MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
HDP’ye sol diyorlar; yemezler!

(...) Her ekonomik/mülkiyet ilişkisi çatışması aynı zamanda siyasal bir çatışmaya neden olur. Tüm mülklerin sahibi Osmanlı çöktükçe/gücünü kaybettikçe toprağı kapanın elinde kaldı.

(...) Gırtlağındaki lokması alınır hale gelen köylü, mültezim, “kuyruklu sarraf”, derebeyi ve ağa zorbalığından kaçarak saklanacağı mezralar kurdu. (Namık Kemal 1872’deki “Ziraatimiz” yazısında, köylü Ali’nin tefecilerin eline nasıl düştüğünü yazar. Ziraat Bankası 1888’de niye kuruldu sanırsınız?)

(...) Ve bu zulüm düzeninin en önemli ayağı -hurafeyi din diye yutturan- şeyh-şıh ikilisidir.

Yüzyılların bu köhnemiş düzenine ilk neşteri kim vurdu;

Atatürk!

(...) Genç Cumhuriyet 1925’te; -gelire çok ihtiyacı olmasına rağmen- yüzyıllardır köylüyü ezen öşür vergisini kaldırdı. Hazineye ait 110 bin dönüm toprağı marabaya dağıttı.

Atatürk’ün geniş toprak reformu talebi meclisi aşamadı ve yasayı geçirmeye ömrü yetmedi.

(...) Bugün... HDP’ye sol diyorlar!

Bölgedeki feodal yapıya dair bir tek söz etmeyerek; marabaları değil, ağaları-şıhları meclise taşıyıp; yeni Duyun-i Umumiyeleri alkışlayıp, emperyalist mandayı kabul ederek; -salt Kürt oldukları için- gerici Şeyh Saitlere, Sait Nursilere övgü düzerek sol parti olunabilir mi?..

Yemezler...

Soner Yalçın / Sözcü

 

*

 

İHALE BİZE

Batı’nın çektiği fotoğraf net:

- Sen Esad’ı düşürmek için, IŞİD’in temelini oluşturan aşırı dinci-Sünni unsurları destekliyorsun.

- IŞİD Kobani’ye saldırdığında,  “Kobani düşüyor”  diyorsun, bütün bölgeyi küstürüyorsun.

- Batı’da IŞİD militanlarının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtikleri videolar yayınlanıyor.

- MİT TIR’larının silah taşıdığı iddialarını olayın tanıkları anlatıyor. Olayı soruşturan savcılar, jandarmalar tutuklanıyor.

- Urfa Valisi  “Urfa’da IŞİD var mı” diye soran gazetecileri gözaltına aldırıyor, saklanan bir şeyler var.

- IŞİD macerasında ihale Türkiye’nin üzerine kalıyor.

İflas etmiş Suriye politikası, hâlâ iç politika adına savaş tamtamları. Saray yalnız, onun çaresizliği.

Yalçın Doğan / Hürriyet

 

*

 

Yandaş medya yerin dibine girdi

“Çukur” seviyesi

Erdoğan’ın eski danışmanı Akif Beki’nin ”şeytan“lı, ”iblis“li eleştirilerine(!) cevap ”iblis de sensin, şeytan da, yalaka, sahtekar“ şeklinde geldi...

 

(...) AK Parti tek başına iktidardayken her türlü yalakalığı ve yağdanlığı yapan kimi sahtekar tiplerin 7 Haziran sonrası hemen dansöz gibi döndüğüne şahit oldu tüm Müslüman kamuoyu.

(...) Adam kendisi için üst aklın musallat ettiği şeytan ve uyanık iblis diyor. (...) Küçük zekasıyla Erdoğan’ın argümanlarıyla dalga geçiyor. Uyanık ve zeki olmadığın kesin ama iblisvari bir sinsi tip olduğun muhakkak. (...) Dünya yağdanlık tarihine geçecek Erdoğan’ın Harfleri kitabını yayınladı. O kitaptaki kimi yalaka ötesi ifadeleri bu sütuna alıntılamaya bile utanıyorum ben...

Cem Küçük / Star

 

*

 

Bürokratik koalisyon olmadan neye yarar?

(...) Koalisyonun üçüncü ve asıl büyük ortağı Cumhurbaşkanı olacaktır.

Koalisyon ortağı partinin en çok hesap etmesi gereken konulardan biri, kendisine düşen bakanlıklarda oluşturacağı bürokrasidir.

AKP’nin ortağı olacak parti, kendisine düşen bakanlıklarda, kendi bürokrasisini kurabilecek midir?

Bir bakanlıkta güçlü olmanın ve parti politikalarını uygulamanın koşulu, o partinin kendi bürokrasisini kurmasından geçmektedir. Koalisyona girecek partinin hazırlayacağı görevden alma ve atama kararnamelerini Cumhurbaşkanı acaba imzalayacak mıdır?

Mevcut üst düzey bürokrat kararnamelerinin tamamının altında Başbakan veya Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın imzası var. Cumhurbaşkanı, kendi elleriyle getirdiği bürokratları görevden alır mı? Sıfır ihtimal..

Zaten aldıkları da mahkeme kararıyla en kısa sürede geri dönecektir.

13 yılda oluşturulan bir bürokratik yapılanmanın, bu yapıda bir Cumhurbaşkanıyla aşılması mümkün değildir. Koalisyona girecek parti bunu hesap etmelidir.

Melih Aşık / Milliyet

 

*

 

“Akil”ken aklın neredeydi?

Star’ın  “akil adam”  kontenjanından, “paralel” transferle kadrosuna aldığı Ahmet Taşgetiren PYD’yi eleştirmeyenleri eleştirdiği dünkü yazısında “Medyanın Hükümet karşıtı cenahında da öyle ahım şahım bir PYD eleştirisine rastlanmıyor. Hatta Hükümetin PYD’ye yönelik tepkileri  bile yadırganıyor. Kuzey Irak’taki Kürt yapılanmasına önce tepki gösterdik, sonra can ciğer kuzu sarması olduk, şimdi neden PYD’ye tepki gösteriyoruz?” söylemi ortalığı kaplıyor. “PYD’nin Kuzey Irak’tan başka bir formatı olduğuna, olayın PKK uzantısı boyutuyla görülmesi gerektiği” ne kimse kafa yormuyor.

Oysa cümle alem PYD’nin PKK’nın uzantısı olduğunu, PYD bünyesinde savaşan kitlenin önemli bir kısmının  “PKK mensubu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı”  olduğunu biliyor. PKK ise içerde hâlâ silahlı varlığını sürdürüyor ve HDP’nin üzerinde bir vesayet oluşturuyor... “ diyor.

Hadi ya!

Öyle mi sahiden!

Madem PYD’ye PKK uzantısı diye karşı çıkılması gerekiyordu; Anadolu’yu karış karış gezip de niye PKK’nın kurucu başı Öcalan’ı ” barış güvercini “ gibi dayattınız millete?

Madem ” PKK’nın silahlı varlığını koruduğu “nun farkındaydınız; neden ” analar ağlamayacak “ masalları anlattınız?

“Akil”ken neredeydi aklınız?

 

 

*

 

 

Oy makinesi...

Davutoğlu Ahmet, milletvekillerini hiçbir zaman Meclis’te oy makinesi olarak görmediklerini söyleyince, beni bir gülme tuttu...

Geçmiş dönemleri hatırladım, parmak kaldırma veya kaldırmama konusunda talimat alan, oylamalarda grup başkanvekillerinin işaretine bakan, hiç fire vermeyen AKP grubu...

Yanlışlıkla CHP’nin teklifine blok halinde kalkan parmaklar...

Ahmet bu lafı söylerken geçen dönemden gelen vekiller de gülmüş müdür

acaba?!.

Mehmet Türker 7 Sözcü

 

*

 

Tampon bölge!

Kobani savaşı sırasında olaylara hemen müdahale eden ABD şimdi ” Türkiye’nin Suriye’de tampon bölge oluşturmasının çok zor olduğunu “ bildiriyor. Türkiye’yi ” Suriye’den kaçan milyonlarca mülteci “ konusunda yalnız bıraktığı gibi Kuzey Suriye sorununda da bırakıyor.

 Erdoğan bir kez daha ” Biz 2 milyon Suriyeli mülteci aldık, Batı bize ’sizden iyisi yok’diyor ama yardım etmiyor “ dedi. Bu ” mazlumlara yardım “ olarak övünme ifadesiyle söylense de meselenin içinden çıkılmaz boyutta olduğu aynı ifadelerde mevcuttur.

Güngör Mengi / Vatan

 

*

 

Türkiye Yunanistan’ın 1.6 milyar Euro’luk borcunu üstlenecekmiş!

Yunanistan’ın bize karşı kullanmak için aldığı silahların parasını da bize ödetecekler demek...

Akif Kökçe Milliyet / (Açık Pencere)

 

*

 

2-050.jpg
Ercan Akyol / Milliyet