MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Yeter ki Kürt olsun!

HDP içindeki milletvekilleri...

... partinizin TBMM Başkanı adayı Dengir Mir Mehmet Fırat’a mı oy vereceksiniz?

Hiçbiriniz sormadı mı; “Fırat’ı niye aday yaptık” diye!

Mir; Kürtçe’de “Bey” demektir.

Rışvan aşiretinin bey’idir; ağa’sıdır!

Ağa-bey/ şeyh-şıh sultasına karşı ağızlarından bir tek kötü söz çıkmayan HDP’nin, bir feodal beyi aday çıkarmasını nasıl değerlendirmeli? (Sadece Fırat değil sayı çok.)

HDP... Niye marabanın değil, ağaların partisi oldu?.. Böyle solculuk-devrimcilik olur mu?

Demirtaş, Davutoğlu’nu kastederek “Maho Ağa’yı balkona çıkarmayacağız”  diyordu; şimdi Memo Ağa’yı TBMM Başkanı yapmak istiyor!

Bitmedi...

TBMM çatısı altında; büyük ustamız Uğur Dündar’ın yaptığı Arena programında Kılıçdaroğlu, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın yolsuzluklarını ortaya çıkarmadı mı? Bu nedenle Fırat, kurucusu olduğu AKP’den tasfiye edilmedi mi?

İşte... HDP bugün bu ismi TBMM Başkanı yapmak istiyor?

... Kimileri için sadece “Kürt” olmak yeterli referans!

“Ne olursa olsun, yeter ki Kürt olsun” anlayışının siyasi terminolojideki karşılığı nedir?..

Size soruyorum orda mısınız?

Bana “faşist” diyenlerin ağızlarında neden  “emperyalist” sözcüğü yok?

Niye... Batı’ya dönüp  “Ortadoğu’da ne işiniz var, defolup gidin” demiyorlar?

Niye... “Biz sorunlarımızı kardeşlik temelinde kendimiz çözeriz” demiyorlar?

Aksine heykellerini yapmak istiyorlar!

İran’a düşmanlar, Suriye’ye düşmanlar, Irak’a düşmanlar.

ABD’yi seviyorlar.

Amerikan Mandası’na “evet” diyorlar.

Mazlum halkların kanları pahasına  “İkinci İsrail/Kürdistan” kurulmasına “evet” diyorlar.

Yetmiyor: Soykırımı destekliyorlar.

Neoliberalizmin sözcülüğünü yapıyorlar.

Soros’tan besleniyorlar.

“Türk” sözcüğünden nefret edip -başta Anayasa olmak üzere- her yerden kaldırmak istiyorlar.

Bir büyük oyunun gönüllü kuklaları kendilerini solcu gösteriyorlar.

ABD canavarı/özel ordusu IŞİD, “Kürt koridoru” açıyor. Batı medyası “IŞİD katlediyor dünya uyuyor musunuz” diye yayına başlıyor. Ve... Bir bakıyorsunuz dünyanın gündemine  “Kobani”  geliyor; ardından PKK “Kobani” yi alıyor.

Bir adım daha atmaları gerekiyor;  “canlı bombalar” devreye sokuluyor; Batı medyası “IŞİD’in canlı bombaları öldürüyor ey dünya uyuyor musunuz” diye yine yayına başlıyor. Ve koridor biraz daha yol alıyor!

ABD’nin, İsrail’in gücü yetmediği IŞİD’i, PKK yerle bir ediyor! Yerseniz.

Soner Yalçın / Sözcü

 

 

*

 

AKP koalisyon yapmamak için her şeyi yapacak

eseleye bir de şu açıdan bakalım. AKP/Beştepe, öncelikle bir koalisyona girmek mi ister yoksa, türlü çeşitli katakulli ile bir koalisyonu yokuşa sürüp, imkânsızlığını gösterip, erken seçim şansını mı zorlar.

İkincisi görünüyor.

Çünkü 13 yıl iktidarı süresince geldiği noktada “istediği her şeyi yapabileceğine” artık inanmış, liderini üstelik en yüksek dini mertebelere eşdeğer kılacak kadar menfaatperest bir tapınmacı kitle yaratmış bir kadrodan bahsediyoruz. Bu müthiş bir güç zehirlenmesidir..

(...) Bu durumdaki bir iktidarın yapabileceğini sıralayalım:

* Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalabilmek. Öncelikle iktidarı paylaşmamak. Bu amaçla, yeniden bir seçimi zorlayarak, bu süreçte “sınırda bile olsa” kazanabileceği bir ortam yaratmak. Diğer partileri kötüleyerek, gözden düşürerek, iktidar olmaya layık olmadıklarını, zaten iktidarı da istemediklerini söyleyerek, oylarını geri almaya çalışmak..

* Suriye savaşını zorlamak, dünkü yazımda belirttiğim gibi “kahramanlık madalyası” ile hemen seçimlere gitmek.

Bu iki madde yürürlükte. Ama ikisinin de başarı şansı fazla yok...

Orhan Bursalı / Cumhuriyet

 

*

 

Erken seçim teyakkuzu

Bize saldırı yokken, vatandaşlarımız tehdit altında değilken, Suriye işinin bu kadar büyütülmesi, asker gönderme seçeneğinin tartışılması..

İç politika manevrası olmasın..

Savaş her an kapıyı çalabilir, ’güçlü hükümet şart’alarmı..

Erken seçim teyakkuzu..

Koalisyon için pazarlık kozu..

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

*

 

Yandaş medya çok karışacak; çok... Eski danışmandan yeni yalakalara:  İblisler, ajanlar, provokatörler, şeytanlar...

Erdoğan da yalnızsa diğerlerine kim ağlasın

Düşünün ki yüzde 52’yle cumhurbaşkanı seçileli daha bir yıl bile olmadı. Kurduğu parti, son seçimlerde yüzde 41’e yakın oy aldı. Ülkenin tartışmasız en güçlü, en muktedir adamı. Bir işaretiyle milyonları peşinden sürükleyebiliyor. Hâlâ açık ara en popüler siyasi lider. Sayısal destekte yanına yaklaşacak ikinci bir kişi yok.

E insaf! O da yalnızsa, ona da yalnızlık türküleri yakılacaksa zavallı diğerleri hangi duyguları sömürsün, neyi istismar ederek kendilerini acındırsınlar?..

(...)kim ki ’Eleştirilere kulak asma, bunlar seni yalnızlaştırmak istiyor’diye yaygarayı basıyorsa üst aklın ajan provokatörü işte odur. Her kim ki ’Sende hata, kusur olmaz; her şeyin en iyisini sen bilirsin, sen hiç yanlış yapmazsın’diyorsa üst aklın musallat ettiği şeytan işte odur...

Her kim ki ’Senin yanında ben varım, benim varlığım sana yeter, başkasına ihtiyacın yok’diye fiştekliyorsa Erdoğan’ı yalnızlaştıran uyanık iblisin ta kendisidir o...

Akif Beki / Hürriyet

 

*

 

Çanlar çok önceden çaldı!

Türkiye’nin Güneydoğu sınırı tehlikeli terör örgütlerinin çoğunlukta olduğu güçler tarafından paylaşılınca tehlike çanları çalmaya başladı.

Aslında bu çanlar çok daha önceden, Suriye iç savaşı başladığında çalmış, yurt içinden ve dışından deneyimli tarihçiler, siyaset bilimciler hükümeti  “Türkiye bu iç savaşa karışırsa felaket olur”  diye uyarmışlardı.

Bu uyarılar dinlenmedi, şimdi ise savaşın kendi sınırlarımızdan içeri sıçraması ve en önemli sınır kapılarının IŞİD’in eline geçmesi tehlikesini nasıl önleyeceğimizi düşünüyoruz.

Sahte savaş mı?

Sınırdan ve sınır ötesinden gelen bazı haberler, mesajlar  “IŞİD ve YPG-PYD arasında sürdüğü söylenen savaşın sahte bir savaş olduğunu, IŞİD’in ABD tarafından yönlendirildiğini, işgal ettiği bazı yerleri YPG’ye bıraktığını” anlatıyor.

PYD ve IŞİD arasında sıkıştırılan Türkmenlerin o bölgeden temizleneceği ve IŞİD operasyonu bittiğinde Türkiye’nin Güneydoğu sınırının büyük kısmında Batı Kürdistan’ın yer alacağı bildiriliyor.

Güngör Mengi / Vatan

 

*

 

Yeni Şafak’ta “Protestan İslam” itirafı!

“Lüks ve israfın esir aldığı Müslümanlar için hırsızlık, utanmazlık, ahlaksızlık, haram normalleşti...”

(...) Batı’da 16. yy’da ortaya çıkan Protestanlık ilk zamanlarda nasıl ki Tanrı rızası için kazanıp, Tanrı rızası için harcama felsefesini benimsemesine rağmen sonraları Tanrı’yı devreden çıkarıp kendi nefisleri için harcamaya başlayıp Kapitalizm’in ortaya çıkmasına sebep olduysa, Müslümanların önünde de benzer tehlikeler durmaktadır.

Başta körfez ülkeleri olmak üzere İslam ülkelerinde dünyevileşmenin inanılmaz bir hızla ilerlediğine şahit olmaktayız. Lüks ve israf Müslümanları esir almış, burnunun dibindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerini göremez hale getirmiştir.

(...) Dünyevileşme bir yandan da Müslümanların ahlâkî dejenerasyonuna sebep olmaktadır. Eskiden yanlış bir iş yaptığında ya da yanlış bir davranışı gördüğünde yüzü kızaran bir müslüman dünyevileşme sürecine girdikten sonra yüzü kızarmamaya ve utanmamaya başlıyor. Yapılan yanlışlıklar görmezden gelindikçe gitgide normalleşiyor.

(...) Harama asla el uzatmayan, helal dairesinden şaşmayan, faize, kumara, rüşvete vs. tenezzül ve tevessül etmeyen, dürüstlükten asla taviz vermeyen, haksızlık yapmayan ve haksızlıklara boyun eğmeyen, kendisi için arzu etmediğini din kardeşi için de arzu etmeyen, komşusu aç iken tok yatmayan, kalpler kıran değil gönüller yapan bireylerden oluşan ideal sevgi toplumunu kuracak nesilleri yetiştirmek zorundayız...

Ali Erbaş / Yeni Şafak

 

*

 

GÜNÜN SORUSU

Suriye için savaş tamtamları çalan iktidarın kendi kendine sorması gereken basit soruyu İdil Bulur, Twitter’da soruyor:  “Kiminle savaşacağız, Kiminle ittifak yapacağız?”

Melih Aşık Milliyet / (Açık Pencere)

 

*

 

4-010.jpg

Latif Demirci Hürriyet