MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
"Alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile..."

(...) - Müslüman liderler, İslam dünyasının içinde bulunduğu krizden gerçekten rahatsızlar mı ve sorumluluklarının farkındalar mı?

- Bu liderler, etnik ve mezhep kökenli ayrışmaların tavan yaptığı ve insanlarının değersizleştirildiği ülkelerinde; demokrasinin, özgürlüklerin ve en temel insan haklarının neşv-ü nema bulmasını gerçekten istiyorlar mı?

- Siyasal zihinden vazgeçtim; bu ülkelerde İslam dünyasının problemlerini fark etmiş, bunlar üzerine kafa yoran, çözüm üreten ve dünyayı doğru okuyan ciddi bir entelektüel çaba var mı?

- Hz. Peygamberin vefatıyla başlayan kavgaların ve ayrışmaların hâlâ "din" merkezli çözüleceğine inanmak rasyonaliteye ne kadar uygun?

Bu sorulara kolayca "evet" demek pek mümkün gözükmüyor. Ha keşke yanılıyor olsak. Öncelikle, üzerinde hiç durulmayan bir hususa değinmek gerekiyor. Çünkü liderlerin verdikleri görüntüyü, ne yeni dönem paradigmalarıyla anlayabilmek mümkün, ne de mensup oldukları İslam'ın ortaya koyduğu ilkelerle! Kaç uçakla, kaç valizle, kaç korumayla gelip-gittikleri ve nerelerde, nasıl kaldıkları bir yana; sadece cuma namazına giderken dahi dünyaya verdikleri fotoğraf, insanın içini acıtıyor!

Milyonluk arabalarla İstanbul trafiğini alt üst ederek, kim bilir kaç kişiye rahatsızlık vererek -ki akıllarına bile gelmemiştir- sözüm ona Allah'ın huzurunda cuma namazını eda etti liderler! Bu nasıl bir namaz bilinci acaba? Dünyanın gözü bu liderlerin üzerindeyken, tevazularıyla, adeta kendilerini görünmez kılarak, bir ibadete gösterilmesi gereken hassasiyeti göstererek, sadece Müslümanlara değil, ha keşke tüm dünyaya örnek olabilselerdi! Zira o namaz ki "insanı her türlü çirkinlikten, her türlü kötülükten ve her türlü aşırılıktan alıkor" der İslam. Hele bu kadar mülteci aç biilaç ortadayken, Müslüman halklar yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşarken, liderlerin yaşamlarındaki şatafat ve israf, daha ilk adımda insanı duraklatmıyor mu?

Akif ne güzel söyler: "Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!"

Ayşe Sucu Sözcü

 
*
 

Sonunda başardınız(!)

Medya artık hep size yer veriyor

 

2-373.jpg

MHP'yi yönetenlerin yıllardır en büyük şikayeti "medyanın kendilerine yer vermemesi"ydi. Maşallah manşetlerden düşmüyorlar şimdi;

Bazen hakaretleri, bazen tehditleri, bazen hukuk tanımaz beyanlarıyla  başta yandaş medya, birinci sayfada ağırlıyor gazeteler kendilerini...

Merak etmeden duramıyor insan:

Sonunda istedikleri oldu, başardılar, medya artık hep/en çok MHP'ye yer veriyor; bu "zafer"den ötürü kendini "muzaffer" hissediyor mu MHP Genel Merkezi!

 

*

 

Yeni Şafak, İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde "Ne Şii'yim, ne Sünni" diyen Erdoğan'ı yine çok kızdıracak

Yakında "paralel" de ilan ederler!

Dikkat! Âmentümüze, İslâm'ın temellerine saldırıyorlar!

(...) dün Osmanlı'yı durduran ve dünyayı bir asırda -üstelik de özgürlükler, insan hakları ve demokrasi retoriğiyle- cehenneme çevirenler, aynı gerekçelerle çeyrek asırdır Türkiye'yi kuşatıyor, etrafını ateş çemberine çeviriyor, ülkede mezhepleri, hadisleri, Efendimiz'in (sav) konumunu tartışmaya açarak bu Müslüman Omurga'yı birbirine düşürmeye ve içerden çökertmeye çalışıyorlar.

Burada yalnızca Batılıların değil, içerideki Sünnet-i Seniyye ve mezhepleri tartışmaya açan, zihinlerinin çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştüğünü göremeyecek kadar sığlaşan bazı çapsızların ve aymazların da aynı ölçüde sorumlu olduklarını hatırlatmama bile gerek yok.

(...) Mezhepleri kaldırıp atarsanız, mezhepsizlik tek din olur: Ortaya kelle sayısı kadar Kur'ân, kelle sayısı kadar İslâm çıkar!..

Yusuf Kaplan Yeni Şafak

 

 

*

 

Akşener'e kefil oldu

"Paralel yapı bana saldırdığında yanımda duran o Meral Akşener'e şimdi "paralelin adayı" diyorlar..."

*

... Siyasi gündeme Meral Akşener yerleşti. Gördüğü ilginin nedeni, 14 yıldan sonra ilk kez umut veren bir muhalif hareket olmasıyla açıklanabilir.

Akşener'le tanışıklığımız 2006'ya dayanıyor.

Fatih Altaylı'nın verdiği minicik gazete köşemin neredeyse tüm sayfaya yayıldığı günlerdi.

O günlerde aramıştı Meral Akşener. Eski bakan, eski milletvekili olduğu dönem. Gazetede kahvemi içmeye gelmişti.

Şimdi o Meral Akşener, MHP genel başkanı olmak için mücadele veriyor.

Cemaat medyasının beni itibarsızlaştırma haberleri yaptığı günlerde. Gerçek dostlarla görünürde dostların ayrıştığı günlerde. Çoğu insanın korkup kaybolduğu günlerde o yanımdaydı.

"Hakkında üç şey söyle" deseler, "vefalı, kararlı ve cesurdur" derim.

Paralel yapı bana saldırdığında yanımda duran o Meral Akşener'e şimdi "paralelin adayı" diyorlar.

Nasıl yani? Ona kaset kumpasını da paralelciler kurmamış mıydı?

Bu yaman çelişkiye cevabı olan biri varsa, köşem ona açık.

Türkiye şöyle bir yer; sen olduğun yerde duruyorsun, her gün başka bir etiketle başka biri olduğun iddia ediliyor...

Nuran Yıldız gazeteciler.com

 

 

*

 

Bu kaçıncı itiraf

Kuvvetler ayrılığının fiilen kalktığını "Oğlan bizim kız bizim" folklorik sözüyle anons eden anayasa profesörü ve AKP milletvekili Burhan Kuzu'nun ardından, meseleye daha "vizyoner" bakış, dün Ömer Çelik'ten geldi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Milliyet'te, Serpil Çevikcan'a verdiği röportajda şöyle diyor:

"Kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacak diye, yeni sistem tartışmalarının önünü tıkamaya çalışanlar bilsinler ki ortada bir kuvvetler ayrılığı yok. Yasamayı da alıyor yürütmeyi de alıyor eline."

Çiğdem Toker Cumhuriyet

 

 

*

 

GÜNÜN SORUSU

Bugün ülkemizin en önemli sorunları nedir?

Cehalet, yoksulluk, yolsuzluk, sömürü, sağlık, eğitim, PKK terörü, fukaralık, cari açık vs.. Sorunlar yumağı halindeyiz.

İktidar bu sorunların hangisini çözdü?

Hiçbirini!

Rahmi Turan Sözcü

 

 

*

 

GÜNÜN SÖZÜ

Büyük Önder Atatürk'ü yalan ve iftiralarıyla itibarsızlaştırıp unutturacaklarını sanan gafiller...

Dumlupınar Şehitliği'nin oralardan sakın geçmeyin!

Çarpılırsınız!..

Uğur Dündar Sözcü

*

1-505.jpg

Ercan Akyol Milliyet​