MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Bu ne yüzsüzlük

Başbakan Ahmet Davutoğlu, siyasi partilere çağırı yaptı ve "demokrasiyi korumanın herkesin ortak sorumluluğu olduğunu" söyledi. "Bütün siyasi liderlerin söylemlerine, üsluplarına dikkat etmeleri, tahriklerden uzak durmaları, toplumda katlanarak artacak nefret, intikam söylemine kesinlikle kapılmamaları yönünde çağrıda bulunmayı gereklilik olarak görüyorum" dedi.

Başbakan bunu söylerken, partisinin listesine koyup milletvekili seçtirdiği Aydın Ünal isimli şahıs şu tweet'i atmıştı:

"Ankara'da akan kana bir vampir edasıyla üşüşen CHP ve HDP yönetimi ile Doğan/Fethullah medyasını da yakından izliyoruz. O kan sizi boğacak."

Bu tip, biliyorsunuz Cumhurbaşkanı'nın eski metin yazarı, konuşmalarını filan yazıyor. Başbakan başka şey derken tersini yapabiliyor olmasının nedeni de bu. Başbakan'ı sallamıyor, çünkü gerçek velinimeti Saray'da oturuyor. Ankara'daki terör saldırısı ile bizim ne gibi bir ilişkimiz olabilir? Devleti biz mi yönetiyoruz? MİT, İçişleri filan Doğan Grubu'na mı bağlı? Suriye'deki terörist gruplara silahları biz mi gönderdik? Suriye'deki İslamcı teröristlerden çatışmalarda yaralananları memlekete getirip biz mi tedavi ettirdik? İslamcı teröristlerin sırtını sıvazlayıp, sınırı açıp, Esad ile savaşsınlar diye oraya gönderen biz miydik? Bu ne yüzsüzlük, bu ne utanmazlık?..

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

300 milletvekili çıkarsanız ne yazar!

Siz... Sayın Ahmet Davutoğlu... Bu seçimde 300 milletvekili çıkarsanız ne olur... 330 milletvekili çıkarıp bu ülkeyi bir başkan babaya emanet etseniz ne yazar...

Siz... Sayın Kılıçdaroğlu...

Siz... Sayın Devlet Bahçeli...

Siz... Sayın Selahattin Demirtaş...

Herhangi biriniz 300 milletvekili çıkarsanız... Ülkeyi tek başınıza yönetebileceğinize, sadece size oy verenlere sırtınızı dayayıp, bu Orta Doğu bataklığından çıkarabileceğinize... Gırtlağına kadar yolsuzluğa, adaletsizliğe, vicdansızlığa, kayırmacılığa batmış bu çölü bir ahlak vahasına çevirebileceğinize inanıyor musunuz?

(...)Bu enkazdan nasıl yine güzel bir ülke, güçlü bir millet yaratabiliriz?

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

 

*

 

Bu kafayı izah edecek bir mantık kuramı var mı?

Ülkeyi AKP yönetiyor ama ülke yönetiminden AKP sorumlu değil(!)

(...) Başbakan Davutoğlu "Başbakanı olduğum Bakanlar Kurulu, AK Parti hükümeti değildir. Ülkeyi seçime götüren bir hükümettir" diyor.

Ne demek bu?

Yani "Yönetim zafiyetinden AKP sorumlu değildir" demek istiyor.

Affedersin Sayın Davutoğlu, bu hükümet tepeden tırnağa AKP'lilerden oluşmuyor mu? Sadece bir Tuğrul Türkeş vardı. O da partiye katıldı ve şimdi AKP milletvekili adayı...

Düşünün ki, Başbakan AKP'li, Dışişleri Bakanı AKP'li, İçişleri Bakanı AKP'li, Maliye Bakanı AKP'li.

Velhasıl tüm bakanlar AKP'li ama, ülkenin yönetiminden AKP sorumlu değil, öyle mi? Nasıl bir mantıktır bu?

Başbakan Davutoğlu'nun sözleri izaha muhtaç!

Bu durumda terör olaylarından ve ülkedeki tüm çarpıklıklardan o değil de Yunanistan Başbakanı Çipras mı sorumlu?..

Rahmi Turan / Sözcü

 

 

 

*

 

Barış maskeli savaş

(...) Barış adı altında pazarlık var. Ülke "barış adı altında savaşa" koşuyor. Ankara'da bir saat içinde ölenlerin sayısı iki ayda şehit edilenlerin sayısına neredeyse ulaştı. Barış istiyoruz adı altında; "PKK'nın isteklerini kabul etmezseniz daha çok insan ölür" demeye getirenler ve barış adı altında; "400 milletvekili vermezseniz sonuç böyle olur" algısı yaratanlar.

Uyanın!

İç savaş tırmanıyor.

Ankara Şam'a döndü.

Dilim söylemek istemiyor.

Kalemim yazmak istemiyor.

Daha feci günlere gidebiliriz...

Necati Doğru / Sözcü

 

 

*

 

Bu faturanın kaçışı yok

(...) MİT Müsteşarı AKP'lidir.. Bürokrat kimliğini çoktan yitirdi.. Müsteşarlıktan istifa etti, gitti AKP'ye üye oldu, milletvekili olmak için eğilim yoklamasına bile katıldı..

Cumhurbaşkanı izin verse AKP'nin ikinci adamı olacaktı.. Davutoğlu'nun bir numaralı yardımcısı..

(...) Soruşturma sonunda fatura MİT'e kesilirse, MİT'in ihmali kanıtlanırsa AKP'yle mutlaka ilişkilendirilecek..

Polisin ihmali varsa fatura yine AKP'ye çıkacak..

AKP'nin bundan kaçışı yok..

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

 

*

 

 

*

 

Ankara simge; Cumhuriyetin temelleri bombalandı

... Ankara simge, bombalar Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurtuluş ve Kuruluş'unun dibine konmuştur.

(...)  Öyle sıradan bir olay değil yaşamakta olduğumuz. Türkiye'ye yönelik orta ve uzun vadeli bir parçalama operasyonu içindeyiz.

(...) Türkiye güçlü devlettir, palavrasını bırakın. Bölünmüş ayrışmış bir topluma değil güçlü devlet, atom bombası bile işlemez.

Saddam güçlüydü. Parçaladılar. Suriye güçlü devletti. Parçaladılar. Kaddafi'nin Libya'sını bile yok ettiler.

Bunlar kimseye bir şey söylemiyor mu?

Bombalar, ülkenin temellerine konmuştur beyler ve bayanlar..

Orhan Bursalı / Cumhuriyet

 

 

*

 

Velev ki bulduk kimin yaptığını...

Ankara Katliamı'nda ilk bulgular IŞİD'i işaret ediyormuş.

Reuters'e konuşan "iki üst düzey Türk güvenlik yetkilisi" Ankara'daki çifte saldırının Suruç katliamının bir kopyası olduğunu söylemiş.

Diyelim ki IŞİD çıktı.

Ne olacak?

Hangimizin yüreğini soğutacak?

Kim, adaletin yerini bulduğunu düşünecek?

Kim, kime nasıl bir ceza verecek?

IŞİD'e Ankara'da katliam yaptırtan barbarlığın azmettiricileri değişmedikçe ne değişecek?

Mustafa Balbay / Cumhuriyet

 

*

2-136.jpg