Davutoğlu Ahmet'in açıkladığı "Terörle mücadele eylem planına" bakarsanız, bunların iktidara yeni geldiklerini zannedebilirsiniz...
Yani, 14 yıldır muhalefetteydiler, iktidar partisinin terörle mücadeledeki bütün aymazlıklarını, zaaflarını gördüler, iktidara gelince her şeyi sil baştan yapmaya karar verdiler...
(...) Neymiş bu plan?..
Akillerin yerine istişare meclisleri, insan odaklı devlet anlayışı...
Kamu düzeni inşası...
Sosyal seferberlik....
Ve en önemlisi:
Demokratik reform süreci başlatmak...
(...) Bu duruma göre...
13 yıldır insan odaklı devlet anlayışı yokmuş...
Kamu düzeni yıkılmış, bunlar inşa edecekmiş...
13 yıldır sosyal seferberlik yapılmamış, bunlar başlatacakmış...
(...) Yahu bunlar Türkiye'ye ileri demokrasiyi getirmemişler miydi?..
Biz zaten Yeni Türkiye'de yaşamıyor muyduk?..
Boş veeer, tiyatro devam ediyor...
Dön baba dönelim hacılara gidelim!..
Mehmet Türker / Sözcü
Bir sebebi olmalı...
... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın durduk yerde 1 Mart tezkeresini hatırlaması ve bunun sözünü etmesinin bir nedeni olmalı. Ve o neden, bugünlerde Bülent Arınç ile Abdullah Gül'den hoşlanmıyor olması değildir...
Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet
*
13 yıl önce; biz daha "demokratik olgunluğa" erişmemişken!..
(...) Kamuoyunda "at pazarlığı" olarak da değerlendirilen maddi vaatlerin vesairenin de tartışıldığı o günlerde tezkereye karşı bugün hayal edilmesi güç olabilecek bir cephe oluşmuştu... Tezkere görüşmeleri sürerken TBMM'nin az ötesinde, Sıhhiye Meydanı'nda toplanan on binlerce farklı görüşten insan "Savaşa hayır" mitingi yapıyor, yapabiliyor, hain ilan edilmiyor, üstlerine zırhlı araçla yürünmüyordu...
(...) Bugün benzer bir durum olsa Yeni Türkiye nasıl tavır alacak?(...) "Hayır, vicdanım izin vermiyor" diyen iktidar partisi vekili, bakanı, Başbakanı, Meclis Başkanı görebilir miyiz?
1 Mart 2013'te savaş karşıtı mitinge katılan ve "Olması gereken buydu" diye sevinçle demeç veren Dilipak, Yeni Şafak'ta "Millet vicdanının yansıması" başlıklı makale kaleme alan Ahmet Taşgetiren ve benzerleri yine "Savaşa hayır!" diyebilecek mi? İstedikleri pozisyonu alırlar, sorgulamak kendilerine düşer elbette... Ama mesela stratejik olarak hata üstüne hata üretmenin, işi Suudi Arabistan ve hempalarıyla ordu derleyip Suriye'ye yürümeye kadar getirmenin karşısında olanlar 13 yıl sonra yine Sıhhiye'de(...) toplanabilecek mi? 13 yıl önce, 13 yıl sonra... Manzara budur...
Kanat Atkaya / Hürriyet
*
PKK'yı unutturuyorlar
--Türk Hükümeti bu göç dalgasının "milyona ulaşabileceğini" açıkladı ki Türkiye bunu asla karşılayamaz.
Bu arada, muhalifleri destekleyen ABD ve Batı ülkeleri olanları seyrediyor.
Merkel'in söylediklerinde de eskisinden farklı bir şey yok, sonuç da bunu gösterecektir.
Türkiye şu anda "Suriye muhalifleri"yle baş başa kalmıştır.
PYD'ye 50 ton silah indiren ABD nedense Rusya'nın muhaliflere yaptıklarını uzaktan izliyor.
Biz ise kendi ülkemizde can güvenliğini sağlamaya, PKK terörüne öncelik vermemiz gerekirken Suriye ile uğraşıyoruz...
Güngör Mengi / Vatan
*
Kim o vicdanını üç kuruşa satacak adam
Yalçın Akdoğan bey kardeşim... Farkında mısın bilmiyorum ama giderek Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi konuşmaya başladın. Bak dostça söylüyorum... Ol-mu-yooor...
...kulağına hoş gelen, Erdoğan'ınki kadar güzel bir laf bulduğun hissine kapılmışsın.
... "Daha 3 kuruş para vermeden, akıl veriyorlar..."
... o lafın ne manaya çekileceği hiç aklına gelmemiş... Birinin çıkıp sana şunu sorabileceğine hiç ihtimal vermemişsin.
"Yahu arkadaş (...) üç kuruş para vermesi beklenen biri varsa, o üç kuruş parayı bekleyen biri de var demektir..."
Kimdir arkadaş o vicdanını üç kuruşa satacak adam... Veya devlet...
***
Arkadaşım, seni bilmem ama, devasa bir mülteci trajedisi üzerine dökülen bu ağır soslu cümleler, benim gözüme üç kuruşluk bir pazarlık gibi görünüyor. Üç kuruş para meselesi bana 2002 yılında, hepimizin midesini bulandıran o "at pazarlığı" muhabbetini hatırlattı.
Ertuğrul Özkök / Hürriyet
*
Ercan Akyol Milliyet