyhtarı dernek, gazeteler, yurtlar, kuruluşların listesi dosyada ve perdede.’Şimdi söyleyin bakalım, ’sahte’olmayan listedeki ’rejim aleyhtarları’kimler?”
Bu konuşmalar Engin Alan’ın değil Ahmet Bey...
(...) Beş yıl birkaç kuruş için gece nöbetçisi bile olmayan, havalandırması çalışmayan gazetede bütün zorluklara, davalara, itibarsızlaştırmalara karşı sizinle çalışmış, hiçbir şeye tamah etmemiş, işe gelecek parası bile yokken para için bir kere bile problem çıkarmamış bize “O zavallı çocuklar, birkaç kuruş için bir hırsız çetesinin oda hizmetçiliğine soyundular”  dediğiniz için de üzülmedim. Bebeğim doğduğunda haberim olmadan gazetede sigortamın kesilmesi, işten çıkarılmam, hâlâ 2009’dan ödenmemiş maaşlarım kalması, tazminat alamamak... Hiçbiri için değil...
(...)
 “Daha yaşları kırka varmadan, alçaklıklarını itiraf etmemek için aptal olduklarını söylemek zorunda kaldılar”  derken haklısınız. Alçaklık yerine aptallığı seçiyorum. Keşke 70 yaşını geçmiş bir insan olarak siz de öyle yapsaydınız.
Bir cemaatin yalanlarına inanmış bir aptal olarak uyanıp, herkesi uyandırsaydınız...
Yıldıray Oğur Türkiye

“Elinize kan bulaştı”
... Hukukun paspas edildiği darbe dönemlerini aratmayan ama “darbecilikle mücadele”  diye sunulan, mağdur edilenlerin arasında masumların çokça yer kapladığı, gerçek suçluyu gerçek suçundan yargılamayan soruşturmalarla Türkiye yargı tarihinin pespayelikler zincirine yenilerini eklediler. Yüzlerce insan özgürlüğünden edildi. Hapiste hayatını kaybetmeyenler, sevdiğine son bir kez dokunamadı. Haysiyet cellâtlığıyla itibarları yok edildi. Bu pespayeliklerin her birisi “Hatalar oluyor ama demokratikleşiyoruz, sivilleşiyoruz” yalanıyla rasyonalize edilmeye çalışıldı. Bunların müsebbiplerinden birisi olan, kibrinden aklı körelen Ahmet Altan, gerçekleri eğip büktüğü iki gün önceki yazısında ise yaptığının nasıl “iyi bir gazetecilik”  olduğundan dem vurup aynısını bin defa daha yapmaya hazır olduğunu söylüyordu. (...) Adını sanını bilmezken zalimin zulmünü, soygunlarını, talanlarını meşrulaştırma göreviyle Türkiye medyasına boca edilenlerden bazılarının “Taraf okulunda yetişmekle”  övünmelerinin günahı Altan’a mı ait bilmiyorum. Ama bir yazısında “sırat köprüsünde sırtında taşıyacağını”  söylediği vaiz ve çetesinin günahları, işte onlar Altan’ın sırtında...
Ahmet Şık Cumhuriyet

Delikanlıysan özeleştiri yap
(...) O gün yapılan ve  “Deneyimlerimize göre TSK dediğin darbe yapar, zaten Çetin Doğan kokteyllerde AKP nefretini çok dile getiriyordu” aklının ötesine geçmeyen, gazeteciliğin ar damarını çatlatan yayınlar nedeniyle insanlar hasta oldu. Aileleri hasta oldu. Çocukları okullarından atıldı, okul okul gezdi. İnsanlar başka insanlara dönüştü. İnsanlar öldü.
Kahrından öldü yahu.
Gazeteciliğin gereklerini bir kenara bırakalım.
Sırf bu nedenle, insan şöyle bir kafasını toplar. Baktığını görür. Okuduğunu anlar. Saat  “çok geç” i çok geçti.
Türkiye basınına kazandırdığı ve bugün  “iktidarın oda hizmetçisi olarak tanımladığı o çocuklar” için damağımıza yerleşen kekre tadı bir kenara bırakalım.
İnsan, en az onlar kadar ’kullanışlı’olduğu vakitler için özeleştiri yapar...
Ezgi Başaran radikal.com

Yalan söylüyorsunuz
(...) Baransu’nun çağın en iyi gazetecisi olduğunu, sığ ideolojik üslubuyla kimselere zarar vermediğini, Taraf’ın  “Gazetecilikten Tutuklanmadılar” manşetinin haklı olduğunu, Ergenekon ve Balyoz davalarının sulandırılmadığını, yüzleşme fırsatını kaçırmamıza yol açacak hukuksuzlukların yapılmadığını beyan ediyorsanız yalan söylüyorsunuz...
Hayko Bağdat Taraf