MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Bir suç duyurusu da benden olsun

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na,
Mısır’da askeri darbe ile iş başına gelmiş hükümetin kukla mahkemesinin, hukuksuz bir yargılama ile idama mahkûm ettiği Mursi olayı kullanılarak, Türkiye’de de korku yaratmayı hedefleyen siyasi demeçler verildiği ve açıklamalar yapıldığı malumunuzdur.
Bu mesele sadece siyasetçilerin demeçlerine değil,  “yandaş”  diye tanımlanan ve bir merkezden aldıkları talimatlarla yazı yazıp, başlıklar atan, televizyonlarda programlar yayınlayan kişiler tarafından da kullanılmaktadır.
Mısır’daki olaydan yola çıkılarak, sanki Türkiye’de de bir askeri darbe yapılacak ve meşru Cumhurbaşkanı ve hükümet iş göremez hale getirilecek, TBMM feshedilecek ve Anayasa ilga edilecek şeklinde bir kuruntu pompalanmaktadır.
Oysa bizzat hükümet yetkililerinin açıklamalarıyla da sabittir ki Türkiye artık askeri darbeler dönemini arkada bırakmıştır.
Askeri vesayet sona erdirilmiş, asker de zaten artık esas işine dönmüş, andıçtı, muhtıraydı gibi işleri bir kenara bıraktığını ve siyasi otoritenin emriyle hareket ettiğini açıklamıştır.
Hal böyleyken, memlekette bir askeri darbe olacakmış gibi bir hava estirmeye yönelik konuşmalar, haberler ve yorumlar, böyle bir darbeye zemin hazırlandığı düşüncesini uyandırmaktadır.
Böyle bir havanın yaratılması, puslu havayı sevebilecek tıynette kişileri tahrik eder nitelikte bir darbe çağrısıdır.
Öte yandan böyle bir havanın varlığının pompalanması, halk arasında Anayasa ve kanunlar ile korunan hakların tehlikede olduğuna yönelik korku ve endişe yaratmaya yöneliktir.
Talep:
1- Bu kişilerin soruşturularak ellerindeki belge ve bilgilerin alınması ve soruşturmanın bir darbe hazırlığı olup olmadığı yönünde derinleştirilmesi,
2- Böyle bir tehlike yoksa, söz konusu kişilerin darbe çığırtkanlığı yaparak halk arasında korku ve endişe yaratmak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini darbe ile korkutarak iş göremez hale getirmek, asker darbe yapacakmış görüntüsüyle halkı askerlikten soğutmak ve TSK’nın manevi şahsiyetine hakaret etmek suçlarından kovuşturulup, cezalandırılması talebimle bilgilerinize arz ederim.
İmza: Mehmet Y. Yılmaz. 
22 Mayıs 2015
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

Telaşlı tepkiler

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı ekonomik proje; Anadolu’da kurulması planlanan bir megakenttir.
Gerçekleşmesi yolunda ilerleme kat edildikçe Türkiye, denizi olmayan ülkeler için küresel liman haline gelecektir.
Kişi başına düşen milli gelir 33 bin Doların üstüne çıkacaktır.
2020’de faaliyete geçmesi planlanan projenin 2 milyon 200 bin kişiye iş imkanı sağlayacağı bildiriliyor ki bunlar bile desteklenmesi için yeterli nedendir.
Projeye yönelen ilk eleştiri Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi.
Şimşek hemen karşı çıkarak; “Liman özelleştirmelerini engelleyen (üçüncü havalimanı ve üçüncü köprü karşıtı) ulus devletçi CHP’nin megakent projesinin inandırıcı olmadığını” söyledi.
Oysa değindiklerinin hiçbiri muhalefet partilerinin, özellikle Ana Muhalefet Partisi’nin seçim öncesi sunduğu bu önemdeki bir projeye engel olarak gösterilemez.
Türkiye bir demokrasi ise her partinin istediği konuda istediği gibi düşünme veya proje üretme hakkı olmalıdır.
Güngör Mengi / Vatan

Seçimler güvenli olacak mı?

Kontrolsüz bir gücün sultası altına girmiş olan Türkiye’de yarın ne olacağı veya eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz, ama yine de 7 Haziran’da sandığa gidecek olan yolun kesintiye uğramayacağını söylemek mümkündür. 
AKP için, oylarında bir azalma olması olasılığı nedeniyle güçlü seçimleri erteletme düşüncesinin geçerli olacağını sanmıyorum.  Eninde sonunda, hatırı sayılır miktarda oy kaybına uğrayacak da olsa sandıktan birinci parti olarak çıkacağı kesin olduğuna göre, AKP neden böyle bir yol tutsun ki? Kaldı ki, o oy kayıplarının azaltılmasının kimi yollarının da olduğunun düşünüldüğü ve onların da kullanılmasına karar verildiği anlaşılıyor.  Bu durumda sorulacak olan “Seçimler olacak mı?”  değil,  “Seçimler dürüst olacak mı”  sorusu olmalıdır.
Ali Sirmen / Cumhuriyet

Merkez Türkiye projesi

CHP, artık sadece ithalata ve inşaata dayalı hale gelmiş olan bugünkü rant ve yağma ekonomisinden, üretim ekonomisine geçişin sağlanması için anlamlı bir proje üretmiştir.  Projenin, Afro-Avrasya ticaret yolları ile etkileşime dayalı niteliğine ek olarak, Akdeniz ile Karadeniz arasındaki ilişkiyi de bütünleşik bir biçimde geliştirecek olması, Anadolu’nun dengeli kalkınmasına büyük hizmetler yapacaktır.  Çevreyi katledecek, abuk sabuk  “Karadeniz’den kanal açma”  projeleri gibi  “akıllara ziyan”  bir  “çılgın proje” değildir bu... 
Tam tersine, iyi hesaplanmış, dengeli kalkınmayı hedefleyen gerçekçi, entegre bir projedir... 
Üstelik de çevrecidir... 
Türkiye’yi geriye götürmeye çalışan,  “bizden mucit yetişmez, ancak ara eleman ülkesi oluruz” diyen örümcek kafalılara çok güzel bir yanıt olmuştur!
Emre Kongar / Cumhuriyet

Oylarımızı çalmasınlar

Tedirginiz...
İçimiz rahat değil...
Hırsız korkusu, uyku tutmuyor...
Tıkırtılar geliyor kulağımıza...
Vakit varken tüm muhalefetin bir araya gelip, ortak bir  “güvenlik sisteminde”  anlaşması, sandık güvenliğinde işbirliği yapması lazım...
Bu siyasi bir talep değil, demokrasimizin güvenliği ile ilgili taleptir...
Yoksa yarın çok geç olacak...
Oy hırsızlığı, 8 Haziran’ı cehenneme çevirmeden...
Bekir Coşkun / Sözcü

Tekmeci...
Tokat Valisi “60 yaşındaki pancar üreticisine tekme atan
polis” için “Görevini yaptı” demiş. Vatandaşa tekme atmak
Başbakanlık  Müşaviri’nin görevi değil miydi yahu!
Akif Kökçe / Milliyet (Açık Pencere)

Saltanat yıkılırken...

7 Haziran seçimlerine giderken iktidarda beliren korku, Türkiye’deki saltanatın sallanmaya başladığını gösteriyor...
Korkuyorlar!..
Kefen edebiyatı, bu korkunun en gerçekçi işareti...
Milyon dolarlar, saraylar, en lüksünden, en pahalısından, en büyüğünden uçaklar...
Helikopterler, Mercedesler, villalar, havuzlar, at binmek için manejler, hesabı bilinmeyen paralar...
İyi de...
Madem kefen...
Kefenin onca parayı, uçakları, Mercedesleri, villaları, havuzları içine koyacak cebi yok ki...
Şimdi birlikte oldukları eski rakipleri söylüyordu:
“Harun gibi geldiler, Karun oldular.” 
“Mücahittiler, müteahhit oldular.” 
İlave edelim:
“Asansöre binmesini bilmeyenler uçaklardan inmez oldular...
Belediye otobüsünden inenler ciplere bindiler.” 
Kendilerine  “Asrı saadet”  yarattılar...
O sebeple korkuyorlar...
Bütün bunları kaybedeceklerinden ve yargı önüne çıkma ihtimalinden korkuyorlar...
Ve o sebeple hırçınlaşıyorlar...
O sebeple küstahlaşıyorlar...
O sebeple yalana, hakarete, iftiraya sarılıyorlar...
Mehmet Türker / Sözcü