Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Meğer...

Necib Türk medyası Irak'ın kuzeyindeki referandumdan sonra yeni keşiflere imza attı!

Öyle ki; yaptıkları keşifler, yakın gelecekte Mars'ta koloniler kurulacağı haberini bile gölgede bıraktı...

Meğer Barzani sözünde durmayan, Türkiye'yi kullanan, güvenilmez, kaypak, İsrail'e çalışan bir adammış...

Meğer Rus Lider Putin istikrarlı ve sözünde duran bir devlet adamıymış...

Meğer Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak, komşuların toprak bütünlüğü ile ilgiliymiş...

Meğer Tahran ve Bağdat ile daha yakın ilişkiler kurmak gerekiyormuş.

Meğer ABD Türkiye'nin ulusal çıkarlarının karşısındaymış...

Meğer Türkiye, reel politik davranmalı ve yeni ittifaklara yelken açmalıymış...

Ekranlarda gözleri faltaşı gibi açık sunucular, kerameti kendinden menkul yorumcular eşliğinde yeni keşifleri tartışıyor...

Bir "uzman", "ulus devletlerin modası geçmiştir" diyor mesela... Barzani'nin devleti bu nedenle tutmazmış!

Bir başkası; "Yeni devlet oluşumunu abartmamak gerekir" diye ekliyor.

Saray, gereken tepkiyi gösteremeyip, tersine devlet oluşumunu hızlandırdığı Barzani için "kötü ama tehdit değil" algısı yerleştirmek istiyor...

Toplumu "haplamakla" görevli "uzmanlar" her kanalı dolaşıyor. Onları dinlerseniz Saray'ın aklını okursunuz...

İçerde ve dışarda ülkemizin en kritik virajlarında hep aynı görevi üstleniyorlar:

"Halkı Saray'ın politikalarına göre hazırlamak..."

Eş zamanlı alt görevleri de şunlar:

*Saray'ın hatalarını aklamak,

*Saray'ın rakiplerine her türlü saldırıda bulunmak,

*Saray'ın yanlışlarından muhalefeti ya da bilinmeyen güçleri sorumlu tutmak...

Çoğu, Saray politikalarını önceden haber alıyor ve ona göre manşetlerini ve ekranlarını dizayn ediyor...

Mesela Saray; Atatürk ve kurucu irade ile ilgili "eleştiri" yaptığında, karşı devrimcilerin arşivleri önce bunların masalarında açılıyor... Ardından gelsin manşetler, saldırılar...

Saray, gün geliyor - darbe girişiminde olduğu gibi - Atatürk'ün değerlerine kurtarıcı gibi sarıldığında aynı masalarda "dönüşüm" başlıyor;

Meğer Atatürk Türkiye'nin harcıymış...

Meğer Atatürk yıllar öncesinden uyarılarda bulunmuş...

***

Ak Parti'nin ak'layıcıları...

Açılım sürecinden, FETÖ'ye kadar iktidarın her dönüşünde "meğer" diyerek ortaya çıkıyorlar.

Memleketin en yakıcı sorunlarında, iktidarın her yanlışında "görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum" pozunda üç maymunu oynayanlar "meğer"e başlıyor...

Bilginin karartıldığı, toplumun gerçek bilgiye ulaşamadığı, olgusal haberciliğin yerini halkla ilişkiler, tanıtım, yıkama - yağlama haberciliğinin aldığı, kirli bir iletişim ikliminde yaşıyoruz.

Bu iklimde "meğer" demeyen az sayıda gazeteci, yazılı ve görsel medya var...

Yeniçağ yakın zamanda 16'ncı yaşına girdi... Haberleri ve yorumcuları ile okurunu yanıltmayan bir gazete...

***

Türkiye bir gün, daldığı derin uykudan, "meğer, gerçeğin peşinde olan gazeteciler varmış" diyerek uyanacak...

Meğer yandaş medyanın saldırdığı siyasiler memleket için çalışıyormuş...

Meğer vicdanını kiraya vermeyen medya patronları, işadamları varmış...

Meğer bu topraklarda, yalanın karanlık okyanusuna, ışıklı kalemi ile direnenler yaşarmış...

Yazarın Diğer Yazıları