MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Duydun mu Kuddusi Okkır; "Ergenekon" yokmuş!..

'Yeni Türkiye'nin manşetlerinde ve dava dosyalarında onun lakabı "Ergenekon'un kasasıydı"... 6 Temmuz 2009 günü, çocuk kadar kalmış bedeninin içinde bu dünyaya veda etti...

Bünyesi, kanayan gurur yarasına dayanamamıştı. Emekli Albay Abdülkerim Kırca... 'Yeni Türkiye'nin manşetlerinde ve dava dosyalarında onun lakabı "Ergenekon tetikçisiydi"... 19 Ocak 2009 günü, beylik silahını başına dayadı ve bu dünyaya veda etti. Gururuna yedirememişti.

Deniz Yarbay Ali Tatar... 'Yeni Türkiye'nin manşetlerinde ve dava dosyalarında onun lakabı "Silahlı Terör örgütü üyesiydi"... 19 Ocak 2009 günü beylik tabancasını başına dayadı ve tetiği çekti. Gururuna yedirememişti. Deniz Kurmay Albay Berk Erden... 'Yeni Türkiye'nin manşetlerinde ve dava dosyalarında onun lakabı "Ergenekoncuydu"...  Ahlaksız iftiralarla canından bezdirilmişti. 7 Şubat 2010 günü beylik tabancasını başına dayadı ve tetiği çekti. Gururuna yedirememişti.

 Prof. Türkan Saylan... İlhan Selçuk... Kaşif Kozinoğlu, Prof. Uçkun Geray ve daha niceleri... 'Yeni Türkiye'nin manşetlerinde ve dava dosyalarında onların lakapları "Ergenekoncuydu", "Darbeciydi", "Silahlı terör örgütü üyesiydi"... Manşetlerden iftiraya uğradılar.

Kimi hayatını kaybetti, kimi sağlığını. Hayatlarını kaybetmeyenler işlerini, yıllarını kaybetti. Bazılarının hayatından bir enkaz kaldı geriye... Bu zulmü yapanlar ise polisiyle, savcısıyla, hâkimiyle, bürokratıyla, gazetecisiyle aynı yağmurun altında yürüyorlar, aynı yağmurlarda ıslanıyorlardı. Yargıtay dün karar verdi. Ergenekon diye bir örgüt yokmuş... O zulüm taburlarının fertlerinin el ele, omuz omuza altında yürüdükleri şey yağmur değilmiş...

Kapkara bir iftira çamurunun altında yürüyorlarmış, el ele... Hepsi iğrenç, insanlık dışı bir kumpasın neferleri, emir erleriymiş....

Ertuğrul Özkök Hürriyet

 

*

 

Komplonun peşi asla bırakılmamalı

Okyanus ötesine kadar yolu var                              

Ergenekon davasında Yargıtay kararını açıkladı, özetle "Ergenekon diye bir örgüt yoktur" dedi.

Eğer Ergenekon diye bir örgüt yoksa örgütün üyesi de yoktur, hükümeti devirme gibi suçlar da söz konusu değildir.

Ama yazık günahtır... Bu olmayan örgütün üyesi diye 200'ün üzerinde

sanık yıllarca hapis yatırıldı, yakınlarına eza cefa edildi, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, İlhan Selçuk, Uçkun Geray, Abdülkerim Kırca, Kaşif Kozinoğlu, Murat Özenalp, Engin Aydın, Erhan Göksel gibi değerli isimler bu süreçte hayattan ayrıldı...

Dün "Bu davanın savcısıyız" diyenler yarın da kuşkunuz olmasın; "Cemaat bizi aldatmış bunları fark etmemiştik" diyecekler... Siz bu kadar kolay aldanıyorsanız ülkeyi hangi yüzle idare ediyorsunuz, sorusuna yanıt vermeyecekler. Yitip giden ömürler geri gelmezken... Ergenekon'un darbe örgütü olduğunu iddia eden, kamuoyunu inandırmak için türlü yalanlar söyleyen komplocu basın mensupları tabii hiç utanmayacaklar. 

Dink davası ve Ergenekon üst üste geldi. Dink cinayeti büyük olasılıkla Ergenekon'a zemin hazırlamak için işlendi.

Peki bu sarsıcı olayları hangi üst akıl tezgâhladı?

Sıra geldi polis, yargı ve medya üçgeninde şekillenen Ergenekon tezgâhını kurgulayan gerçek suç örgütünü ortaya çıkartmaya...

Sanıklar işin peşini bırakmamalı... Komplonun izini bıkıp usanmadan, gerekirse ta Okyanus ötesine kadar sürmeli..

Melih Aşık Milliyet

 

 

*

 

O döneme damgasını vuran herkes sorumlu

Ergenekon davasında Yargıtay'ın kararına bakıp..

- Adalet geç de olsa geldi...

- Türkiye'ye hukuk devleti olduğunu gösterdi..

- Hukuk kazandı..

- Yargı yerle bir olan itibarını kurtardı..

- Ergenekon adlı örgüt yokmuş.. Tezgâhmış, kumpasmış, kurmacaymış.. Deliller sahteymiş, tanıklar yalancıymış, her şey ortaya çıktı..

- Adalet yerini buldu..

Diyerek bu defteri kapatalım mı?

'Oldu bir kere, mağduriyetler oldu ama zamanı geri sayamayız, gerçek ortaya çıktı ya buna da şükür' mü diyelim?.

(...)

Amaç Türkiye'yi kelepçelemekti..

Amaç korku toplumu yaratmaktı..

Amaç biat etmeyene sonunu göstermekti, hücreyi işaret etmekti..

Dalgaların bütün şiddetiyle peş peşe geldiği 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarını hatırlayın.. Kaç kişinin telefonda yaptığı özel görüşmeler kayda alındı..

O tapeler kaç kişinin önüne konuldu..

Kaç kişiye ayağını denk al, içeriyi boylarsın mesajı verildi.. Kaç kişi gözaltına alınma korkusuyla güne başladı..

Bakkalın manavla telefonla konuşmaktan çekindiği günler yaşadık..

Ortalık yerde konuşmayalım cümlesi dillere yapıştı..

*

Ergenekon dava değil, operasyondu..

(...) Yargıtay dava değil, tiyatro olduğunu onayladı..

*

Bu rezaleti üç beş hâkim, beş on savcı, beş on beş polis müdürü, otuz kırk polis memuruna yıkarak kapatmamalıyız..

O döneme damgasını vuran herkes en azından vicdanen sorumludur..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

*

 

Baş sorumlunun AKP olduğu unutulmasın

O günlere dönersek, Türkiye büyük bir "beladan" kurtulmuştu!..

"Ergenekon Terör Örgütü" ortaya çıkarılmış, dalga dalga süren operasyonlarla emekli komutanlar, generaller, amiraller, bilim insanları, gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri Silivri Cezaevi'ni doldurmaya başlamıştı...

Ve ülkenin o zamanki Başbakanı Recep Bey, "Ben bu davanın savcısıyım" diyerek operasyonları himayesi altına aldığını ima ederken...

Türkiye'nin 26'ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da terör örgütü yöneticiliğinden tutuklandığında ağzımız bir karış açık kalmıştı!..

(...)

Hesap vermesi gerekenlerin en başında, bu ülkeyi "adaletle" yönetmek için halktan vekalet alan AKP iktidarı gelmektedir...

O vekaleti kumpasçılarla kullanan...

Bütün hukuksuzluklara göz yuman...

Aksine dehşetengiz özel yetkili savcıları "Temiz eller savcısı" ilan eden...

Şimdi "FETÖ" dedikleri kumpasçıları ülke yönetimine ortak eden AKP iktidarı hesap vermelidir!..

(...)

"Git Fethullahçılardan sor... Biz zaten onları terör örgütü yaptık" demekle paçanızı kurtaramazsınız!..

Bunun hesabını en başta medyasıyla, trolleriyle, akıl hocalarıyla AKP iktidarı vermek zorundadır!..

Ya bu dünyada yargı önünde veya

öteki dünyada bu hesabı mutlaka

vereceklerdir!..

Mehmet Türker Sözcü

 

 

*

 

GÜNÜN SORUSU

Bu iktidarın milli bayramlara olan alerjisi biliniyor.

Yarınki "23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı" kutlamaları "terör bahanesi" ile iptal edildi.

Devlet, terör karşısında yılıp bayramını yok edecek kadar güçsüz mü yani?..

Rahmi Turan Sözcü

 

*

 

Nereden nereye....

3-237.jpg

Ümraniye Davası'nda Yargıtay'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sivil darbeyle dönüştürme operasyonunu bozmasının ardından, bir dönem bu operasyonun medya karargahı gibi hareket eden yandaş gazetelerin çoğu dün vicdanlarından kaçmayı tercih etti. Yıllarca masum insanları hedef gösteren, itibarsızlaştıran bu gazetelerden Yeni Şafak ise emsallerinin aksine Yargıtay'ın bozma kararını manşetten ilan etti. Üstelik de "Ergenekon diye bir örgüt yok" başlığıyla...

Ne denilebilir ki; daha soruşturma aşamasından itibaren "iddia olunan" demeyi bile reddedip "ETÖ/Ergenekon Terör Örgütü" diye toplum mühendisliği yapanların geldiği nokta tam anlamıyla bir ibret belgesi...

 

*

 

2-379.jpg