Bu, Aziz Nesin’in kitaplarından birinin adıdır... Yönetim bozukluğunda insanların çılgın Türkler değil, çıldırmış Türkler haline geldiğini anlatır
***
Bizim küçük burjuvalar; balkon kapatmaya, salonu ikiye bölmeye, tuvaleti banyoya katmaya çok meraklıdır. Banyoyu ve tuvaleti bilmem ama o kapattıkları balkonlarda bir gün bile oturmazlar. Bazen çamaşır asarlar. Evin havasını önlemekle kalırlar...
Bu küçük burjuvalar iktidar sahibi olunca da denizi doldururlar, ağaçları keserler. Bu mülkiyet tutkusu nedir? bilimsel olarak incelemek lazım. Hiç bir şey yapmasalar, yolun ortasına çizgi çekip çifte yol yaparlar. Bu çifte yola, “duble yol” demekten çok hoşlanırlar. Yabancı kelimelere ne kadar hakim olduklarını göstermiş olduklarını sanırlar. Denizi doldurduklarında ölen balık tohumlarını, midye yataklarını, deniz bitkilerini düşünmezler. Yani tabiatı mahvettikleri akıllarına bile gelmez. Birisinin çıkıp onlara sıs sık yunus Emre’nin;
Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi?..
mısralarını hatırlatması gerekir. “İlk sahibi” nin rızasını kazanamayan işler yapıyorlar. Dikkat etmeliler.
***
Şimdi anlaşıldı ki, bu Yenikapı, Kazlıçeşme işleri 1 Mayıs’ta işçileri Taksim’e sokmamak için hazırlanmış.
Bir polemik çıkaracaklar ya...
İnanılmaz derecede koşarlar, terlerler...
Hiç üşenmezler, cemaatin okullarını kapatmak için uçağa atlayıp oradan oraya koşarlar...
Hemen iş makinalarını getirip tozu dumana katarlar. Ağaçlar, evler, kurumlar, insanlar hiç akıllarına gelmez. Darmadağın etmekle kalmaz, kavga çıkarmak için de bahane yaparlar.
1 Mayıs’ta işçilerin istekleri değil, onlarınki olacakmış. Taksim yasakmış!
Böyle yönetime de ben “tirinam” derim, ciddiye almam ama özü gereği ciddiye alınmayacak gibi değil...
***
Askeriyle didişen bir iktidar...
Şimdi, yargısıyla didişen bir iktidar...
Güvenlik güçleriyle didişen bir iktidar...
En son işçisiyle yeniden didişmeye başlayan bir iktidar...
İşçiler, “üretimden gelen” güçlerini kullandıklarını söylüyorlar. Dikkat etmek lazım.
Memleketin birinde üretim yoksa, sadece “tirinam” varsa bundan korkmak lazım
