Melanet, iki sihirli kelime ile başladı!

Türkiye'de melanet iki sihirli kelime ile başladı; "Diyalog" ve "Hoşgörü"! Öyle ki bu iki kavram çerçevesinde sürdürülen faaliyetlere sıcak bakmayanlar küçümsendi hatta çağdışı ilan edildi. Oysa bu iki kavramın daha önce hangi projede kullanıldığı belliydi, bilen biliyordu..

***

"OPUS DEI (Tanrı'nın İşleri) adlı gizli örgüt, 2 Ekim 1928'de Madrid'de kuruldu. Kurucusu sıradan bir papazdı. Adı, Jose Maria Escriva de Balaguery Albas idi. Escriva'nın amacı Papa'ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadro oluşturmaktı. Oluşturdu da! Doktorlar, iş adamları, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, mimarlar gibi meslek adamları bir arada OPUS DEI için çalışmaya başladı. Çeşitli ülkelerdeki aynı meslek sahipleriyle ilişki kurdular. Bu ilişkileri sağlayabilmek için iki anahtar kavram seçmişlerdi. Birincisi 'Diyalog', ikincisi de 'Hoşgörü' idi. Kendisini uygar, barışsever ve eşitlikçi, demokrat kabul eden hiçbir aydının bunlardan sakınması mümkün değildi. OPUS DEI, bu kavramları kullanarak birçok ülkede konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenledi. Böylece oluşturulan 'Dayanışma' grupları, gerçekte tek amaca hizmet ediyordu. OPUS DEI'nin Vatikan içindeki yerini güçlendirmeye.

Escriva, diktatör Franko'yu var gücüyle destekledi. Karşılığında Franko kabinesinden 10 bakanlık aldı. Böylece çok büyük bir servet edinme şansını elde etti. Bu sermayeyle yeni ve uluslararası şirketler kurdurdu. İspanya'nın turizm gelirlerinden büyük pay almaya başladı. İnşaat sektörüne girdi, sonra da eğitime. Çeşitli ülkelerde okullar açmaya başladı. Halen OPUS DEI'nin dünyada 428 üniversite ve sayısız okulu vardır.

OPUS DEI, gittiği her ülkede ilkin mesleğinde çabuk yükselmek isteyen, hırslı, yerleşik, ahlaki değerlere önem vermeyen şahıslarla, kendilerini çok önemseyen fakat nedense adlarını duyuramamış silik aydınları avladı. Özellikle basın ve TV'de bu tür insanları destekledi, mesleklerinde adlarını duyurmalarını sağladı. Sonra da bunları kullanarak ülkede her istediğini yaptırır hale geldi. Michael Walsh'un deyimiyle bu örgüte OPUS DEI yerine OCTOBUS DEI, yani 'Ahtapotun İşleri' denilmeliydi..."  (Aytunç Altındal'ın Birharf Yayınları arasında çıkan "PAPA 16. Benedikt; Avrupa Birliği ve Türkiye" adlı kitabından...)

***

FETÖ, Türkiye'de aynı yöntemi uyguladı. Bir taraftan çocuklara çengel atarak askeri okullara sızarken diğer taraftan "Diyalog ve Hoşgörü" kavramları ile her meslekten insanı örgüte bağladı.

Fakat Prof. Dr. Yümni Sezen'in, Kelam Yayınları arasında çıkan "Dinlerarası Diyalog İhaneti" başlıklı kitabında belirttiği gibi, "Bütün Müslüman ve Hıristiyanlar İsa'nın etrafında bütünleşmelidir" gibi, "Bir Hıristiyan, tevhide döner ve fakat diğer hayatı aynı olursa ona 'Müslüman İsevi' denilir" gibi "1. Dünya Savaşı'nda Hıristiyan taraftan ölenler de şehittir, ahirette mükâfatları vardır" gibi ifadeler FETÖ'nün ne yapmaya çalıştığını net bir şekilde ortaya çıkardı..

Yümni Sezen, "Bu hareketin gerçek yüzü Papa'ya sunulan bir güven mektubundan ibarettir. Arka yüzü Vatikan'a bırakan bu projenin ön yüzü Müslüman'ı ehlileştirme (!) yahut etkisizleştirme, daha da Türkçesiyle iğdiş etmedir..." diyordu.

***

Dinlerarası diyalogun birinci hedefi, Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmak idi. Biz bu verilerle 20 ve 21 Ocak 2006'da "AKP'lilere ve diyalogçulara içten bir uyarı: Hıristiyanlaşıyorsunuz! Çocuklarınızı da Hıristiyanlaştırıyorlar! Çocuklarınıza ve dininize sahip çıkın!" dedik ama şimdi daha net görülüyor ki bazı insanlar koyun gibi bu hareketin peşinden gitmiş!

Çocukları kurt gibi yetiştirmezseniz yine olacağı budur!

Yazarın Diğer Yazıları