Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Mehmet Coral’ın kaleminden Hallac-ı Mansur

Kitap raflarında yüzlerce kitap arasından birini seçersiniz. Bu seçim nasıl gerçekleşir ya da kitap kendini size nasıl aldırır? Bir kitabın albenisi veya satış başarısı yazarın işlediği konuyu ifade etmekteki birikimi, seçtiği konunun güncelliği ya da ilgi çekici olması ve bu güçlü ifadenin kitabın ismiyle buluşup sizi etkilemesiyle mümkündür. Eliniz kitaba doğru uzanır ve alırsınız.
İşte Mehmet Coral’ın son romanı “Allah Benim” de hem yazarı, hem konusu, hem de kitabın vurucu ismi sebebiyle kendisini bana seçtirdi. Kitapta İslam tarihinin en ilginç isimlerinden Hallac-ı Mansur’un öğretisi ve korkunç işkenceler gördükten sonra katlediliş öyküsü anlatılıyor. 922 yılında el-Hallac adıyla tanınan Sûfi’nin asıl adı el-Hüseyin İbni Mansur’dur.
Kısa süre önce kitap raflarındaki yerini alan ve bir ay içerisinde 5. baskısını yapan roman oldukça farklı bir üslupla tarihin tozlu sayfalarına dönüyor, son derece sarsıcı, dönem bilgileri didik didik edilmiş, bedeli ağır ödenmiş bir Tanrı aşkının yakıcı hikayesini, Mevla’sını bulma yolunda her zorluğa katlanan ve bir mecnun gibi kendini hiçleyip yollara düşen hatta sonunda kendinden bile vazgeçip her zerresinde Yaradan’ı arayan ilahi aşkla yıkanmış bir yüreğin yaşadıklarını anlatıyor. 
Mehmet Coral, İslam tarihinin bu en ilginç isimlerinden Hallac-ı Mansur  öğretisinin ve Tanrıyı arama, ona ulaşma ve kavuşma sürecindeki çektiği azap ve işkencelerle dolu katlediliş öyküsünü ona inanan müritlerinden İbn Ata’nın ağzından aktarıyor. Kitapta 9. Yüzyıl İslam tasavvufunun en önemli temsilcisi, yıllar boyunca Hindistan v e Çin arasında uzun geziler yaptıktan sonra Bağdat’a dönen ve burada ölen Hallac-ı Mansur, evrendeki en büyük sevgi ve aşkın Allah’a duyulan ilahi ve sonsuz olan aşk olduğuna inanmaktadır.
Kendisinin ölümüne sebep olan “En el hak” (Allah benim) sözü ise dönemin yöneticileri ve kendisini sevmeyen düşmanları tarafından Allah’ı inkar etmek, dinden sapkınlık olarak görülmekle birlikte bugün biliniyor ki, “Ben önemsizim, benliğimi hiçledim, benim her bir zerrem, tüm benliğim Allah’ındır. Ben onun büyüklüğünde kaybolmuş bir hiçim” anlamındadır.
Dönemin insanına ve düşünce yapısına ters gelen Hallac, belki de ölmeden önce ölen bir yüreğin, bir bilincin Allah’ın büyüklüğü karşısındaki acizliğini ve savunmasızlığını idrak edişi, ona ulaşabilme yolundaki engel tanımaz inancını dillendirmişti. İşte bu noktada roman Hallac-ı Mansur’un dönemin halifesinin tüm uyarılarına rağmen inandığı düşünce ve doğrudan vazgeçmeyişinin hikayesini tutuklanıp, dokuz yıl boyunca hapis edilişini, gördüğü onca işkence, kırbaç sonrası elleri ve ayakları kesilerek katledilişini, yalın ve etkili bir dille müridi İbn Ata’nın ağzından anlatıyor.
Mehmet Coral, dünyanın gerçekliğinden hızla kurtulmak isteyen ve Allah’a duyduğu büyük ilahi aşkı tüm benliğinde yaşayan bir Sûfi’nin öyküsünü özellikle de maneviyatı öne çıkararak ustaca ele almış.
Okuyucusunu derin düşüncelere yönelten, dili güçlü, oldukça rahat okunan bir kitap. Düşündürücü, zorlu, anlamlı. Varoluş felsefesi ile ilgilenenler için ilginç bir seçki. Okunmalı.

Yazarın Diğer Yazıları