Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Menfaat çarkında bağırsak temizliği

Gözü kara, fütursuz bir şekilde ‘devlet aygıtına’ ait her ne varsa hepsinin üzerine yürüdüler.

Doğrusu cesaretlerine diyecek yoktu.
Kimi zaman ‘kendilerinde’ vehmettikleri bir güçle bunu yaptıklarını, kimi zaman ‘milletten’ destek aldıklarını düşündüler.
Zaman içerisinde ‘bazı güçlerin’ aslında kendilerinin değil de ‘başkalarının gücü’ olduğunu hisseder bir kıvama geldiler.
 “Yahu bize bunları kim yaptırmış?”  diye sorar gibi oldular; düşünür gibi yaptılar. Tam düşünmeye başladıkları anda akıllarına yeniden “Yahu şu köşeyi de unutmuşuz, buraya da adam atamamışız”  gibi dâhiyane fikirler gelip oturuverdi. Ne hazindir ki o fikirler bile ‘başkaları tarafından’ beyinciklerine şırınga edilmişti.
Yola çıkışta var olan temel felsefe bir ‘mağduriyet masalı’ üzerinden ‘geçmişe ait’ ne varsa hedef tahtasına oturtmak, bir de ‘mevcut kaynakların’ el değiştirmesini sağlamaktı.
Bu çerçevede başarılı da oldular.
Çünkü yapıyı oluşturan unsurların ve ana omurganın var oluş sebebi bizzat ‘mevcut düzen’ ile hesaplaşma ve ‘rövanş almaya’ dayalıydı.
Fakat hesap edemedikleri nokta akıl hocalarının ‘üç adım sonraki hamleleri’ ve ‘kaynakların paylaşımı’ oldu.
İlk başlarda ‘gayet tıkırında’ giden proje, zaman geçtikçe ‘aksamaya’ başladı.  

***

İnsanoğlunun ‘doymak bilmeyen’ ihtirasları günün birinde mutlaka ‘maraza’ çıkarır.
Bu ihtiras kiminde ‘para’, kiminde ‘makam’, kiminde ‘benlik’ olarak kendini gösterir.
Kimilerinde ise bu üç unsur ve daha fazlası ‘aynı anda’ bulunur. İşte o zaman ‘mutlak hakimiyet’ ve ‘mutlak itaat’ beklentisi tamamen tavan yapar. Kayıtsız şartsız biat, Sultan hazretlerinin ve yakın çevresinin varlığı, hayatiyeti bizzat ‘davanın kendisi’ olup çıkıverir.
Günümüzde yaşanan tam da budur.
‘Mağduriyetin’ ve ‘geçmişe hıncın’ rüzgarı ile 12 yıldır ülke yönetimini elinde bulunduranlar, artık toplumu ‘siz-biz’ diye bölmenin çok ötesine geçmiş durumdalar.
Gelinen noktada ‘kendi içlerinde’ parçalanma ve ‘ihanet suçlamaları’ iyice su yüzüne çıkmış ve gizlenemez bir hâl almıştır.
Sultan hazretlerinin ifadesiyle bunu şerh edecek olursak, ‘her menfaat odağının fıtratında’ aslında böyle bir durum mevcuttur.
Ne kadar baskı altına alırsanız alınız, günün birinde ‘ipler’ kopar, ‘köprüler’ atılır ve ‘kavgalar’ ayyuka çıkar. Suçlamalar birbirini takip eder, herkes ‘kendini temize çıkarmaya’, ‘başka bir mağduriyeti oynamaya’ başlar.  

***

Hemen her seçim öncesinde, her koltuk paylaşımında ve her yapılanmada fire vere vere, ‘safra’ ata ata, ‘bağırsak’ temizleye temizleye bugüne kadar geldiler.
‘Yola çıktıkları’ ile bugün ‘baş başa kaldıklarına’ dikkat ederseniz, yapının şifrelerini daha kolay çözebilirsiniz.
‘Beraber yürünen’ bu uzun süreçte kimi erken uyandı ve sessiz sedasız yapının dışına çıktı; bazıları yutkundu, biraz daha yola devam etti; bir kısmı ise bizzat ‘kangren’haline gelen zafiyet dolayısıyla dışlandı. Ama her seferinde yeniden ve büyük bir utanmazlık ile dışarıya karşı ‘birlik ve beraberlik’ mesajları verildi.
Kalanlar, gidenlerin zaten ‘sağlam pabuç’olmadıklarından, ‘bir takım yapıların’adamları olduklarından, ‘ihanet’ettiklerinden dem vurdu.
Hoş gidenlerin de öyle zannedildiği gibi ‘sütten çıkmış ak kaşık olmadıkları’ âşikar.
Onlar aslında itiraf etmeseler de ‘bir zümrenin çıkarları’ için ‘koca bir ülkenin çıkarlarını’görmezden gelmenin bedelini ödeme noktasındalar. Bugün akıttıkları timsah gözyaşları,  “Aslında biz masumuz” sitemleri geç kalmış ve inandırıcılığı kaybolmuş boş çabalardır. Bu günaha ortaklar ve öyle ya da böyle ‘faturanın ödenmesinde’ ellerini taşın altına sokmak zorundadırlar.  

***

Bunca lafı, senelerce Sultan hazretlerine övgüler dizdikten sonra bir anda ‘kapının önüne’ bırakılan birkaç ‘dolma kalem’ için yapmadık herhalde. Onlar, yalnızca ‘buz dağının’ üstündeki bir avuç zavallı.
Daha neler ortaya çıkacak kim bilir?
Mevla görelim neyler?

 

Yazarın Diğer Yazıları