MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Önce ayrıştır, sonra "birlik-beraberlik" de(!)

(...) Siyaset, bürokrasiyi öylesine politize etti ki, bugün gerçekleri duymak, öğrenmek de mümkün olmuyor. (...) Artık güvenlik bürokrasisi de gerçeği söylemek yerine, politikacıların kendilerinden duymak istediklerini söylüyor. Siz istediğiniz kadar "bir zafiyet yoktu" deyin. Eğer terörle mücadele refleksiniz zayıflarsa, bütün terör grupları bünyenize zarar verebilir. O yüzden son eylem için "falanca örgüt yaptı" deseniz bile, bu zafiyetler devam ettikçe yarın benzer eylemi diğer bir örgüt de gerçekleştirebilir.

Hep aynı sözler

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye bir dar boğazdan geçiyor. Şimdi birlik-beraberlik zamanı" diyor. (...) Önce milleti birbirine düşman hale getirecekseniz, toplumu ayrıştıracaksınız, sonra "birlik-beraberlik günü" diyeceksiniz. 364 gün ayrıştırma, 365. gün "birlik-beraberlik" sözleri... Oh ne güzel memleket böyle...

13 yıllık AKP hükümeti döneminde istediğiniz yasayı çıkaracaksınız, istediğiniz düzenlemeyi yapacaksınız, muhalefetin görüşünü almaya ihtiyaç bile duymayacaksınız, işler sarpa sarınca muhalefete sarılacaksınız... Ayrıca neredeyse son 40 yıldır terörle boğuşan ülkemizde terörle ilgili söylenmedik söz mü kaldı? O yüzden, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Başbakana randevu vermemesinde haksız olduğu söylenemez...

Saygı Öztürk / Sözcü

 

*

 

Ve faturanın kime kesileceği bulundu...

"Ankara istihbaratına tırpan" iddiası

Aldığımız bilgiler, saldırıdan sonraki güvenlik zirvesinde Davutoğlu'nun bakanlar ve güvenlik bürokrasisine oldukça detaylı ve ağır sorgulayıcı sorular yönelttiği yönünde.

Ancak Davutoğlu'nun, Altınok ya da Adalet Bakanı Kenan İpek'in görevden alınması yönünde bir düşüncesinin olmadığı belirtiliyor.

Buna karşılık, idari soruşturma sonunda Ankara'daki mitingin ve başkentin güvenliğinden ve idaresinden doğrudan sorumlu olan tepe noktadaki iki isimle, Ankara'da istihbarattan sorumlu ismin görevden alınmalarının sürpriz olmayacağı konuşuluyor.

Serpil Çevikcan / Milliyet

 

*
 

Muktedir sevmez böyle şeyleri

 (...) Adalet Bakanı, "İstifa edecek misiniz" sorusunu duyunca sırıttı, çünkü biliyor ki Türk bürokrasisinde, kamu yönetimi geleneğinin genlerinde başarısızlık nedeniyle istifa etmek diye bir kavram yoktur.

(...) Başarısızlık durumunda istifa etmek gerekmediği gibi sorunun üzerine pişkince gitmek de gerekir. Mesela İçişleri Bakanı çıkıp şunu diyebilirdi ve bu sözlerini Türkiye'de hiç yadırgamayacak neresinden baksanız bir yüzde 50 çıkardı:

 "Ne yani, bombayı ben mi patlattım, teröristi oraya ben mi gönderdim?"

 Bir de tabii istifa edenin başarısızlığın sorumluluğunu üstüne alması gibi bir durum var ki bundan hiçbir muktedir hoşlanmaz...

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

Üç gün yası da mı bekleyemediniz

(...) "Sayın Başbakan... Cumhurbaşkanımız ile istişare edip 3 gün yas ilan etmeye karar verdik" diyorsunuz...

 Ülkenin bütün sanatçıları konserlerini iptal ediyor... İnsanlar şarkı bile dinlemiyor... Evlere hüzün çöktü... Yüzler gülmüyor... Şirketler önceden verdikleri ilanlarını çekmişler... Türkiye, yasını tutuyor...

 Ama o ne... Dün iktidar yanlısı gazetelerin arka sayfalarına bakıyorum... Başbakan tam gaz seçim kampanyasına girmiş. Şen şakrak ilanlarla, AKP'ye oy istiyor... Elde mühür... Ampule basıyor.

Sayın Başbakan, bu yası siz ilan ettiniz.

(...) bu kadar mı çok ihtiyacı var koskoca AKP'nin bu ilanlara...

Yoksa, akıtılacak nefret damarda, yandaş medyaya devlet havuzlarından akıtılacak para ise kasada durmuyor mu...

Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

*

 

GÜNÜN İTİRAFI

Ben şahsen, işleri tıkırında gidince yalakalık, menfaatleri bozulunca da dirsek vuran kimi AK Partililerin "dostluğuna", Levent Kırca'nın "düşmanlığını" tercih ederim.

Salih Tuna / Yeni Şafak

 

*

3-089.jpg

Ercan Akyol / Milliyet