MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Piyonların kötülüklerinden efendileri de sorumludur

(…) Bugün "piyonlar" ve "efendileri" üzerinde durmak istiyorum:

Çünkü daha önce de defalarca belirttiğim gibi AKP iktidarı zayıfladıkça saldırganlaşıyor ve şimdi seçimlere doğru iyice paniğe kapıldığı için kaba kuvvete başvuran "piyonlar" da sahaya çıktı!

Piyon, niteliksizdir, niteliksiz olduğu için kendi başına yaşayamaz, efendisi tarafından beslenir...

Piyon, zayıftır, sürekli kuşku ve kaygı içinde, kendini kanıtlama çabasındadır; çünkü, bulunduğu yer, nitelikleriyle hak ettiği bir yer değildir...

Piyon, korkaktır, çünkü kendi gücü yoktur, arkasında sadece efendisinin gücü vardır, ona da tam güvenemez; zaten bu nedenle arkasındaki güç çekilince hemen çözülür...

Piyon, saldırgandır, efendisine ancak o şekilde hizmet edeceğini ve yaranacağını düşünür...

Piyon, aşırıdır, efendisine ne kadar bağlı ve sadık olduğunu göstermek, yaranabilmek için her türlü sınırı aşar; çünkü efendisinin hiçbir zaman tatmin olmayacağını bilir...

Bunların bir bölümü de medyada yuvalanmıştır!

***

Piyonların yaptıkları kötülüklerden, onların efendileri sorumludur:

Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırıya ve verilen tepkilere bakın, ne demek istediğimi anlarsınız!

***

Doğan Grubu'nu hedef alan saldırıların bir devamı olarak Ahmet Hakan'a yapılan vandallık, medyaya, demokrasiye, hukuk devletine, hepimizin can ve mal güvenliğine yönelik bir tecavüzdür...

Ve sorumlusu, ülkeyi bu ortama getiren, 13 yıldır Türkiye'yi yöneten siyasal iktidardır:

(…) Dün Yılmaz Özdil'in de yazdığı gibi bu yangını "Ya hep birlikte söndüreceğiz, ya hep birlikte yanacağız. Üçüncü seçenek yoktur."

Emre Kongar / Cumhuriyet

 
*
 

Sefil yönetim

İnsan taşıma aracı otobüs Ankara'da insan ezdi. Yeni bir buluş (!) sayılır. (…)

Belediye otobüsü, Ankara'da durakta beklemekte olan 12 şehirliyi öldürmüş, 20'yi aşkın yaralı vardı. Belediye Başkanı, uçarak kaza yerine gelir diye umuluyordu. Ankara Belediye Başkanı, 6 saat ortalarda görülmedi. 6 saat sonra Twitter denilen ıvır-zıvır ortamından açıklama yapıp; "…Vefat edenlerin ve yaralıların ailelerine Büyükşehir Belediyesi olarak maddi ve manevi destek olmak zorunda olduğumuzun şuurundayız" sözünü verdi.

Anlıyorsunuz.

"Kan parası" verecek.

20 yıldır seçiliyor.

Kan parasını borç batağındaki belediyenin bütçesinden verecek, bir daha seçilecek.

İşte bu kadar!

(…) Sefilce bir anlayış.

Necati Doğru / Sözcü

 

 

*

 

Huuuu orada mısınız?

Katlettikleriniz beraat etti!

Türkan Saylan Hocamın pencereden bakan o hüzünlü gözlerini hatırlıyor musunuz... Kanserin son aşamasına gelmiş şerefli bir Cumhuriyet kadınına sabahın şafak vakti reva görülen vicdansızlığı...

Ya Kuddusi Okkır'ın üç metrekare koğuştaki son bakışları... Olmayan bir Ergenekon çetesinin, uydurulmuş bir örgüt kasası diye teşhir eden o manşetler hâlâ vicdanınızı cayır cayır yakmıyor mu...

Ya oğlunun, belediyenin kaldırdığı, bedeni bebek kadar kalmış babasını mezara indirirken bize bakan gözlerini... O gün yazmıştım... Bu gözler unutmaz, unutturmaz diye...

Ali Yarbayım... Manşetlerden darbeci diye günlerce çarmıha gerilen kahraman subayımızın onur intiharını... Hatırladınız mı ona doğru uzatılan o kirli parmakları...

83 kahraman subayımız ve sivilimiz... Uydurulmuş belgelerle, bilgisayar montajları ile rütbeleri sökülen, hapislere sokulan, onurları ayaklar altına alınan evlatlarımız... Göktürk tarihimizin, Selçuklu tarihimizin, Osmanlı tarihimizin, Cumhuriyet tarihimizin en pis, en iğrenç, en aşağılık komplosunu yapan medya çetesi... Huu orada mısınız...

Dün, bütün bu insanlar beraat ettiler. Duydunuz, gördünüz... Ama ağzınız hâlâ kapalı...

Söyleyin nedir bu sükût... Korkudan mı, utançtan mı... Yoksa yüzsüzlükten mi... Yoksa ikrardan mı...

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

 

*

 

Kumpasçıların yargılanma vakti

Türkiye'nin son yıllarını sarsan davalar sonuçlandı...

Poyrazköy davası, Kafes davası, Amirallere Suikast ve ÇYDD sanıkları beraat etti.

Savcı Sezai Öztürk 83 sanıkla ilgili esas hakkındaki mütalaasında "dijital veriler" dahil tüm kanıtlarda sahtecilik yapıldığını açıkladı.

Tamamen sahte kanıtlara dayalı bu davalarda onlarca subay yıllarca hapis yatırıldı, ordu karalandı, genç subaylar ve ÇYDD üyesi kız öğrenciler adi şekilde karalandı, bu gençlerin yakınları üzüntüden yatağa düştü... Yarbay Ali Tatar intihar etti. Türkan Saylan'ın hastalığı ağırlaştı.

Bu davaların yargıçları mesleklerine ihanet ettiler, hukuka değil gizli talimat merkezlerine kulak verdiler.

Basında bir cibilliyetsiz takımı bu davaların bedava meddahlığını üstlendi. Bizim gibi "hukuk"u savunan yazarları darbeci, postalcı diye karaladılar. 

Bu davanın mağdurları uğradıkları haksızlıkların peşini bırakmamalı, başta kurgulanmış yargıçlar olmak üzere kumpas sorumlularıyla yargıda hesaplaşmalılar...

Sahte kanıtları kimler hangi merkezlerinde imal etti?

Birtakım silahları toprak altına kimler gömdü?..

 Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

Dikkat ederseniz... Bu seçim öncesinde artık yolsuzluklar konuşulmuyor!

Yaratılan kaos o kadar büyük ki, yolsuzluklar haber olmaktan çıktı!

Akif Kökçe Millyet (Açık Pencere)

 

 

*

1-147.jpg

Musa Kart / Cumhuriyet