MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
"Veda" mı "vefa" mı... "Tamam" mı "devam" mı... Gazeteler, Davutoğlu'nun 'başarılıyım ama istenmiyorum' konuşmasını hangi başlıklarla aktardı....

Manşetler böyle uğurladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmasından sonra yaptığı konuşma dünkü gazetelerin tamamının manşetindeydi. Ama her gazete Davutoğlu'nun AKP Genel Başkanlığı'na vedasına başka anlamlar yükledi. İşte dünün manşetleri:

"Havuz medyası"na dahil olan Akşam, haberi "Kriz tacirleri avucunu yaladı" diye duyurdu. BirGün'ün manşeti, "Uzunu, kısası, damadı, hepsini biz gönderelim" oldu. Cumhuriyet, Erdoğan'ın sözlerine atıfla "Partiden Kovulmuş" yorumunda bulunurken, Evrensel "Başarılarından Dolayı Görevden Alınmış" diye imalı bir başlıkla çıktı. Güneş dün "Davutoğlu çevresini uyardı", Habertürk "Cumhurbaşkanlık Sistemi", Hürriyet "Bu benim tercihim değil", Davutoğlu'nun "ekibi" tarafından çıkarılan Karar "Yakışan Veda", cemaate yakın Meydan "Kovuldum", Milat "Şimdi Birlik Zamanı",  Milli Gazete "Benim Tercihim Değil", Milliyet "Nezaketle Bıraktı", Sabah "Kimse Fitne Kapılarını Açmaya Niyetlenmesin", "Sözcü "28 Şubat Postmodern Darbe; 4 Mayıs Dostmodern darbe", yandaş medyanın amiral gemisi diye anılan Star "Nöbet Değişimi 22 Mayıs'ta", Ortadoğu "Geldiği Hızla Gitti",  Özgür Düşünce "Emanetçi Olmadım", Posta "Son Başbakan", Takvim "Onuru Onurum, Ailesi Ailemdir", Taraf "Benim Tercihim Değil Zaruret", Vahdet "Benim Tercihim Değil Zaruret", Vatan "Son Nefese Kadar Vefa", cemaatin yeni medyasından Yarına Bakış "Benim Tercihim Değil Zaruret", Yeni Akit "İşte AK Parti Farkı", Yeni Asya "1 Kasım da Yetmedi", Yeni Birlik "Kimseyle Küskün Değilim", Yeniçağ "Mecburiyetten Bırakıyorum", Yeni Şafak "Veda Değil Vefa", Yurt "Davutoğlu'nun Hayal Kırıklığı",  TMSF yönetimindeki Zaman "Şimdi Birlik Zamanı" manşetlerini attı.

 

Operasyon başladı

Başkanlık da hazmettire hazmettire

AKP iktidarının ilk günden bu yana uyguladığı alıştırma, olağanlaştırma, hazmettirme yöntemi Başkanlık sistemine geçiş için de yürürlüğe sokuldu. Erdoğan'ın Davutoğlu'nu çizmesinin ardından, dün yandaş medyadaki köşe yazarlarının çoğu "Başkanlığın" zaruret haline geldiğini, "yeni Başbakan"ın da ne kadar uyumlu olursa olsun "iki başlı"lığının sıkıntılarını yaşamaya mahkum olduğunu yazdı:

Vakit yok

Türkiye'nin kaybedecek vakti yok!(...) bürokratik ve teknokratik küresel vesayet rejimine tekmeyi vuracak, hızlı karar alıp süratle uygulayacak başkanlık sistemine geçmesi lazım Türkiye'nin hızla!

Yusuf Kaplan Yeni Şafak

 

***************

 

CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI

 Türkiye, 2007 yılında Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayan anayasa değişikliğini de içeren referandumun onaylanmasından itibaren şeklen, 2014 Ağustos'unda Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden itibaren de fiilen bir sistem krizi yaşıyor. Çünkü (...) tek başına seçime girip halkın yüzde 52'sinin oyunu alan, dolayısıyla en az Başbakan kadar hak, yetki ve sorumluluk sahibi olması gereken Cumhurbaşkanı'ndan eski vesayet düzeninde olduğu gibi sadece imzacılık, sadece noterlik görevi yapması bekleniyor. (...) sistem böyle sürdükçe Davutoğlu'nun yerine gelecek kişinin benzer bir sürtüşme yaşaması ihtimali yok değildir.(...) 2007'deki referandumla aslında cin şişeden çoktan çıkmıştı...

Özlem Albayrak Yeni Şafak

 

****************

 

KENDİ İPİNİ ÇEKTİ

... Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı arasında spesifik olarak yaşanan görüş farklılıkları bir yana, meselenin bamteli burasıdır. Zira, Sayın Başbakan bu süreçte, AK Parti'nin 'yeni anayasa ve başkanlık sistemi' konusunda Meclis Başkanlığı'na sunduğu öneri bir kenarda dururken, "Bizim başkanlıkla ilgili bir teklifimiz yok" açıklaması yaptı...

Murat Kelkitlioğlu Akşam

 

*****************

 

İKİSİ BİRARADA OLMAZ

 "Güçlü Başbakanlık" modeli, 21 Ekim 2007 referandumuyla kâğıt üzerinde, 10 Ağustos 1014 Cumhurbaşkanlığı seçimiyle de "fiilen" bitti. (...) Hem seçilmiş Cumhurbaşkanı, hem seçilmiş Başbakan olmaz.

Ahmet Kekeç Star

 

******************

 

YOL KAZASINDAN KORKTU

Erdoğan'ın lider olarak iki önemli hedefi var: Birincisi, içeriden ve dışarıdan yürütülen sabotajlara, kumpaslara, algı operasyonlarına rağmen 1 Kasım seçim zaferinin gölgelenmesine kesinlikle izin vermemek. İkincisi, şu anda terörle mücadelede, Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelede, yeni bir anayasa ve Başkanlık Sistemi'ne geçilmesinde tereddüt oluşturmamak. Sayın Davutoğlu'nun bizzat şahsı ile ilgili değil ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte bir yol kazası endişesi taşımasaydı Davutoğlu ayrılığı olmazdı.

Hüseyin Gülerce Star

 

****************

 

Arınç ve Davutoğlu'nun isim vermeden çok ağır sözlerle eleştirdiği "akil" yazar açıkça yazdı:

"Eyyy Başbakan iktidar mücadelesine girmeyecektin"

Davutoğlu'nun 20 aylık Başbakanlık performansı sürecinde oluşan bazı çatlaklar bu sonucu doğurdu.

(...)

 Erdoğan'ın rızası alınmadan Dolmabahçe açıklamasının yapılması ve ardından gelen Öcalan'la görüşecek İzleme Komitesi girişimi.

 Milletvekili aday listeleri hazırlanırken istişareden kaçınılması.

 7 Haziran seçimlerine gidilirken Başkanlık sisteminin birkaç cümle hariç hiç savunulmayarak Erdoğan'ın şahsi meselesi gibi gösterilmesi.

 Ekonomi yönetiminde 'faizci' anlayışa aykırı bir paradigma geliştirilmesine uzun süre direnilmesi.

 AB ile Schengen süreci, sanki Erdoğan'ın Başbakanlığında 2013'te başlamamış gibi 'mültecileri al, Schengen'i ver' şeklinde formüle edilen bir pazarlık görüntüsünün verilmesi.

 ... Schulz'un 'muhatabımız Erdoğan değil, Davutoğlu'dur' açıklamasında olduğu gibi 'arayı açacak' söylemlere hiç itiraz edilmemiş olması.

 Valiler Kararnamesi'nin tercih farklılıkları yüzünden aylarca ertelenmesi...

(...) Yabancı basının başlıklarında bile 'Davutoğlu iktidar mücadelesini kaybetti' denmesi çok şey anlatıyor. Zira Cumhurbaşkanı ve parlamentonun halk tarafından seçilmesine uygun olarak sistemin dizayn edilmesi gerekirken, iktidar mücadelesine girişildi...

Hilal Kaplan Sabah

 

*********

 

Yürek mi yedin?

Taşgetiren'den Erdoğan'a "Ben yaptım oldu" eleştirisi

Tayyip Bey'in yola birlikte çıktığı insanlar, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ali Babacan, şimdi Ahmet Davutoğlu... bana göre bunların hukukunun korunması sorumluluğu "Lider"e aittir. Böyle, üstelik sanki Tayyip Bey'le ilişkisi varmış izlenimi vererek insanların haysiyetine saldırı yapılmasını izin verilmemelidir. Bunları, onların kendilerini savunmasına gerek kalmadan Lider'in göğüslemesinin "Kardeşlik" hukukuna daha uygun olduğunu düşünürüm. - Şu an Ak Parti'ye oy vermiş, onun siyasi misyonunu hayati bulan toplum zemininde bir duygusal karmaşa - kırılma yaşanıyor. Bunu ciddiye almak, önemsemek lazım. "Ben yaptım oldu" yaklaşımı kimseye fayda getirmez.

 Ahmet Taşgetiren Star

 

*********

 

Yeni ve sorunlu bir dönem

 (...) -Anayasa'daki aksi yöndeki hükme rağmen, Erdoğan'ın bir siyasi partinin iç yapısındaki belirleyici gücü üzerinden "fiili ve açık partili bir cumhurbaşkanı" dönemi start almıştır.

- Erdoğan'ın hem AK Parti'nin (dolayısıyla yasama çoğunluğunun), hem yürütme organının lideri olması, denge mekanizmalarından yoksun kuvvetli ve fiili bir başkanlık sisteminin önünü açılmıştır.

Özetle Tayyip Erdoğan iktidarının "parlamenter düzen/başbakanlık", "fiili yarı başkanlık düzeni/arayış" döneminden sonra, 3. evresi başlamıştır.

(...) Elbette bu evre, türlü soru, sorun ve riskleri de içermektedir. Sadık ve bağımlı bir başbakan modelinde, dengeler tümüyle devre dışı mı kalacaktır? (...) İktidar şahsileşmesinin dozu artacak mıdır? Anayasa ihlalleri tartışmaları yoğunlaşacak mıdır? İstikrar ve kriz arasındaki denge nasıl oluşacaktır?

Ali Bayramoğlu Yeni Şafak