MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Türkiye Allah’a emanet

(...) bütün Türkiye karanlığa, kaosa uyandı...
Birincisi gerçek karanlık, yani elektrik kesintisi...
Öyle üç beş il; altı yedi semt değil...
Bütün Türkiye’de elektrikler gitti...
(...) Hayat durdu...
(...) Enerji Bakanı başta olmak üzere hiçbir yetkili bütün Türkiye’yi kapsayan elektrik kesintisinin nedenini açıklayamadı...
(...) Halkımız, elektrik kesintisinin şokunu yaşarken (...) Yasa dışı terör örgütü militanları, Berkin Elvan davasının savcısını adliyedeki odasında rehin almıştı... 
(...) Türkiye elektrik kesintisinin yarattığı kaosu ve önemli bir davanın savcısının rehin alınması dehşetini yaşarken, Balyoz Davası’ndan önemli bir haber geldi...
Kuvvet ve ordu komutanlarının, generallerin, amirallerin, seçkin subayların hayatını karartan, terfilerini engelleyen, ailelerini perişan eden ve tamamına yakınının ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığı davada esas hakkında görüşünü açıklayan savcı, 236 sanığın tamamı için beraat istedi... 
(...) Böylece yıllarca çekilen çilelere, hayatların kararmasına, intiharlara, hastalıklara, ölümlere sebep olan davanın düzmece delillerle gerçek bir kumpas olduğu ortaya çıkmış oldu...
Sayın okurlar, şu yaşadığımız tek bir gün bile Türkiye’nin gerçekten Allah’a emanet olduğunu ortaya koydu...
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, biz ne günah işlemişiz de bunların eline düşmüşüz, hayrettir...
Mehmet Türker Sözcü

En uzun 68 gün
(...)  “Güvenlik açığı”, Çağlayan Adliyesi’ndeki terör eyleminin görünen yüzü. 
Hukuk devletinde yaşandığı varsayımıyla sorulmuş  “Güvenlik” sorusuna  “Ne zaman?” sorusunu eklediğinizde, olayın boyutları tamamen değişiyor. 
Henüz 15 yaşındayken, polisin attığı gaz bombasıyla başından vurulan ve hayata tutunamayarak yaşamını yitiren Berkin Elvan davasının savcısı, DHKP-C’lilerce ne zaman rehin alındı? 
  Seçime 68 gün kala, rejim değişikliği tutkusu, meydanlara, mikrofonlara sığmazken.  Devletin başı, daha dün  “Parlamenter sistem bekleme odasında” demişken. 
Polise  “vur” izni Meclis’ten çıkmış, Saray’ın yolunu tutmak üzereyken. 
Cumhurbaşkanı’na,  “kapalı istihbarat” ta kullansın diye anayasaya aykırı biçimde örtülü ödenek yetkisi verilmiş, Saray yolunu beklerken.  Ülke genelinde, o güne dek benzeri görülmemiş yaygınlıkta bir elektrik kesintisi yaşanırken.
***
Çağlayan Adliyesi eyleminin görünen olası sonuçlarını kestirmek ise güç değil: 
  Saray yolundaki İç Güvenlik Paketi üzerinde; gerek söylem, gerekse eylem düzeyinde “meşrulaştırma” baskısı artacak. 
1.5 yıldır adalet bekleyen Berkin Elvan davası, daha çok yara alacak. 
Rejim değişikliğine ve otoriter yönetime itiraz eden, muhalefeti kriminalize etme çabası yoğunlaşacak. 
Polis sertleşecek. 
1 Mayıs eylemleri üzerindeki baskı olağanüstü artacak. 
Avukatların adliyelere girişi zorlaştırılacak. Kitlesel davalarda tansiyon yükselecek.  Takvim zamanından çok daha uzun bir 68 gün bekliyor bizi.
Çiğdem Toker Cumhuriyet

Ben devletimin yanındayım
Adamın biri, ülkemin savcısının başına silah dayayıp, çektirdiği fotoğrafını yayınlarsa...
Bir saniye düşünmem. Adam ne demiş, ideali neymiş falan bakmam, bahane aramam, o tabanca; benim, hepimizin kafasına dayanmış sayarım.
-Adamın biri, ülkemin savcısını böyle zavallı bir halde bana göstermeye, küçük düşürmeye kalkarsa...
O adamın ne dediğine bakmam... Kendim, hepimiz, devletim küçük düşürülmüştür diye bakarım.
***
-Adamın biri, Berkin Elvan kardeşimizin tertemiz mirasını elinde silah, kana boyamaya kalkarsa... 
Bir saniye düşünmem, Berkin’in mirasını kirlettirmem, devletimin yanında olurum. 
-Adamın biri elinde silahla Adalet Sarayı’na girer, savcıyı rehin alır, silah zoruyla çekilmiş fotoğrafı bütün dünyaya yaymaya kalkarsa...
Bir saniye düşünmem... Adını açıkça koyarım, “Bu bir terör eylemidir. Bu adam da teröristtir” derim.
Kafa kesen IŞİD hakkında ne düşünüyorsam, onun hakkında da aynı şeyi düşünürüm.
Şehit savcımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Ertuğrul Özkök Hürriyet
pol-001.jpg
1 Nisan şakası değil
Tam gün, tam ülke elektrik kesintisi, Balyoz çökmesi, Adliye baskınında Cumhuriyet Savcısının şehit edilmesi; bunların hepsinin aynı günde olduğu ülkede hayat bugün de    “olağan seyri”nde devam ediyor; hiçbiri olmamış gibi!