MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Okumayı sevdirdiğin milyonlar adına; ALLAH RAHMET EYLESİN

83 yaşında vefat eden, 60 yıllık gazeteci Hasan Pulur'a veda...

Okumayı sevdirdiğin milyonlar adına; ALLAH RAHMET EYLESİN

1-253.jpg

Hasan Pulur da, İlhan Selçuk gibi, Çetin Altan gibi, Orhan Kemal gibi, Yaşar Kemal gibi bana okumayı, yazmayı öğretenlerdendi..

Haylazdım.. Yazıyla çiziyle işim yoktu.. Edebiyat notum kötü, kompozisyon notum rezaletti..

Edebiyat öğretmenime nasıl kurtarırım dedim..

Kolay dedi.. Şu kitapları okuyacaksın, her gün yazarları takip edeceksin..

Hasan Pulur'un yazılarıyla o zaman tanıştım..

Meseleleri sohbet ediyormuş gibi anlatıyordu.. Gazete köşesinden sanki okuruyla konuşuyordu..

Takıldım kaldım..

1974 yılından beri okuruyum.. 40 yıldır..

*

Belli bir konuyu kısa, özlü, mizah ve hiciv de katarak anlatım sanatına fıkra denir ya..

Fıkra yazısı denilince akla gelen ilk isim Hasan Pulur'du..

*

Hayatın bana verdiği ödüle bakın.. Okumayı öğreten, okumayı sevdiren ustayla yollarım Milliyet'te kesişti..

Oda komşusu olduk.. Çaylar içtik sohbetler ettik..

Yazılarımı beğendiğini söylediği gün, benden mutlusu yoktu..

*

Ölüm haberini alınca kitaplığıma baktım.. Genç yaşımda okuduğum kitabı buldum.. Olaylar ve İnsanlar - 2(1976 baskısı) sayfaları sararmıştı..

Kitap yaşlanmıştı ama yazılar gençti..

Abdi İpekçi takdim yazısı yazmış.. Alçak gönüllüğünün, başarılarının geçici sarhoşluğuna kapılmadığının altını çizmiş.. Yazıları hep yaşayacak demiş..

Birini seçtim.. Bakın hükümet kurulamamasını nasıl hicvetmiş

*

Arabulucu kime denir?

En kestirmesi iki kişinin, ya da iki tarafın arasını bulana!..

Eğer bu arabulma gönül macerası ile ilgiliyse, arabulucuya, en hafif tarafından çöpçatan denir.

İyi bir arabulucu ya da çöpçatan nasıl olur?

Bir işi halletmek için ne yapar?

İki tarafın nasıl ağzından girip burnundan çıkar?(..)

***

Çöpçatan bir adama gitmiş. Lafa tepeden girecek değil ya, sağdan ve de soldan söz ettikten sonra açılıvermiş:

Oğlunuza güzel bir kız almak ister misiniz?

Adam şaşırmış:

Vallahi bilmem, oğluma sormak gerek. Ben oğlumun işlerine karışmam!..

Çöpçatan hemen elindeki kozu masaya sürmüş:

Ama bu kızın kim olduğunu biliyor musunuz?

Kim acaba?

Dünyanın en zengini Baron Rothschild'in kızı!

Haaaa, o zaman iş değişir!..

Çöpçatan bu defa Rothschild'e gitmiş.

Kızınızı evlendirmek ister misiniz?

Benim kızım küçük, daha 17 yaşında. Hem nereden çıktı bu teklif?

Ama damadın kim olduğunu biliyor musunuz?

Kim acaba?

Bu delikanlı Dünya Bankasının ikinci başkanı olmak üzere.

Haaa, o zaman iş değişir!..

Çöpçatan iki tarafı sağlama aldıktan sonra Dünya Bankası Başkanı Mac Namara'ya gitmiş:

Size mükemmel bir yardımcı buldum.

Ama benim iki tane yardımcım var.

Fakat teklif ettiğim bu adamın kim olduğunu biliyor musunuz?

Kim acaba?

Dünyanın en zengin adamı Rothschild'in damadı.

Haa o zaman iş değişir!..

***

Gördünüz mü adamın marifetini?

Nerdeee böyle arabulucular!..

Bizim sahne-i siyasette bir arz-ı endam etseler de şu hükümeti bir kurabilsek.' ( 23 Mart 1975)

*

Okumayı sevdirdiğin milyonlar adına; Allah rahmet eylesin..

Mehmet Tezkan / Milliyet

 

 

*

 

Hasan Pulur hem bizlerin hem halkın ağabeyi idi. Halkın sesini gazete sütunlarına taşıyan halktan biri, ama özel bir insandı. Derin saygıyla...

Melih Aşık / (Twitter)

 

 

*

 

Babıâli yokuşunu tırmanan yorgun adam

Hasan Pulur denilince aklıma şunlar gelir:

Simidini alıp Babıâli yokuşunu tırmanan yorgun bir adam gelir.

"Fıkra muharriri" tanımlaması gelir.

"Olaylar ve İnsanlar" başlığıyla yazılmış parçalı yazılar geleneğinin başlangıcı gelir.

"Bu satırların yazarı" ifadesi gelir.

Burhan Felek'ler, şeyhülmuharririnler gelir.

Bektaşi fıkraları gelir.

Muhatabına tam oturtulmuş polemik yazıları gelir.

İyi kötü bir gazetecilik geleneğimizin varlığı gelir.

Ne diyelim? Allah rahmet eylesin.

Ahmet Hakan  / Hürriyet

 

*

 

Suçlu kurşun!

Karanlık kurşun.

Kışkırtıcı kurşun.

Bölücü kurşun.

Söyleyin akılınıza geleni: Doğu Anadolu kentlerinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşları, silahlı isyana çekmek isteyen hain kurşun.

Suçu kurşuna atın.

(...) Türkiye nereye gidiyor?

Kaosa mı çekiliyor?

(...) Kaos, çıkartanı da yakar.

Necati Doğru / Sözcü

 

 

*

 

Müslüman ülkelerin "İslamilik" karnesi

(...) Rehman ve Askari isimli iki araştırmacı, ilk etapta, birincil kaynaklardan temel İslami prensipleri belirliyorlar ve dört alt endekste topluyorlar. Bunlar:

İktisadi endeks: Faiz ve rüşvet işlemlerinin sıklığı, vergilerin adilliği, yoksulların eğitim ve sağlığı vb.

Hukuk ve yönetişim endeksi: Kanun hâkimiyeti, yargının bağımsızlığı, yönetim etkinliği vs.

İnsani ve politik haklar endeksi: En temel insan hakları, politik haklar, kadın hakları vs.

Uluslararası ilişkiler endeksi: Çevresel faktörlerden askeri harcamalara kadar değişik konuları içeriyor. (Abdülkadir Civan- Türkiye İslami Bir Ülke midir?)

Bu endeks değerleri, eldeki veriler çerçevesinde 208 ülke için belirleniyor, bir tür ortalaması alınıp, ülkelerin hal ve gidişleri ortaya konularak her ülke için "İslamilik" sıralaması yapılıyor.

Sıralamada başı çeken ülkeler arasında Müslüman ülke yok!

İlk üç sırada; Yeni Zelanda, Lüksemburg ve İrlanda var.

Norveç, İsveç, Danimarka, İngiltere gibi yüksek gelirli ülkeler, Türkiye haricinde OECD ülkeleri ilk elli içindeler.

Bu sıralamaya göre İsrail, Müslüman topluluklara oranla İslami ilkeleri daha iyi yaşıyor görünüyor.

İslam ülkeleri arasında ilk ellide sadece iki ülke var; Malezya 38., Kuveyt 48. sırada.

İslam'ın neşet ettiği ve Peygamber toprakları olarak anılan Suudi Arabistan 131'de.

İran 163. Afganistan 169. sırada. Türkiye'nin sıralaması ise 103.

Bu zayıf ve kötü karne, Müslümanların derslerini sil baştan çalışmalarını emrediyor.

Gelişiminin önündeki engellerin kalkmasında en büyük rol siyasal zihne düşüyor. (...) İnsani ve toplumsal tüm konularda İslam, ne pahasına olursa olsun, yöneticilerin adaletten sapmasını yasaklar. Ekonomiden hukuka, özgürlüklerden insan haklarına, bütünlüklü bir yeniden yapılanmanın önünü açacak olanlar devleti idare edenlerdir. İman özneldir, kişiye bağlıdır; bilim ise nesneldir, yani ölçülebilir, tartılabilir, doğrulanabilir, yanlışlanabilir tarafları vardır. Dolayısıyla Müslümanların imanî tartışmalar yerine bilgiyi ikame etmeleri gerekir.

(...) Kur'an'ın en büyük mücadelesi cehaletledir. "Cehaletin tahsilinden" Müslümanların kurtulmaları gerekir. Aklı mahkûm eden zihin dünyasıyla ilerlemek, gelişmek, yenilenmek mümkün değildir. (...)

Ayşe Sucu / Sözcü

 

*

 

Yetmez ama...

İmparatorluk böyle kurulur...

(...) Herkesin icabına bakıldı mı bu iş tamam.

Önce Aktroller sonra yandaş medya saldıracak, ihbar edecek, hedef gösterecek bu da yetmezse polis, MİT ve yargılı harekete geçirilecek.

En kısa zamanda taraf olmayanlar bertaraf edilecek.

Acelemiz var.

İmparatorluk dediğiniz böyle kurulur...

Hüsnü Mahalli / Yurt

 

*

 

Geçmiş olsun "Cumhuriyet"

Can Dündar'ın Atatürk'ü adeta aşağılamaya çalışan o düzeysiz filmi milyonlarca insanın tepkisini çekti... O gün bugün, Atatürk'ü yanlış anlatan o film yüzünden de sempati duymam kendisine...

İşte o iğrenç filmi çeken Can Dündar'ın, adını Atatürk'ün koyduğu Cumhuriyet'in başına getirilmesi, gazetenin ideolojik olarak nereye savrulacağını da zaten belli etmişti...

Cumhuriyet ne yazık ki artık Yunus ve Nadir Nadi'nin, İlhan Selçuk'un, Uğur Mumcu'nun gazetesi değil... Bunu ikinci cumhuriyetçi yazarların tavırları ve gazetenin HDP-cemaat siperi arasından AKP'ye taarruzları da net olarak gösteriyor!..

Artık Cumhuriyet yazarlarının kimi Pensilvanya'yı kimi ise PKK karargahı Kandil'i rahatlıkla ziyaret etmekten de çekinmiyor...

Teröristlere "gerilla" diyenler artık Cumhuriyetin sayfalarında adeta cumhuriyetle savaşırken, Atatürkçü yazarların tasfiyesi de sürüyor...

(...)  "Tüm bunlar Dündar-Gül ikilisinin tutuklanmasını mı gerektiriyor?.." Aslaaaaa...

Bizzat Cumhuriyet tarafından sansürlenmiş bir gazeteci olarak, "hem nalına hem mıhına" stratejisinden nefret ettiğimi de takipçilerim çok iyi bilir...

Cumhuriyet'in sansürcülüğü, tasfiyeciliği, okuru kahreden ideolojik dönüşümü ve de AKP-cemaat kavgasında "kendini kullandırdı"ğı algısı bir tarafa ama o gazetedeki bir haber yüzünden iki gazetecinin tutuklanmasına karşı çıkmayı da özgürlük ve demokrasiden yana her insanın asli mücadelesi sayıyorum...

Temennim, adaletin siyasi baskılardan cesaretle arınarak Can Dündar ve Erdem Gül'ü zindandan bir an önce kurtarmasıdır... Ancak "Cumhuriyet ideolojik girdaptan ve erimekten kurtulur mu" derseniz, üzülerek söylüyorum ki, hiç umudum yok...

Geçmiş olsun gazetecilik, geçmiş olsun "Cumhuriyet", kahrolsun faşizmle sansürcülük ve yaşasın herkes için özgürlük..

Mehmet Faraç / Aydınlık

 

*

2-198.jpg

Ergin Asyalı / Sözcü