MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Yine aynı kadro; bizim “özrümüz” de “ Ermeni ırkçısı aydın faşizmi”

Gaflet, dalalet, ihanet...

Türkiye’de yaşıyorlar... Türkiye’den kazanıyorlar... Ama her fırsatta Türkiye’ye nefret kusuyorlar... Kimi Ermenice manşetle çıktı, kimi Ermenice attı başlıklarını, karşılaştırın Ermenistan’da “bile” yapılmamıştır bu kadarı! Ortak  noktaları Türkiye’yi katliamla, kimi açık açık yazmaya cüret edemedi ama “soykırım” la suçlamalarıydı... Saklayın bu sayfayı; bir gün bu ülkenin “utanç tarihi” yazıldığı gün lazım olacak

 

Alışıksın tabii eğilmeye

Bugün 24 Nisan.
Yine bir yüzyıllık dönem sona eriyor.
Osmanlı’yı kanlı darbeyle ele geçirip, kültürel zenginliklerini kupkuru bir ’tek tip toplum’uğruna imha eden bir yapının İstanbul seçkinlerinden 240 küsur aydını yüzyıl önce bugün tevkifatının ardından ölüme gönderip, kendi halkının kocaman bir parçasını topraklarından sökerek malına mülküne zorbaca el koymasının, insanlık tanımayan bir sosyal mühendislikle tarihimizde hâlâ kapanmamış bir yara açmasının yıldönümü. (...)başınıza üşüşüp ’soykırımdı, değildi’diye boş laf ebeliği yapanlara hiç aldırmayın. O dönemde olanlar öyle kesiftir ki, tek bir kelimeye asla esir edilemez. Vicdanınıza sorun. Unutmayın, hiçbir kavram vicdanlardan daha büyük değildir.
Unutmayın, yaşanan hiçbir kitlesel acı, ne ’ama onlar da öyle yaptı’mazeretiyle savuşturulabilir ne de başka acılarla karşılaştırılabilir.
O yüzden, hükümetin 1915’in yüzyıllık ‘hafıza randevusu’ndan kaçması, kaçak oynaması, tek kelimeyle ayıptır.(...) 100 yıl öncesine bakarken önyargı ve ezbere kapılmadan bir an olsun sessiz kalalım ve bir zamanlar bu toprakları paylaştığımız insanların ruhu önünde eğilelim.
Yavuz Baydar / Bugün

 

Asıl mezar soyucular belli

...Ermeniler Anadolu’da her anlamda yok edildiler ama geride kalanlar ki genelde onların katilleri, katliamdan sonra bir çölde yaşamaya mahkûm oldular. Ne insan ilişkisi kaldı ne ahlâk, ne vicdan kaldı ne merhamet... Ne ekonomi kaldı ne siyaset, ne ilim kaldı ne irfan... Soykırım ve Türkiye- Yunanistan arasında gerçekleşen Ortodoks- Müslüman nüfus mübadelesi sonrasında Anadolu’nun can suları kurudu, toprak çöle döndü. (..) Geride kalanlar Ermenilerin ardından sadece define arıyor... Yüz yıldır... Oysa esas defineler çoktan bu topraklardan çekip gitti, definecilerin marifetiyle, farkında bile değiller...
 Cengiz Aktar / Taraf

 

YÜZ yıldır yalnızız!

Çünkü tam yüz yıldır inkârcıyız!
 İnkârcıyız, zira bugün sembolik bir tarih olarak yine yüzüncü yıldönümünü idrak ettiğimiz 1915 Ermeni Büyük Felâketi’ni vicdanen, hukuken ve resmen kabullenmiyoruz.  İttihat ve Terakki canilerin bütün bir halka karşı uygulamış olduğu ve bilfiil devlet mekanizmasını kullandığı korkunç kıyama bir asırdır mazeret uyduruyoruz.          
Hadi Uluengin / Taraf

 

Lanet yağdırdı

(...) Aradan geçen yüzyıldan sonra bile bu kadar kuvvetli inkar için, sadece ayıptır, günahtır, vicdansızlıktır diyorum...
Yüz yıl önce, 24 Nisan 1915’te bu ülkede ilk olarak Ermeni aydınlar bir ölüm yolculuğuna gönderildiler. Onların ardından, bu ülkenin her köşesinde yaşayan Ermeniler kadın, yaşlı, çocuk, hasta demeden evlerinden, yurtlarından sökülüp atıldı. 
(...) Bugün 24 Nisan. Yüz yıl önce bu topraklarda feci bir şekilde yaşamlarını yitiren bir milyona yakın Anadolu Ermenisi’nin acı dolu hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Onlara bu acıları yaşatan İttihat ve Terakki yöneticilerini, Ermeniler’in, canlarına, mallarına ve ırzlarına el uzatan bütün katilleri de lanetliyorum.  

Orhan Kemal Cengiz / Bugün

 

‘Özür’le arınacakmışız!

Cumhuriyet öncesi yakın dönem, 19. Yüzyıl ve 20. Yüzyıl’ın başı toplumsal açıdan  “ortaya saçıldıkça”  katliamlar, kırımlar, soykırım, çeteler, gizli teşkilatlar, nüfus politikaları, göçler, travmalar ve acılar tek tek kimliklerin ve liberal demokratlar nezdinde global Türk kimliğinin dekonstrüksiyonunun ve yeniden kurulmasının araçları olmaya yüz tutmuştur. (...) Toplumun gerçeklerle baş başa kalıp, kendisini ve kültürü arındırma gayreti, katledilenlere yönelik tarihi, siyasi ve vicdani borcu algılaması hali... Türkiye 1915’in 100. yılını bu koşullarda karşılıyor.
Ermenilere yönelik taziye toplumsallaşıyor.
Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak

 

Tarihi gerçekleri yalanla ters yüz etmek mi “Mert”lik

(...) Batı dışı toplumlar geçmişleri ile yüzleşmek konusundaki isteksizliklerine mazeret bulmaya devam edebiliyor.  “Ermeni soykırımı”  konusu bu konudaki en  “iyi” örneklerden biri.(...) ister  “soykırım”  deyin, ister  “soysürgün” , ister katliam, Ermenilerin bu topraklarda varlığı sona erdirildi. Müslüman halk da bu esnada büyük kayıplar verdi, ama çoğu kendi yöneticilerinin onları sürüklediği savaş nedeni ile, dahası topyekûn kovulup yok edilen, mallarının üzerine oturulan Ermeniler oldu. Bu coğrafyanın kadim bir halkı ve bu arada diğer Hıristiyan nüfuslar, bu topraklardan sürüldü, gelin bununla yüzleşelim...
Nuray Mert / Cumhuriyet


Ajitasyonun daniskası

Tilbe Saran’ın sesi sanki 100 yıl öncesinden geliyordu: 
 “... İki bin yıldır Anadolu’da yaşayan, bu topraklarda soysa, kültürel, iktisadi değerler yaratan bir halk, ve onunla birlikte kadim Batı Ermeni kültürü bu süreçte dağıtıldı, yok edildi. Sağ kalanlar için geri dönme, ülkelerinde yaşama kapıları açılmamak üzere kapatıldı. Ermenilerle birlikte İstanbul’da, Trabzon’da, Harput’ta, Diyarbakır’da ve Van’da, bu toprakların bizi besleyen en güçlü kültür katmanlarından birisi yok oldu.” 
(...) Sivas için acı çeken Dersim için nasıl çekmez ki Kahramanmaraş katliamı için kahrolan, 6-7 Eylül için 1915 için nasıl kahrolmaz ki! Mağdurun anısını kendi anın kılmadıkça nasıl yaşayabilirsin ki! (...) 
Zeynep Oral / Cumhuriyet


Ninelerine sor bakalım “yas”ı

Geçtiğimiz 100 yılı, projelendirilmiş düşmanlıklarla birbirimizi imha üzerinden geçirdik. 100 yıl önce, 800 bin civarında Ermeni, 6 ay gibi bir sürede hayatını kaybetti. Buna ne isim vereceğimizden çok, evvela fevkalade büyük bir acı olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Taziyesi verilmemiş bir yas, taziyesi verilmediği için bitmiyor, yok olmuyor...
Sibel Eraslan / Star

 

Hay diline sağlık; bıktırdın artık

Bıktırdınız gerçekten! Kürt meselesini de onlarca yıldır böyle halletmeye çalışmadınız mı? Bu sorunları erteleme stratejisinin, sorunları sadece ve sadece daha da büyüttüğünü, başınıza daha büyük işler açtığını ne zaman fark edeceksiniz?
Ciddi bir özür dileyin ve bu ciddi özrün gereklerini yerine getirin. İnanın o kadar zor değil. Hem kendinizi rahatlatırsınız, hem de Türk- Kürt insanını büyük bir kara lekeden kurtarmak doğrultusunda önemli bir adım atmış olursunuz! Ermenilerin bu sayede ölülerine yas tutabileceklerini eklemeye gerek bile görmüyorum.
Taner Akçam / Taraf