MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
TÜSİAD’dan yaka paça atılmayı göze alacak biri çıksa da anlatsa

(...) TÜSİAD’ın istişare toplantılarının “istişare” özelliği kalmadı. Katılımcılar protokol konuşmalarını dinliyorlar. Alkışlayarak ayrılıyorlar. Katılımcıların söz almalarının, olumlu veya olumsuz görüş ve değerlemelerini dile getirmelerinin mümkünatı yok. Söz almamak, ses çıkarmamak “nezaket” icabı oldu.
Denilebilir ki... “İyi de... Sen sesini çıkarabilse idin... Nezaketi bir yana atarak neler söylerdin?” 
Ben derdim ki, “Muhterem A’bilerim, Ablalarım...” derdim... Bırakınız artık bildiğimiz şeyleri tekrarlamayı... Evet tasarruf oranımız düşük... Ama, yurtdışından dövizleri getirerek yatırım ve üretim yapmak isteyenleri Türk Lirasız da, dövizsiz de bırakmıyoruz. Türk Lirası’nın da dövizin de maliyeti enflasyonun altında dolanıyor. Devlet sanayi, ihracatı teşvik için çaba gösteriyor.

***

Sanayimizin, ekonomimizin, ihracatımızın, büyümemizin durumu böyle ise, bunun suçlusu siz değilsiniz de Ayşe Hanım Teyzem mi?
Ayşe Hanım Teyzem mi, sizlere, artık sanayi yatırımı yapmayın, sanayiden kazandıklarınızı inşaata aktarın dedi. Ayşe Hanım Teyzem mi sizin teknoloji yoğun, inovatif üretim yapmanızı, daha çok katma değer yaratmanızı yasakladı?
Ayşe Hanım Teyzem mi, kalite ve fiyat rekabeti karşısında ihraç edemediklerinizi, iç piyasada satınız diyerek sizin elinizi ayağınızı bağlıyor. 
Sonra da havayı yumuşatmak için Mevlana’nın olduğunu hatırladığım “Dünle beraber gitti cancağızım/ne varsa düne ait/Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...” dizelerini okur. “N’olur A’bilerim Ablalarım, bundan sonra bize yeni şeyler söyleyiniz. Bizim ufkumuzu Türk ekonomisinin önünü açınız. Yeni projelerden, yatırımlardan, büyümeden söz ediniz” derdim. Beni de yaka paça salondan atarlardı.
Güngör Uras Milliyet

 

Bağlasalar çıkacak
Milletvekillerini topladı...
Önlerine kağıt koydular:
“Kimin cumhurbaşkanı olmasını istiyorsunuz...” 
Oradan bakıyor zaten...
Sonuç malum...

*

Sonra milletvekilleri tek tek düşüncelerini söylediler...
“Zat-ı alinizi Çankaya’da görmek istiyoruz hakikaten...” 
Diğeri:
“Siz olmasanız olmaz...” 
Başkası:
“Yani millet illa çıksın     diyor...” 

*

Hepsini not etti...
Olumsuz yaklaşanlar da vardı:
“Çıkmayın...Çıkmayın da biz ölek...” 
(Adana)
“Yani misal diyoruz, şimdi çıkmadınız.... Eee düşünmek lazımdır ki Çankaya Çankaya olmaz, şahsi görüşüm         budur...” 
Öbürü:
“Çıkmazsanız, aha ben de şuradan şuraya adımımı atarsam...” 

*

Ayet bile iner, ben size söyleyeyim...
“O kuluna söyle, çıksın...” 

*

Oysa bağlasalar         çıkacak...

*

Nitekim önceki günkü toplantıda, kendi milletvekillerine sorar gibi yapıp,         Çankaya’ya çıkmaya kesin karar verdi aslında...
“Daha karar         vermedim” dedi çünkü...

*

O kanattan tek adaydır...
Abdullah Gül aday olmayacak...
Olacakmış gibi yapması, başbakanlığı almak ve yetkilerin tümünü kaptırmamak içindir...
Kayseri pazarlığı yani...

*

Hayırlı olsun Türkiye...
Bunca kutudan, bunca     talandan, bunca yağmadan, bunca skandaldan, bunca rezaletten sonra başına taç yaptın da...
Biraz aşağıda oturmuş, biraz yukarıda oturmuş,     farkı var mı?..
İkisinin ortası, Kuğulu Park’ta oturacak değil ya...
Bekir Coşkun/Sözcü

 

Bak şu konuşana!
RÜŞVET ve yolsuzluk soruşturmasında ortaya çıkanlar nedeniyle AB Bakanlığı görevinden alınan Egemen Bağış, bir ay ara verdiği Twitter mesajlarına geri dönmüş.
Bağış’ın attığı tweet     şöyle:
Sabah gazetesinde @GumustekinTulu çok doğru yazmış; “hazmedecek ve özür dileyecek muhalefet ahlakı çoktan yok oldu.” 
Bunu gazetede okuyunca kahkaha atmaktan kendimi alamadım!
Demek ki artık “internetten bir ayet bul, salla gitsin” den, “bakara-makara” dan vazgeçmiş, ahlaki meseleler ile ilgileniyor.
Bir aydır tweet atmadığı için eski alışkanlığını kaybetmiş olabilir diye, ben de bu konularda kendisine yardımcı olayım istiyorum.
Mesela şöyle bir tweet atsaydı, ilginç olmaz mıydı:
“Bakanlara çikolata tepsisi içinde 500 bin dolar gönderen işadamları, siyasi ahlaka zarar veriyor.” 
Ya da şu:
 “Elbise torbalarının içinde milyon dolarlar alan bir insana iyi ahlak sahibi denebilir mi?” 
Şöyle bir tweet hoş olmaz mı:
 “Milletin dini inançlarıyla bakara-makara diye dalga geçtikten sonra özür dileme ahlakı çoktan yok oldu.” 
Hatta şöyle bir “hashtag” de açabilir:
#eleverirtalkinikendiyutarsalkimi
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

 

Erkeksen dışarı gel
(...) Scaramouche, İtalyan Commediadell’arte tiyatrosunun (bizim ortaoyunu gibi) bir soytarı tipidir. Bunu aklımızda tutalım.
(...) Fransız Devrimi’nden önceki günler. Meclis’te iki parti vardır. Soyluların partisinin bir silahşör üyesi vardır Meclis’te. Burjuva partisinin ileri gelenlerini, bir punduna getirip düelloya davet eder ve işini bitirir. Burjuva partisi çaresizdir. Sonunda, iyi bir silahşor bulurlar. Bir soylunun gayri meşru oğludur. Adamı Scaramouche kılığına sokarlar ve ortaya salarlar.
Filmin sonunda Scaramouche rolündeki StewartGranger, Marquis de Maynes rolündeki MelFerrer’i öldürür ve film mutlu son ile “TheEnd” olur.
(...) Başbakan da tıpkı Marquis de Maynes’ın, yasaların ve adaletin uygulanmasını talep eden Meclis üyelerini düelloya davet etmesi gibi, iş ve görevini yapan insanları siyasete atılmaya davet ediyor. Yani düelloya davet     ediyor. Ama her an karşısına bir Scaramouche çıkacağından haberi yok.
Özdemir İnce/Aydınlık

 

İpten dönmek isteyenler için...
Artık herkes biliyor ki, AKP’nin ipiyle kuyuya inen, o kuyuya gömülür. Örnek mi? Liberal demokratlar, örnek mi Gülen Cemaati, örnek mi namuslu AKP kurucuları ve sıradakiler!..
O ip boynumuza dolansın istemiyorsak, harekete geçme zamanı. Yüzde 56,4 oy, buna yüzde birkaç daha elektrikten, kediden,     her tür rezillikten         çalınanları ekleyin, yaklaşık yüzde 60... Zahmet edip bu seçimde oy vermeyenler de giderse sandığa, diktatoryal hayaller kâbusa döner AKP için. Sözün özü, cumhurbaşkanlığı seçimi demokratik bir Türkiye’den yana olanlarla, profaşistlerin Türkiye’yi ele geçirme mücadelesi. Tandemi çöpe atalım, alternatifi tartışalım.
Ceyda Karan/Taraf

 

 Erdoğan Çankaya  ’ya “Kenan Evren  yetkisiyle” çıkacakmış!
Darbe yapmadan bu kadar yetkiyle donanıyorsa darbe yapsa neler olacaktı acaba?
Akif Kökçe/Milliyet (Açık Pencere)

 

Gidişat...
Askeri vesayeti bitirmek için ne kadar üst düzey     ordu mensubu varsa     “darbe düşündüler” diyerek ömür boyu hapse at, sonra askeri vesayetçi darbeci     generalin yaptığı anayasayla çok geniş yetkilere sahip Cumhurbaşkanı seçil;     hem köşke çık, hem AKP’nin başında ol.
Yeni gidişat: Yersen.
Necati Doğru/Sözcü