MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Bilal’e anlatır gibi anlat Başbakan...

Memleketi kim yönetiyor?

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Diyarbakır’a gitti ve imam hatip okullarının müdürleriyle bir toplantı yaptı.

Bilal Erdoğan’a bu toplantıda Vali Yardımcısı da eşlik etti. Gazetelerden öğrendiğime göre toplantıda Dicle Üniversitesi Rektörü ve AKP Diyarbakır İl Başkanı da bulunmuş.

Bilal Erdoğan, bu toplantıyı hangi ” sıfatla “ yapmış, tam olarak belli değil ama bir süredir kurduğu vakıf TÜRGEV aracılığıyla eğitimi yönlendirme işinde olduğunu biliyoruz.

Kız-erkek ayrı eğitim verilen okul kampuslarının kurulması talimatını, imam hatipli sayısının milyonu geçmesi gerektiği fikirlerini de daha önce eğitim dünyamıza bahşetmişti.

Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarına talimatlar verdiğini, bu gücü ” babasının siyasi iradesinden aldığını “ da biliyoruz.

Şunu sormak istiyorum: Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanı’nın oğlu olmasaydı, böyle bir toplantı düzenleyebilir miydi?

Kuşkusuz düzenleyemezdi, eğitimle ilgilenen birçok vakıf var ve hiçbirinin yöneticisine böyle bir olanak sağlanmıyor.

Hadi diyelim ki konu eğitimdir, eğitimcilerle birlikte toplanmasında, ne yapılması gerektiği ile ilgili görüş alışverişinde bulunmasında bir sakınca olmasın.

Peki o zaman AKP İl Başkanı’nın o toplantıda işi ne?

Bu bir siyasi toplantı mı, imam hatip okullarının müdürleri devlet memuru değil mi?

Bir de Başbakan Ahmet Davutoğlu çıkmış, beşuş bir çehreyle ” Bu benim yakınımdır, bu benim akrabamdır, bu benim tanıdığımdır diyerek devletin yürütülmeye başlanmasında çöküşün izleri görünür “ diyor.

Peki bu ne?

Milli Eğitim’i kim yönetiyor?

Memleketin seçilmiş hükümeti mi? Yoksa kamu kaynakları ve siyasi nüfuzla elde edilen bağışlarla çalışan bir vakfın tek vasfı Cumhurbaşkanı’nın oğlu olmak olan bir yöneticisi mi?

 Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

*  *  * 

Senin Türklükle ne sorunun var!

 

Yıllardır Türkiye’nin kaderine hükmeden Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisi ne diyordu?

 “Komşularla sıfır sorun!”

 “Suriye’ye hükmeden Esed’i devirip cuma namazını Şam’da kılacağız.”

 “Bundan böyle Ortadoğu’da oyun kurucu olacağız.”

 “Barış sürecini ve Kürt açılımını gerçekleştireceğiz”

Vesaire, vesaire...

Peki, dediklerinin hangisini, yaptılar?

Hiçbirini!

Hepsi hayal ürünüydü ve lâfta kaldı!

Cemaatle araları açılınca  “Ne istediler de vermedik?”  dediler.

17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları patlak verince bu defa:

 “Bunlar paralelci... Haşhaşi!.. Hain!.. Darbe yapmak istediler!”  diye cemaati suçladılar.

Eğitim sistemini “medrese sistemi” ne dönüştürüp, Osmanlıca’ya sarıldılar.

... Ve son olarak Türk  kimliğini Anayasa’dan çıkarmak için kolları sıvadılar.

Söyle Davutoğlu! Senin  “Türklük”  ile ne sorunun var?

Başbakanlık koltuğunu Türklere borçlusun!

Bu ülkede Türklük biterse, temel çöker, çatı senin başına yıkılır, haberin olsun!

 Rahmi Turan /  Sözcü

*  *  *                                   

 

Arınç’ın söylediğine göre Allah AKP’lileri de sevmez

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bursa’da partisinin verdiği veda yemeğinde yaptığı konuşmada kendi kalesine öyle bir gol atmış ki demeyin gitsin!

(...) “İsrafın önünü alsak sizden vergi almamıza gerek kalmaz. 13 yıllık iktidarımızın her tarafı altın yazılarla başarıyla doludur. Ama israf konusunda karnemiz kırıktır.”

Arınç’ın bu sözleri neye işaret ediyor?

AKP iktidarının “israfçı” yani “müsrif bir iktidar” olduğuna işaret ediyor, değil mi?

Şimdi de Arınç’ın şu sözlerine kulak verelim:

“Allah israf edenleri sevmez. Peygamberimiz, ’Bir akarsuda abdest alsan bile israf etme’ buyuruyor!”

(...) Daha şimdiye kadar hiçbir AKP karşıtının AKP’lilere “Allah sizi sevmez” dediğine tanık olmadık! Ama kendileri bunu hiç çekinmeden büyük bir rahatlık içinde dile getirdiler!

Ve “Allah israf edenleri sevmez” dediler!

Zeki Ceyhan / Milli Gazete

*  *  * 

 

Dut yemiş Anayasa Profesörleri

Anayasa değiştirilecek. Başkanlık sistemi gelecek... İyi de, nedir bu başkanlık sistemi denilen şey? Ayşe Hanım Teyzem, ‘Ne yararı olacak? Ülkeye ne getirecek?” diye sordu.

Bu işi en iyi anlatacak olanlar üniversitelerin anayasa kürsülerinde ders veren ‘Anayasa Profesörleri’. Ama ’Koskoca Hocalar’dan ses yok. ‘Acaba sesi çıkmayan kaç anayasa hocası var’diyerek YÖK’e başvurdum. Bu konuda YÖK’te de bilgi yokmuş.“70 devlet ve vakıf üniversitesinde birer hukuk fakültesi olduğuna göre 70 üniversite anayasa kürsüsü vardır. Bu fakültelerde 1.307 öğretim üyesi olduğuna göre epeyce anayasa hocası vardır” şeklinde bir yanıt aldım.

Acaba bu üniversitelerin hukuk fakültelerinin dekanları, anayasa kürsülerinin hocaları “dut mu yediler” ki, bize neyin ne olduğunu anlatmıyorlar...

Güngör Uras / Milliyet

 

Lafın kısası...

BJK’nin temiz adı. Bir locaya satıldı.

Necati Doğru / Sözcü

untitled-2ghenjh.jpg