MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Ahmet Hakan'ın evinin önünde uğradığı saldırıdan sonra Doğan Grubu son sözünü söyledi:

Geri adım atmayacağız!

 (...) Sorunun bir boyutu, özellikle iktidar yanlısı medya ve sosyal paylaşım ağlarında son dönemde tehdidin ve şiddet dilinin yaygın bir söyleme dönüşmüş olmasıdır. Diğer boyutu ise iktidar cephesinde bir süredir bu söylemi olumlayan, himaye eden bir siyasi kültürün yerleşmesidir. Oysa bu söyleme kayıtsız kalınması bile sözel ya da fiziki saldırganlığın teşvik görmesi sonucunu doğurmaktadır.

(...) Doğan Grubu ve bünyesindeki Hürriyet gazetesi, ana akım medyada bağımsız gazetecilik çizgisinin en önemli güvencesi olarak bu gibi saldırılar karşısında asla geri adım atmayacaktır. Nitekim Ahmet Hakan da dün sabaha karşı acil servisteki odasından "Hiçbir şekilde yılmayacağız, korkmuyoruz, bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz..." mesajını yollamıştır.

Ahmet Hakan'ın uğradığı saldırı, Türkiye'de basın özgürlüğünün karşı karşıya olduğu tehditler bakımından herkesi uyandırmış olmalıdır.

Umarız, bu hadise, pervasız tehditlerin ve şiddet dilinin son bulmasının önünü açar.

Hürriyet

 

Bugün bize yarın size

(...) Eğer sanıyorsan ki, bu alçakça saldırı sadece Ahmet Hakan'a, sadece Hürriyet'e, sadece Doğan Grubu'nun bir üyesine yapılmıştır... (...) Bil ki gaflet içindesin... Bil ki bu olay bir işaret fişeğidir... (...) Bil ki bu bir son değil, bir başlangıçtır... (...) Bugün belki sadece bizlere, ama emin olun ki yarın hepimize dönecek pusuların, kalleşliklerin, demokrasimize kastedecek olan gelişmelerin keşif koludur Ahmet Hakan'a yapılan saldırı...

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

Neredesin eyyyy Cumhurbaşkanı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 13 Şubat 2015 tarihinde Meksiko City'deki basın toplantısında, ABD'de 3 Müslüman gencin öldürülmesinden sonra Obama'ya hitaben şunları söylemişti:

 "Ben Obama'ya sesleniyorum, 'Neredesin Başkan' diyorum. Biz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken 'Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın' diye veriyor. Eğer siz, bu tür bir olay karşısında sessiz kalırsanız dünya da size her zaman sessiz kalacaktır."

Ben de buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sesleniyorum, "Neredesiniz Sayın Cumhurbaşkanı" diyorum! Siz siyasiler, can ve mal güvenliğimizi sağlamak için oylarımızı aldınız. Tavrınızı açıkça ortaya koyun lütfen artık.

(...) Dün bu yazıyı yazdığım saate kadar da her gün her konuda açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı'ndan, Ahmet Hakan'a bir "Geçmiş olsun" mesajı gelmemişti.

(...) Bu saldırı, dört tane kiralık magandanın kendi kendilerine yapacakları bir iş değil. (...) Gerçek failler ortaya çıkarılana kadar bu işin peşinde olacağımızı herkes bilsin. Bizi susturamazsınız, korkutamazsınız.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

Cinnet hali

Bir gazeteci "İstersek seni sinek gibi ezeriz""Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun" veya "Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu" gibi tehditlere uğruyor ve yargı bu tehditlerde suç görmüyorsa...

Hemen her gece iktidara yakın ekranlarda linç programları düzenleniyor...

Kendini yargı yerine koyan bir takım adamlar gazetecilere suç ve ceza biçiyorsa... Emniyet tehdit altındaki gazeteciye ısrarla koruma vermiyorsa...

Olacak olan budur... Geçmiş olsun Ahmet Hakan...

(...)  Türkiye bir cinnet halini yaşıyor (...) Kavgaları azaltmak yerine çoğaltmaktan yarar umanlar, buradan nereye varacaklarını umuyor? Barış ve huzura mı? Efendim?

Melih Aşık / Milliyet

 

Bu saldırı, iktidarın, demokrasiye ve medyaya bakışının bir dışavurumu olarak tarihe geçecektir!

Emre Kongar / Cumhuriyet

 

Suçlu "devlet erkini kim kullanıyorsa" o

(...) Devletin erkini elinde tutan iktidarın milletvekilleri gazetelere taşlı sopalı saldırıların başında yer alırlarsa, iktidarın havuz medyalarında köşe tutmuş, esas mesleğinin ne olduğu tam olarak bilinmeyen kişiler, ölüm tehditlerinde bulunurlarsa ve bizzat iktidarın ve de devletin başı, gazetecileri hedef alan demeçleri her gün tekrarlarsa, birileri de durumdan vazife çıkararak, hedefteki kişilere saldırır.

(...) Kimse bu olayın sorumlusunun "derin devlet" olduğunu da ileri sürmesin!

Devlet onun erkini kullanan kişilerle somutlaşır. Burada da, sorumlu olan karşımızda duran "Aşikâr Devlet"tir. Kimlerden oluştuğu da isim isim bellidir.

Ali Sirmen / Cumhuriyet

 

Hesap vermemek için her şeyi göze aldılar

Ahmet Hakan'ı hedef alan saldırı, özgür düşünen, biat etmeyen, yağcılık yalakalık yapmayan tüm bağımsız gazetecilere olduğu gibi, iktidarın istediği doğrultuda düşünmeyen herkese yöneliktir. (...) Bundan sonrası, bazı IŞİD kafalıların itiraf ettikleri gibi, tırnak sökmeler, işkenceler ve faili meçhul infazlardır.

Çünkü bu korkunç örgütün arkasında hesap vermemek için her şeyi göze almış bir zihniyet vardır...

Uğur Dündar / Sözcü

 

Canımız yettiği kadar

Bizim meslekte akademik kariyer sıralaması gibidir:

"Kovulan gazeteciler..."

"Dövülen gazeteciler..."

"Hapishaneye atılan gazeteciler..."

Terfi ede ede geldin nihayet:

"Öldürülen gazeteciler..."

Gazetenin en az okunduğu, ama gazetecilerin en çok dövüldüğü ülkedir burası... Demek oluyor ki; okumuyor ama, niye yazdın diye saldırıyor...

Kazım'ı dövdükten sonra sormuşlardı:

"Hangi gazetedensin?.."

 (...) bu ülkede eşkıya çok, serseri çok, beyni işlemediği için yumruğunu kullanan çok... Ve onları sopa niyetine kullanan, nasıl olmuşsa "Devlet adamı olmuş eşkıyaların" ülkesidir burası...

Olsun...

Biz işimizi yaparız...

(...) Canımız yettiği kadar...

Bekir Coşkun / Sözcü

 

Hitler de böyle yapmıştı

Onur Öymen, "Propaganda Silahı Olarak Basınadlı bir kitap yazdı. Bu kitapta Almanya'da faşist Hitler döneminin "SA'lar ve SS'lerle" nasıl bir kaba kuvvet korkutması yapılarak gazetecilerin dövdürüldüğünü muhalif olan sanatçı, sendikacı, düşünür, aydın, öğretim üyesi, bilim adamlarının "korkutularak yurt dışına kaçmaya zorlandıklarınıisimleriyle göreceksiniz.

(...) Dövene bakma!

Dövdürene bak!

Dövülene bakma!

Faşist niyete bak!

Necati Doğru / Sözcü

 

1 Kasım tokadı şart

(...) basına yönelik bu terörden sonra iktidar biraz olsun kendine gelir mi?..

Hiç ümidiniz olmasın!..

Bu iktidarı biraz olsun kendine getirecek olan sadece millet iradesidir!..

1 Kasım'da milletten okkalı bir tokat yemedikleri takdirde...

Hukuksuz, kaba şiddetle beslenen pervasız halleri, faşizan saldırıları katlanarak devam edecektir!..

Mehmet Türker / Sözcü

 

Ahmet Hakan'a saldırı, farklı düşünen özgür medya çalışanlarına "yaşam güvenceniz yoktur" mesajıdır...

Erhan Başyurt / Bugün

 

İşte gelinen aşama

Önce laf atmalar başlar..

Sonra itibarsızlaştırma kampanyasına girişilir..

Ardından iftiralar başlar..

İftiraları tehdit izler..

Tehdit bombardımanına girişilir..

Sökmezse..

Gazeteci, yazar, çizer susmazsa, kalemini oynatmaya devam ederse, bilgisayarının tuşlarını tıkırdatmayı sürdürürse..

Korkmazsa, sinmezse, kıvırmazsa, yalpalamazsa..

Dik durursa..

Bu kez yumruğa başvurulur.. 

Geldiğimiz aşama budur..

*

Ahmet Hakan'a yapılan saldırıya bu perspektiften bakın.. O vurmuş, bu vurmuş; o kişiymiş, bu kişiymiş önemli değildir.. 

Üzerinde durulması gereken, bu anlayışın devreye sokulmasıdır..

O iğrenç senaryonun yeniden sahneye konulmasıdır..

Tehlikeli olan budur..

Çünkü bu gidişin bir sonraki aşaması kurşundur..

Evet, kurşundur..

Türkiye, aydınlara, yazarlara, çizerlere, gazetecilere sıkılan kurşunu da gördü.. Aydınları evine kuryeyle yollanan bombaya da tanık oldu...

O defteri kapattık zannediyorduk..

Yeniden açılmasın!

Ahmet Hakan'a yapılan saldırı hepimize yapılan saldırıdır.. Nasıl herkesin 'amasız', 'fakatsızterörü lanetlemesi gerekiyorsa..

Demokrasiye bağlı herkesin bu saldırıyı da lanetlemesi gerekir..

*

Son söz; Ahmet geçmiş olsun.. Bu son olsun..

Mehmet Tezkan / Milliyet