MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Hayalperest katiller

Yeryüzünde iki çeşit katil vardır: 
Öldürdüğü insanı, kanlı, canlı tüm kimliği ve kişiliğiyle gören, bilen, tanıyan ve zaten bu yüzden öldüren katiller... 
Ve öldürdüğü insanları görmeyen, bilmeyen, tanımayan, sadece istatistikteki sayılar olarak fark eden hayalperest politikacılar!
* * * 
Genellikle yayılmacı, dinci, ırkçı, bağnaz, çocukluk ve gençliğinde çeşitli travmalar geçirmiş, hastalıklı bir ruh yapısına sahip olan politikacılar: 
Hızla ceplerini doldurdukları iktidarlarını güçlendirmek için, toplumları  “demagojik hayallerle”  uyutur... 
Ve bu hayalleri adına savaş çıkardıklarında,  “Hayalperest katiller” dediğim kategori içinde yerlerini alırlar! 
Artık onların işledikleri cinayetler,  “Vatan, millet uğruna”  ya da  “Allah, din yolunda”  veya  “Bin yıllık yeni dünya düzeni” için yapılan, ırk, millet, din, mezhep bağlamındaki inançlar ile yüceltilen fedakârlıklar olarak, istatistik sayılara dönüşür.
(...)
Şimdi artık kimse ağzına almıyor ve yüceltmiyor: 
 “Küreselleşme” ,  “Tarihin sonunu getirmişti”  hani? 
Hani “Küreselleşme”  bütün dünyaya barış ve refah vaat ediyordu... 
Savaşlar bitecek, silahlanmaya harcanan paralar üretime aktarılacak, yoksulluk dünya üzerinden silinecekti?
H  H  H
 “Hayalperest katillerin”  taksiratı, Bodrum sahillerinde kıyıya vuran üç yaşındaki Suriyeli Aylan’ın cansız bedeni olarak bütün vicdanları dağlıyor! 
Ne yazık ki  “Küreselleşmenin”  bütün bedelini, Türkiye’nin tam göbeğinde yer aldığı,  “Balkanlar-Kafkaslar-Orta Doğu Şeytan Üçgeni” ödüyor... 
(...) Orta Doğu’daki istikrarı ve dengeleri kendi çıkarları için altüst eden emperyalistler, halifeliğini ilan eden sapıklar ve acımasız diktatörler arasındaki savaşta, her türlü yanlışa ve tutarsızlığa imza atan bir dış politika ile, Türkiye de istikrarsızlaşıyor... 
Ve ülkemizi gırtlağına kadar bu bâdirenin içine sokanlar, türlü oyunlarla, seçmenin kendilerinden geri aldığı iktidarlarını sürdürüyor!
Emre Kongar / Cumhuriyet

Meslektaşları katledilen doktorlara basit bir soru:

TTB’nin PKK avukatlığı yapmasından rahatsız olmuyor musunuz?
Diyarbakır’ın Kulp ile Lice ilçeleri arasında yol kesen silahlı PKK’lılar, durdurmak istedikleri bir aracın kaçması üzerine ateş açtı. Araçta bulunan Doktor Abdullah Biroğul yaşamını yitirdi.
Haber bütün gazetelerde bu şekilde yer aldı.
PKK doktoru öldürdüğünü yalanlamadı. PKK’yı tek gizleyen kim mi oldu?
Doktorun da üyesi olduğu Türk Tabipleri Birliği... TTB Merkez Konseyi yayımladığı bildiride suçluyu şöyle tanımladı:
 “Ülkemizi kan golüne çeviren, okul sıralarını doldurması gereken yaştaki çocuklarımıza tabutları reva gören, söylemleri ile mevcut çatışma ve şiddet ortamını tırmandıran herkes Dr. Abdullah Biroğul’un katlinden sorumludur...” 
(...) Çok merak ediyoruz. TTB’nin binlerce doktor üyesi var. Bu üyelerin tümü PKK’ya böyle sempati ile mi bakıyor? Herhalde bakmıyorlar... İyi de neden hep birlikte bu duruma itiraz etmiyorlar? Neden TTB’nin kendi adlarına PKK avukatlığı yapmasını protesto etmiyorlar?
Melih Aşık / Milliyet

Bağımsız yargıya bak
Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılacağı ile ilgili olarak üretilen sahte tweet’leri yayınlayan gazetelere dava açan savcıların görev yerleri değiştirildi. (...) Haberlere konu olan mesajların palavra olduğu daha ilk günden belliydi ama daha sonra bilirkişi raporuyla da mesajların sahteliği ortaya çıktı. Savcılar da bunun üzerine suikast haberlerini yayınlayan gazeteler için dava açtılar. Savcılar dava açınca da doğal olarak hemen  “kripto”  ve  “paralel” ilan edildiler. HSYK, masa başında üretilmiş bu haberleri  “ihbar”  kabul edip savcılar hakkında  “dosya” açtı ve bugün geldiğimiz noktada da savcıların görev yerleri değiştirildi. Şimdi biz bu HSYK’ya nasıl güveneceğiz? Ortada yalan olduğu açıkça belli, siyasi amaçlarla uydurulmuş bir yalan var ve HSYK, bu yalana dava açan savcılar ile uğraşıyor. Bunun amacı belli: Savcılara ve hâkimlere bir kez daha gözdağı veriliyor.  “Bizim istemediğimiz kararları alırsanız, soruşturmaları açarsanız başınıza gelecek olan en hafifinden görevden alınmaktır”  denilmek isteniyor. Hangi savcı hoşlarına gitmeyen bir soruşturma başlatırsa, hangi yargıç işlerine gelmeyen bir karar verirse hedefe konuluyor. Ve bu ülkede yargının bağımsız olduğuna inanmamızı bekliyorlar
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

Madem terör örgütü finansörü;
Belgeleri görelim

(...) Akın İpek, 7 milyar doları dışarı götürdü. Bahreyn, Malta ve Kıbrıs’taki banka hesaplarına transfer etti.  Fethullah Gülen Terör Örgütü, bu parayla hayat buluyor.
(...) Delil, belge yok.
Akın İpek, 7 milyar doları nereden, nasıl buldu, hangi yollarla kara paraya dönüştürdü, dışarıya transfer ederken MASAK, BDDK, SPK, MALİYE neden anında müdahale etmedi? Akın İpek, döner Havuz Medyası’na girer, elindeki gazete ve TV kanalları ile İktidara ve  Saray’a teslim olur, Fethullah Gülen için de  “terörist...” diye yazdırır diye umdukları için mi müdahale etmediler?
* * *
Dolar dolu kasaların, kola takılan saatlerin, Havuz Medyası ile TÜRGEV’e akan milyon dolarların belgesi vardı. Akın İpek’in dolarlarının belgesi nerede?
Turşucular!
Belgeleri görelim.
MASAK’ın raporu var mı?
Varsa görelim.
Necati Doğru / Sözcü

Ya AKP’ye verilen oyların vebali n’olacak!
7 Haziran seçimi öncesinde karşılıklı yapılan suçlamaların dozu oldukça artmış ve kantarın topuzu iyiden iyiye kaçmıştı!
Mesela AKP’li Yalçın Akdoğan bir camii açılışından sonra yaptığı konuşmada, “HDP’ye oy vermek vebaldir” demişti!
HDP’ye verilen oylar vebaldi de ya AKP’ye verilen oylar vebal değil miydi? 
(...) Kendileri bir masanın etrafına oturup görüşmeler yapınca vebal akıllara hiç gelmiyor vatandaş oy verince vebal hatırlanıyor!..
Zeki Ceyhan / Milli Gazete