MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Meclis yan gelip yatma yeridir!

Meclis’te en güzel uyuyan milletvekili olarak onu görmüştüm...

Başkan arada uyarırdı:

“Sayın üye, sayın üye... Gürültü yapıyorsunuz ne demek... Uyku yeri mi burası?... Yüce Meclis toplanmış kanun tartışıyoruz şurada...”

 “.......”

“Uykum kaçıyor nereden çıktı efendim... Otel mi?.. O resepsiyonu arıyorum diye basıp durduğunuz düğme de oylama düğmesidir... Sabahtan beri otuz defa ” evet “ bastınız... Rica ederim efendim...”

(...)

“Hayır efendim rüyanızda teröristlerin havan topu atıldığı falan yok... Uyku hali sizden çıktı o ses...”

Gerçi uyuyan milletvekili bir iki defa da uyandı...

Birisinde “Bu memleketin sahibi yok mu?”  diye sordu, Birisinde de gözünü açar açmaz  “Vatan elden gidiyor”  dedi...

Daldı...

*

Meclis’in daha üçüncü günü uyumaya başlayan, medyanın diline düşen şu AKP Milletvekili Uğur Işılak’ın özelliği, seçimlerde  “Biz şurada uyumaya gitmiyoruz” diye demeçler vermesi... Ya da  “Harıl harıl çalışmaya geldim”  demesi ile horul horul uyuması uymadığı için ilgi çekti...

Yoksa Meclis uyuma yeridir...

Türkiye kan çanağına döndü, Meclis zar zor olağanüstü toplantıya çağırıldı, ki terör belasını millet adına görüşsünler...

Ama  “görüşmeme”  görüşüldü...

(...) Peki “Meclisimiz nerede?”  derseniz...

Çin’de...

Cumhurbaşkanı her şeyi oradan tek başına kararlaştırıyor, belirliyor, açıklıyor, yapıyor...

Zaten bu ülkenin parlamentosu olsaydı, bir tek kişinin parmağında oyuncak olmazdı vatan...

*

Demokrasi falan diyoruz ama bakmayın siz...

Meclis tutanakları bir  “horrr” dan ibarettir...

Bekir Coşkun / Sözcü

 

*

 

“Eski solcu liberal akil(!)”den itiraf gibi eleştiri

“Solcular ve liberaller Kürtçülüğe angaje”

(...) “siyasi pozisyonlar dünyası”nda dikkat çeken iki gelişme yaşanıyor..

İlki , (istisnalar dışında) yerleşik solun iyiden iyiye “Kürt siyasi hareketinin moral yörüngesi” ne oturması, “Kürt hareketinin bir tür bağımlı değişkeni” haline gelmesidir.

(...) İkinci gelişme sola benzer bir şekilde, ülkedeki tüm çatışmaları, çelişkileri, tüm ülke hali ve siyasetini, Erdoğan’a indirgeyen, indirgemecilikte inanılmaz bir çoraklığa ulaşan, bu oranda topluma değme, anlama, önerme imkanlarından uzaklaşan bir tür liberal muhalif bakışın izlediği ilginç güzergahtır.

(...) Solun ve liberal muhalefetin Kürt Hareketinin siyaseti içinde izleyici ve doğrulayıcı bir konumu tercih etmeleri, verili olanı olduğu gibi kabul etmeleri, dar düşünsel alanlarını daha da darlaştırıyor... (...) Ön tıkayan sadece yanlış politikalar değil, tıkız zihniyetlerdir.

Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak

 

*

 

Aklımızı başımıza alalım

(...)10 günde 14 can.

Bu gidiş; bir yıl sonra, iki yıl sonra, bir de bakarsınız ki, 200 bin kişi ölmüş. 4 milyon insan yerinden yurdundan kopmak zorunda kalmış.

Komşularımızda oldu.

Bizde olmayacağının bir garantisi yok. Tersine olabileceğinin kuvvetli belirtileri var: Sözünü geri aldı, özür diledi ama HDP’nin Hakkari milletvekili, TV ekranından;

“Pe Ke Ke’nin öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar...” dedi.

Sizi yani Türkleri!

(...) Aklımızı başımıza alalım. (...) Kürtler, ABD’ye çok güvenmesinler. ABD, işine gelmediği an onları yarı yolda bırakır. Türkler de “İncirliği verdik, Kandil’i bombalama izni aldık...” diye ABD’ye bel bağlamasın. Dün Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü; “İncirlik’ten kalkan uçaklar YPG’ye destek vermeyecek” dedi, ardından hemen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü; “IŞİD’e karşı savaşan grupların tamamına ABD tarafından destek verilir” diye cevap yetiştirdi.

(...) Gidiş feci: Uyanın!

Necati Doğru / Sözcü

 

*

 

Hürriyet “PKK’yı destekliyor” suçlaması üzerinden yürütülen “medya terörü”ne birinci sayfadan cevap verdi:

Ayıptan nasibinizi aldıysanız ayıplıyoruz!

(...)muhataplarımızın ayıp kavramından nasiplerini almış olup olmadıklarından emin değiliz.

(...) PKK’nın başlattığı son terör dalgası karşısında Hürriyet’in yazdığı haberler, aldığı tutum ortadadır. (...) Bundan sonra da terör nereden gelirse gelsin karşısında durmaya devam edeceğiz.

Sorunun bir diğer boyutu, bu cephede söz birliği etmişçesine hangi haberin nasıl verilmesi gerektiği konusunda başka gazetelere ayar vermeyi amaçlayan bir medya müfettişliği çabasının başlamış olmasıdır. Böylelikle psikolojik bir terör ortamı yaratılarak bağımsız basın sindirilmeye çalışılıyor. Bunu medya terörü olarak nitelendirmek hata olmaz.

(...) Teröre karşı duruşumuz gibi Türkiye sevgimizi de hiç kimsenin sorgulamasına izin vermeyeceğiz.

Hürriyet

 

*

 

PKK için “şaşırdı” yorumları yersiz.

Şaşıran 40 yıldır terör yapan PKK değil,

13 yıldır PKK’yı “Kürtlerin temsilcisi” sanan AKP...                             

Akif Kökçe / Milliyet (Açık Pencere)

 

*

 

4-013.jpg

Latif Demirci / Hürriyet