MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Böyle günde susmak vatana ihanettir!

Türkiye'de ilk defa bir gazetenin bütün yazarlarının köşeleri dün boş kaldı...

Beyaz sütunlar!..

Bunun anlamı, Türkiye'de demokrasinin çöktüğüdür!..

(...)

Açılan davalar yoluyla basının baskı altına alınamayacağı demokraside birinci kuraldır!..

Oysa bugün, Türkiye dava açma yoluyla basını susturulmak istenen bir ülke haline gelmiştir!..

(...)

Tek başına iktidar hırsıyla demokrasiyi askıya alarak, basını susturarak kan gölüne dönen ülkede zorlama seçimin daha büyük hüsran getirmesi kaçınılmazdır!..

Hırslarına mağlup olanların sonları hazindir!..

Gerçekleri söylemek suçsa, cezasına da razıyız!..

Böyle bir dönemde susmak...

Vatana ihanettir!..

Mehmet Türker / Sözcü

 

*

 

İhbar edeni değil tutup getireni ödüllendir

İçişleri Bakanlığı terörle mücadelede yıllar sonra müthiş! bir yöntem keşfetti: İhbar yöntemi! Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmeliğe göre terör suçlarına karışanların kimliklerini veya yerlerini bildirenlere bakanlık ödül verecek...

(...) Ödül teröristlerin yerini bilene değil kulaklarından tutup getirene verilmeli. Çünkü yerini herkes biliyor da tutup getiren yok...

Melih Aşık / Milliyet

 

*

 

17-25 hesaplaşması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni adli yılın başlaması nedeniyle bir mesaj yayınlandı. Mesajında şöyle bir bölüm var:

"Adalet teşkilatı içinde hizipleşmelerin oluşması ve kimi yargı mensuplarının vicdanları yerine mensubu oldukları yapıların talimatları doğrultusunda karar vermeleri hepimizi üzmüştür..."

(...) Ve ne ilginçtir ki Cumhurbaşkanı'nın bu mesajının yayınlandığı saatlerde, hükümete muhalif bir medya grubunun sahibi olan Koza İpek grubuna yapılan polis baskını, bir mahkeme kararına dayanıyordu. Mahkemenin kararında dikkatimi çeken husus şuydu:

Mahkeme zaten, Fethullah Gülen cemaatinin bir terör örgütü olduğuna, Koza İpek grubunun da "FETÖ"nün mali kaynaklarını sağlayarak terörist faaliyetlere iştirak ettiğine karar vermiş. Arama kararı, mahkemenin bu peşin hükmüne gerekçe olmuş!

Bu kararı veren yargıcın Cumhurbaşkanı'nın sözlerini bir kez daha okumasında yarar var. Yargıçlar kararlarını, hukuka ve yasalara göre değil, "mensubu oldukları yapıların talimatıyla" veriyorlar. Bu "yapı" eskiden cemaatti, şimdi onun yerini Saray almış gibi görünüyor. Bunun hukuki bir işlem olduğuna da inanmamızı bekliyorlar. Oysa her şey apaçık ortada. İktidar, 17-25 Aralık'ın hesabını görmek peşinde, hukuk da, basın özgürlüğü de bir kez daha ayaklar altında.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

Zulmün artsın

(...) Bir söz vardır; zulüm ile abad olanın, sonu berbat olur!

Bu nedenle de atalarımız, kontrolden çıkan bir yöneticiye beddua niyetine; zulmün artsın, demiştir.

Zulmün artsın ki...

Zulmün son bulmasını isteyenler gerçeği görebilsin, silkelenip "ne oluyoruz" diyebilsin...

1 Kasım seçimlerine, her şeyin AKP'nin iktidarı yitirmemesi üzerine kurgulanacağı bir iklimde giriyoruz. Bütün riskleri sıfıra indirmek istiyorlar. Ama unutuyorlar ki, yakın geçmişte sıfırlamak istedikleri hiçbir şeyi gerçekleştiremediler.

İktidarı kaybetme korkusu giderek büyüyen AKP, büyük bir korku salmaya çalışıyor.

Önceki gün bu sütunun başlığı şöyleydi:

1 Kasım, seçimlerin seçimidir!

Görünen o ki, önümüzdeki günler 1 Kasım'ın önemini daha da artıracak gelişmelere gebe.

Korkuyu büyütmek istediğinizde aslında korkuyu etkisiz hale de getirmeye başlamış olursunuz. Yarattığı korku, en çok AKP'yi korkutacak...

Biz şimdilik Anadolu bilgeliğiyle seslenelim:

Zulmün artsın!

Mustafa Balbay / Cumhuriyet

 

*

 

Mali Şube ekiplerinin baskınına uğrayan Koza İpek Grubu bünyesinde çalışan yazarların "operasyon" tepkisi

Gözdağı... Korkaklık... Sivil darbe...

MASAK, İpek Medya Grubu'na karşı harekete geçmek yerine, hayali ihracat, altın ve para kaçakçılığı yaptığı ileri sürülen Rıza Sarraf'ın dosyasına bir el atsa ya! Atamaz... Çünkü o dosyalar cızz...

Dokunursan elin yanar. İyisi mi Ak Saray'dan gelen emirle hareket edeceksin!..

Nazlı Ilıcak / Bugün

 

 

*

 

Bu apaçık ve alenen...

(...) Gözdağıdır.

(...) Kirli bir baskındır.

Güçsüzlük ve korkaklığın göstergesi...

(...) Milli iradeyi hiçe sayan...

Antidemokratik...

Sivil bir darbedir.

Tarık Toros / Bugün

 

 

*

 

Otoriterleşme önü alınmaz bir hastalıktır. Attığınız her adım daha yüksek dozda bir otoriter adım atmanızı gerektirir. Zamanla otoriterleşme tabiri caizse "otomatik bir vitese" bağlanır ve artık otoriterleşmekten başka çareniz kalmaz.

Sanırım Türkiye'de son üç yılda bu gerçekleşti. (...) "Nasıl olsa bana bir şey olmuyor" diyerek taktik olarak susanların da bir şansı yok. Otoriterleşme "yanardağdan fışkıran lav gibidir", karşısında seksek oynamanın hiçbir anlamı yok. Dün seni yaktı, bugün beni yakıyor, yarın başkasını...

Gökhan Bacık / Bugün

 

 

*

 

"Zulüm ile abâd olanın, ahiri berbâd olur." Elbet bir gün tarafsız ve bağımsız yargı bu çeteleşmiş, örgütlü suç işleyenlerden hesabını sorar. Millet, 7 Haziran'da gözünü açtı. Bir daha da kapatmaz. Ne yaparsanız yapın. Geçti o günler. Artık hiç kimse yaptıklarınızdan korkmuyor. Bu yüzden MİLLET'i SUS-TU-RA-MAZ-SI-NIZ!

Değer Özergün / Millet

2-092.jpg

 

*

 

3-067.jpg

 

Musa Kart Cumhuriyet