Meral Akşener, İYİ Parti grubuna seslendi

Meral Akşener, İYİ Parti grubuna seslendi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis grubunda konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener, konuşmasına başlamadan önce İYİ Parti'ye geçen Edirne Lalapaşa Belediye Başkanı Bülent Şahinşah ve belediye meclis üyelerine rozetlerini taktı.

Rozetlerin takılmasının ardından konuşmasına başlayan Akşener, FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasına ilişkin verilen soru önergesinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiğini hatırlatarak "Bu hain FETÖ’nün, hiç vekili yok muydu, hiç grup başkanvekili yok muydu? Hiç genel başkan yardımcısı yok muydu? Milletimiz bu sorulara cevap istiyoruz. Verdiğimiz önerge AKP, MHP oylarıyla reddedildi" ifadelerini kullandı.

Ekonomideki gelişmeler ve enflasyon rakamlarına da değinen Akşener, "Damat Berat ekonomide dünyaya örnek oluyoruz dese de herkes cebinin boşaldığının farkında. Cumhurbaşkanı’nın ekonomiyle ilgili konulara hiç girmemesi bile tabloyu gözler önüne seriyor" şeklinde konuştu.

Akşener'in, açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

İYİ Parti grup toplantıları, milletin hakkının, hukukun en gür sesle savunulduğu yerdir..

Böyle olduğu için de, milletimizin gözü kulağı, artık İYİ Partidedir..

Şundan emin olun ki; İYİ Parti artık, milletimizin tek ümididir..

İktidarın her türlü karartma ve perdeleme gayretine rağmen, sesimiz, sözümüz hane hane yayılıyor.. İktidar ekranlarda, manşetlerde gürültü yaparken,,, mazlumlar, masumlar, sessizler ve kimsesizler, kulaktan kulağa hakikati fısıldıyor..

İYİ Parti de, milletin fısıldadıklarını getirip, milletin meclisinde cesaretle haykırıyor.

Grup toplantılarında, meclis genel kurulunda yaptığımız budur.

Milletimizin avukatlığını yapıyoruz.

Siyasette kesintisiz vatan nöbeti tutuyoruz..

Ekonomik krizde, af tasarısında, Mak-kenzi teşebbüsünde, milli vicdanın tercümanı olduk..

Papaz fiyaskosunda, andımızda, 29 Ekim kutlamalarında, milletimizle birlikte tavır aldık..

Suriyeliler konusunda, Kaşıkçı cinayetinde, Doğu Türkistan’daki Çin zulmünde milli itibarı savunduk. Bütün bu meselelerde, sadece safımızı belli etmekle kalmayıp, her seferinde çözüm önerilerimizi de paylaştık.,

Doğu Türkistan’daki Çin zulmünde AK Parti susuyor, andımız meselesinde CHP susuyor.

Böyle birçok başlık sayabiliriz. Ama İYİ Parti’nin suskun kaldığı, geçiştirdiği tek bir mesele yok..

Neyi biliyorsak onu söylüyoruz.. Neyi görüyorsak onu anlatıyoruz.. Neye inanıyorsak onu haykırıyoruz..

Allah’a şükür, bizim gizli kapaklı işimiz yok!

Dışardan vize arayışımız yok !

Millet menfaati dışında beklentimiz yok!

Milletten başka kimseye verilecek, hesabımız da yok!

Bu yüzden başımız dik! Bu yüzden, sesimiz gür !

Bu yüzden cesaretimiz sınırsız!

Biz, milletin partisiyiz. Biz, milletin ta kendisiyiz!

Böyle başladık, böyle geldik, Allahın izniyle, böyle de devam edeceğiz!

"FETÖNÜN SİYASİ VE İKTİSADİ AYAĞI ARAŞTIRILSIN DEDİK…"

"İYİ Parti’nin mecliste attığı her adım, aynı zamanda maskeleri düşürüyor..

Biliyorsunuz, yasama yılının başında bir araştırma önergesi vermiştik.. 15 Temmuz ihanetinin sorumlusu olan fetönün siyasi ayağının, meclis tarafından araştırılmasını istedik.

Bu hain örgütün eğitim, yargı, emniyet ve ordudaki ayakları tespit edildi. Çaycısı, çorbacısı bulundu. Ama gelin görün ki, siyasi ayağı hala ortaya çıkarılmadı..

Ahtapot gibi,, her tarafı sarmış bu örgütün,, siyasi ayağının olmaması mümkün mü?

Mesela; Bu ihanet şebekesinin hiç milletvekili yok muydu?

Hiç grup başkanvekili yok muydu?

Hiç bakanı yok muydu?

Hiç genel başkan yardımcısı yok muydu?

Milletimiz bu sorulara cevap istiyor.. Bu yüzden, İYİ Parti olarak, “örgütün siyasi ayağı araştırılsın” diye verdiğimiz önerge, AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.

Bunun üzerine, geçtiğimiz hafta bir kez daha önerge verdik.. Bu kez “Fetönün siyasi ve iktisadi ayağı araştırılsın” dedik. AK Parti ve MHP yine karşı çıktı. Önergemiz yine reddedildi.

Fetönün siyasi ayağının açığa çıkmasını istemiyorlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin değerli vekilleri, bir gün, İYİ Parti önergesine EVET diyecek.. Ve o ihanet şebekesinin kalkışmasına şehit vermiş milletimiz, o gün gerçekleri tüm açıklığıyla öğrenecek..

Hakikatin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.

Biz neden karşı çıktıklarını biliyoruz. Ama sorsan, bahaneleri hazır; “Biz, HDP’nin evet dediği önergeye, evet demeyiz”” diyorlar.

Ama bakın bunu diyenlere; “Tunceli’de askerlerimizin donarak şehit olmasını araştıralım” dediğimizde, HDP’yle aynı oyu kullanıp, hayır diyorlar..

Bunu Türk Milletinin vicdanına havale ediyoruz.

Hangi mevzularda, kim kimle beraber, aziz milletimizin not almasını istiyorum.

Bir bahaneleri daha var. Diyorlar ki “Biz İYİ Parti’nin önergesine evet oyu vermeyiz..”

Bu bahanelere sığınanlara, buradan çağrıda bulunuyorum;

İYİ Parti’nin önergesine evet demek, size ağır geliyorsa, buyrun, siz getirin, biz evet diyelim.."

"BUNU ANCAK 'VATAN SAĞ OLSUN' DİYENLER ANLAR"

"Cumhurbaşkanlığı bütçesinin 3 katına çıkarılmasına karşı çıktık. Ülke ağır bir kriz yaşıyor.. Yatırımlar iptal ediliyor.. Bu tabloda, sarayın lüks, şatafat ve saltanat harcamalarının, 3 kat artmasını kabul etmemiz mümkün değildir..

Komisyonda Cumhurbaşkanı maaşının, %26 zamla, 75 milyar liraya çıkarılmasına da evet demedik. Bu artışın insafla, izanla bağdaşır yanı yok..

Ama Milli Savunma Bakanlığımızın bütçesine de, Milli İstihbarat Teşkilatı’mızın bütçesine de, kabul oyu verdik..

Muhalefet edelim derken, devleti zaafiyete düşürecek herhangi bir tutum sergilemeyiz .

Ama elbette, iktidarın Amerika’ya gidip diz çökmesini, yargının başına çuval geçirip, papazı özel uçakla yolcu etmesini de asla unutmayız. Asla affetmeyiz! Asla affetmeyeceğiz..

Bu, beş bin yıllık, kutlu tarihten süzülüp gelen, devlet anlayışımızın gereğidir..

Trumpla, Putinle bir telefon görüşmesi yapılınca, zil takıp oynayanlar bunu kavrayamaz..

“Devleti şirket gibi yöneteceğiz” diyenler, bunu kavrayamaz..

Süleyman Şah türbesini yıkıp, vatan toprağını bırakıp gelenler,, bunu anlayamaz..

Mavi Marmara şehitlerine “Giderken bana mı sordunuz?” diyenler,, bunu anlayamaz..

Devleti fetöye teslim edenler,, bunu anlayamaz..

Bunu ancak, “Vatan sağ olsun” diyenler anlar. .

“Allah, devlete zeval vermesin” diyenler anlar.."

"DAMAT NE ZAMAN KONUŞSA, DOLAR FIRLIYOR"

"İktidarın basiretsiz kararları ve tutarsız politikaları nedeniyle, krizin çok daha ağırlaşacağı günlere doğru yol alıyoruz..

Vatandaşımız durumun farkında..

Memleketine giden farkında. Pazara giden farkında. Mutfağa giren farkında.

Damat Berat ekonomide dünyaya örnek olduğumuzu söylese de, herkes cebinin boşaldığının farkında. Bütün veriler gösteriyor ki, cep delik, cepken delik.. Ve kriz gittikçe derinleşiyor.

Cumhurbaşkanının, ekonomiyle ilgili konulara hiç girmemesi bile, işlerin kötüye gittiğini gösteriyor.

Eğer ekonomide bir KURUŞ bile iyileşme olsaydı, açıklamaları damat değil, bizzat kendisi yapardı..

Önce dış güçleri ve papazı bahane etti.. Amerika’ya boyun eğip, papazı verdikten sonra, ekonomiyle ilgili herhangi bir şey söylemiyor...

Damat Berat’sa hızını alamayıp “Ekonomimiz dünyaya örnek oluyor” demeye başladı..

Ekonomimizde dünyanın dikkatini çeken tek bir şey var, o da şu:

Damat ne zaman konuşsa, dolar fırlıyor. Bu damada, ne yatırımcılar güveniyor, ne de millet güveniyor..

Bütün veriler gösteriyor ki, 2019 yılında ekonomimizin büyüme ihtimali yok..

Bankalar kredi vermiyor. Verilen krediler geri dönmüyor. Sanayi üretimi düşüyor..

Ekonomik güven endekslerinin tamamı geriliyor.. Konkordatoların ardı arkası kesilmiyor. Fabrikalar yanıyor. Dünyanın ilk 10 ekonomisine gireceğiz diyorlardı, ilk 20’deki yerimizi bile kaybetmek üzereyiz..

Yıllardır üretmeden, dışardan borç aldılar.. Parayı betona gömerek oluşturdukları yalancı baharın da, sonuna geldik..

Kredi faizleri,, kurdaki artışlar,, ve firmaların nakit sıkıntısı nedeniyle, üretim tamamen durma noktasına geldi..

İşte Ekim enflasyonu da açıklandı.. Ve enflasyon canavarı, yüzde 25.2 ile, son 15 yılın zirvesini gördü..

Enflasyondaki artış nedeniyle tüketim de durma noktasında.

Bakın daha dün, Türkiye’nin en köklü holdinglerinden biri daha, bir santralinde, 1 yıl elektrik üretimini durdurduğunu açıkladı..

Üretim-tüketim döngüsü kırılınca firmalar küçülüyor, işçi çıkarıyor, konkordato ilan ediyor..

Kısacası, ne üretebiliyoruz ne tüketebiliyoruz. Damat Berat’ın ekonomik dengelenme dediği işte bu;

Üretim sıfır, tüketim sıfır, elde var, sıfıra sıfır."

"BU İKTİDAR, ARTIK SENİN BİLDİĞİN İKTİDAR DEĞİL"

"Şimdi, buradan aziz milletime soruyorum;

-Çarşıda-pazarda fiyatlar, 4 ay öncesine göre daha mı ucuz?

-Bir alışveriş merkezine gidip, hiç düşünmeden alışveriş yapabiliyor musunuz?

-Benzin-mazot-doğalgaz, 4 ay öncesine göre daha mı ucuz?

-Bu yıl okula başlayan evladınız için, geçen yıldan daha mı az harcadınız?

-Servis ücretleri, defter-kalem-silgi, daha mı Ucuz?

-Yarına dair kafanız daha mı rahat?

Bunların hiçbirine evet diyemiyorsanız, artık vakti gelmiş demektir..

Geldikleri günden daha kötü durumda bir Türkiye var artık.. Vakti gelmiş demektir..

Yoruldular-yordular.. Harun gibi gelip, Karun gibi zengin oldular..

Milletimizin hayatında değişen bir şey yok.. Hala aybaşını zor getiriyor, hatta getiremiyor..

Ama onlar, saraylarında günde 2 trilyon lira yiyorlar.. Bir el yağda, bir el balda yaşıyorlar..

Bu iktidar, artık senin bildiğin iktidar değil..

Bu iktidar, artık, senden görünen o iktidar değil..

O yüzden vakti geldi.. Bu iktidara kırmızı kart gösterme vakti geldi..

Aziz milletim; kendi keyifleri yerinde olduğu için, sizin çektiklerinizi bilgisayar oyunu sanıyorlar..

Sizi dert etmiyorlar..

Bu yüzden, oyundan atılma vakitleri geldi.."

"BU ZALİM İKTİDARIN PEŞİNDEN GİDİLİR Mİ?"

Bakın size bir şey hatırlatacağım..

‘Tek servetim parmağımdaki yüzük’ diyerek iktidara gelen var ya,,,

Bakın 25 yıl önce aynen şöyle diyordu;

-Beş kişilik aile, günde 3 öğün çay-simit yese, asgari ücret yetmiyor.. Bu zalim yönetim, bu aziz millete, bir bardak çay ve bir simiti bile reva görmüyor.. Bunların peşinden gidilir mi?

Aynen böyle diyordu.. Ve bu sözler üzerine, dinleyen vatandaşlarımız da, o günün iktidarına şöyle sesleniyordu;

HÜKÜMET İSTİFA..

"E şimdi ben ne diyeyim, senin gibi iktidara ?

Bunları söyleyerek geldiler.. Ve 16 yıllık iktidarlarının ardından, buyrun hesap yapalım;

Bugün,, bir büyükşehirde,, 1 simit, 1 lira 75 kuruş.. Beş kişilik aile, günde 3 öğün simit yese, ayda 787 lira yapıyor.. Yuvarlak hesap 800 lira..

Peki, yanında bir bardak da çay içelim deseniz, insaflı bir yere denk gelirseniz, 1 bardak çay, 2 lira..

Beş kişi, günde üç öğün, bir bardak çay içse, ne yapıyor? 900 lira..

Bu beş kişilik aile, günde üç öğün çay ve simit yese, bir ayda ne yapıyor; Bin 700 lira..

Peki asgari ücret ne kadar? Bin 600 lira..

Şimdi de ben soruyorum iktidardakine;

Daha kirayı kim ödeyecek?

Elektriği, doğalgazı kim yatıracak?

Çoluk çocuğun okul masrafını, giyim-kuşamını kim karşılayacak?

En iyisi, senin sözünü tekrarlayayım;

Aziz milletim, sarayında, günde 2 trilyon lirayla doymayan bu zalim yönetim, size bir bardak çayla bir simiti bile reva görmüyor..

BU ZALİM İKTİDARIN PEŞİNDEN GİDİLİR Mİ?

GİDİLİR Mİ?

Suriyeli göçmenlere 35 milyar dolar harcadığını iddia eden bir iktidar,

Emekliye vermeye gelince, “o kadar parayı nereden bulacağız” deme hakkına sahip değildir..

16 yıl sonunda ülkemizi getirdiğiniz yer ortada..

Enflasyon rekor kırıyor.. İşsizlik oranı daha da yüksek.. Dış borç dört katına çıkmış..

Devletin fabrikaları tesisleri arazileri satılmış.. Dolar dört kat artmış

Dış borçla, özel sektöre, fahiş fiyatlara yaptırdığınız, havaalanı, hastane, köprü ve otoyolları, topladığınız vergilerle yapmış gibi konuşuyorsunuz..

Ayıptır ayıp !

Bunların hepsi borç parayla yapıldı.. Ve millete değil, şirketlerle yabancı ortaklarına ait..

Üstelik bunlara gelir garantisi de verdiniz..

Soruyorum;

Tarlasına buğday eken çiftçiye..

Fındık, narenciye, domates, biber üreticisine, gelir garantisi verdiniz mi?

Sabah dükkânını açan esnafa, gelir garantisi verdiniz mi?

Küçük ve orta sanayiciye gelir garantisi verdiniz mi?

Kar ederse vergi alıyorsun, zarar ederse iflas ediyor..

Ama hastane yapan müteahhitte hasta garantisi,,,

Köprü yapan müteahhitte, geçiş garantisi,,,

Havaalanı yapana uçuş garantisi verdiniz..

Ne uçtunuz be kardeşim !"

"YA BİR YOL BULUN, YA DA YOLDAN ÇEKİLİN"

"16 yılda satışlar ve vergilerle, elinize 2 trilyon dolar para geçti..

Bu parayla ne yaptınız?

Yapılan 20 -25 milyar dolarlık duble yol.. Başka ne yaptınız?

Gelir gelmez deprem paralarına el koydunuz..

Şimdi de işsizlik fonundan harcıyorsunuz..

Çalışana bir şey vermediğiniz gibi, işsizin hakkını da gasp ediyorsunuz..

Milletin birikimlerini sattınız,,,

Gençlerimizin de geleceğini satıyorsunuz..

Buradan geçlerimize sesleniyorum;

Geleceğiniz ipotek altında.. Geleceğinize sahip çıkın..

Elinizin altında internet var.. Girin araştırın..

Söylediklerim yanlışsa benim yakama,,

Doğruysa, iktidarın yakasına yapışın..

İktidara bir çağrı daha yapıyorum;

Asgari ücretten vergi almayı bırakın..

Sabahtan akşama kadar çalışıp, ancak rızkını tedarik edenden vergi almak, onun sofrasından rızkını almaktır..

Lüks tüketim hariç, KDV’yi yüzde 18’den, yüzde 10’a düşürün..

Hem enflasyon altında ezilen milletimize nefes aldırır, hem de enflasyonun düşmesine katkı sağlar..

Enflasyon bir canavardır.. Ve güve gibidir..

Güveyi, ancak kumaşı açtığınızda fark edersiniz.. Ama iş işten geçmiş olur..

Enflasyon pahalılığın adıdır..

Enflasyon olursa ne olur? Fakir daha fakir olur..

Gelir dağılımı daha da kötüleşir..

Enflasyon vatandaşımızı, kemirir bitirir..

Bu enflasyon oranlarıyla yatırım olmaz,, kimse yatırım yapamaz..

Bu canavarı durdurun.. Demedi demeyin, gittiğimiz yolun sonu uçurum..

Bu sebepten oldu, şu sebepten oldu, mazeret aramayın..

İktidar mazeret bulma yeri değildir.. İktidar, dediğini yapma yeridir..

Ya bir yol bulun, ya da yoldan çekilin..

Otomotiv sektörü nefes alsın, çarklar dönmeye devam etsin diye bir öneride bulunduk.. ÖTV’yi yüzde 20’ye indirin dedik.. Eksik olsa da, geç olsa da bir indirim yaptılar. Ancak, önerilerimizi bütünüyle uygulamadıkça, krizin üstesinden gelmek mümkün değil..

Aylardır ısrarla dile getirdiğimiz önerileri tekrar etmek istiyorum;

1-Yerli ve yabancı yatırımcılara, ve milletimize güven vermek için, damat Berat’ı bir an önce, hazine ve maliyenin başından uzaklaştırın..

2- Üst düzey ekonomi bürokratlarını, liyakat ilkesine uygun olarak değiştirin..

Türkiye’nin, “her şey yolunda” diyen insanlara değil, her şeyi yoluna koyacak donanımda insanlara ihtiyacı var..

3- 2019 yılı bütçesini revize ederek, gerçekçi hale getirin..

4- 1 Aralıktan itibaren uygulanmak üzere, yeni bir acil eylem planı hazırlayın..

5- Mevcut veriler ışığında, bir Orta Vadeli Plan hazırlayın..

6- Sanayi ve tarımda, 3 yıllık gerçekçi bir üretim reformu ve yatırım planı yapın..

7- Yabancı tekeline girmiş üretim alanlarını, yeniden düzenleyin..

8- Bütçenin kıyısına köşesine sakladığınız, ya da bütçe dışı bıraktığınız, hastane, köprü, tünel, havaalanı ve enerji alanındaki, kamu-özel işbirliği sözleşmelerini, kar marjlarını düşürerek, Türk Lirası’na çevririn..

9- Varlık fonunu kapatıp, tüm kurumları hazineye geri verin ve Sayıştay denetimine açın..

10- Kamuda lüks tüketime ve israfa son verin..

Tasarruf, yatırımları iptal etmek değil, savurganlığa son vermektir..

11- Sanayi ve tarımda yatırımları devam ettirin..

12- Çalışanlara kriz zammını bir an önce yapın..

13- Elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 50’lik zammı iptal edin..

Bu adımları atın.. Ekonominin de, çalışanların da, çiftçinin de, sanayicinin de, esnafın da nasıl ferahlayacağını göreceksiniz..

Emin olun, milletimizle birlikte, size de iyi gelecek.."

"KARDEŞİM, BİR İNSAN, HER İŞTEN ANLAR MI?"

Cumhurbaşkanı kendisini iktidara taşıyan ve yıllardır orada tutan vatandaşlarımıza sırtını döndü..

Emeklilikte yaşa takılanlara “yük” diyor.

Burs bekleyen gençlerimize bedavacı diyor…

Ben size söyleyeyim sosyal yardımları kesecek onun yolunu yapıyor.

İş isteyene fırça atıyor. Kendisini uyaranları, doğru yolu gösterenleri dinlemiyor. Herkes kendisini övsün istiyor.

Şimdi kodamanlarla yürüyor. Baronlarla yürüyor.

Bir de maharetli, sormayın gitsin..

Kardeşim, bir insan, her işten anlar mı?

Bu her işten anlıyor.

Ne kadar kurum var, Cumhurbaşkanlığına bağladı.

Cumhurbaşkanlığı yetmedi. Fon kurdu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kurumlarını bu fonda topladı.

Başına da kendisiyle damadını geçirdi.

Hem elektrikçi,, hem elektronikçi,, hem muslukçu..

Hem forvet, hem orta saha, hem defans, hem kaleci..

Hem futbolcu, hem basketçi, hem yüzücü, hem tenisçi..

Hem doktor, hem mühendis, hem de ekonomist..

81 milyon içinde kimse kalmamış, bütün kabiliyetler bunda toplanmış.

Kalanı da damada dağıtılmış.

Ama her tecrübenin sonu fiyasko..

Bugün de Türkiye’nin sırtında..

Ekonominin üzerine çöküyor..

Yeter artık, her şeyin tadını da tuzunu da kaçırıyorsun.

BDDK verileri gösteriyor ki, kriz ülkeyi yakıp kavururken, bankalar kar rekoru kırıyor. Milletin adamıyım diyor, milletten alıp, faiz lobisine veriyor. Milletten haberi yok..

Çocuğuna karşı boynu bükük kalan babalardan haberi yok.

Pazarlarda sebze meyve artığı toplayan annelerden haberi yok.

Bakın,, 2002 seçimlerinden önce meydanlarda,,, “Çocuğuna Süt alamadığı için intihar eden bacımın sorumlusu iktidardır” diyordu..

Bugün de, çocuğuna pantolon alamadığı için, canına kıyan babaların sorumlusu,, iktidardır..

İş bulamadığı için, kendini yakanların sorumlusu, iktidardır..

Yavrusunu ısıtacak bir avuç kömür bulamadığı için, intihar eden annenin sorumlusu, iktidardır..

Eyyyyy iktidar!

Hepimize ölüm var, hesap var, mizan var..!

Allah var Allah !

Allah’ın huzuruna çıkmak var, hesap günü var, ahiret var.."

‘HELEN’İ HEMEN GÖREVDEN ALIN’

"Üzerinde ısrarla durduğum bir diğer konu da Liyakat.. Ve ne kadar haklı olduğumuzu, her geçen gün daha iyi anlıyoruz..

Allah’a şirk koşan rektör müsveddesinin ardında, kayırmacılığın izleri var.

Hariciye kadrolarındaki münasebetsizlikte, kayırmacılığın izleri var..

Helen kılıklı büyükelçi rezaletini biliyorsunuz..

Uganda Büyükelçisi olarak atadıkları hanımefendi, Türk Milleti’ni temsil ettiğini unutmuş..

Yunan mitolojisindeki tanrıça Helen’in kıyafetini giyiyor.. Katibine de Zeus kılığını uygun görmüş.."

"YERLİLİĞİ DE SAHTE ÇIKTI"

"Milliliği sahte çıkan Erdoğan’ın yerliliği de sahte çıktı..

Tarım ve hayvancılığı bitirdi.. Millete besmelesiz et yedirdi.. Samanı bile ithal etti, şimdi de yerli tohuma savaş açtı..

Yerli tohuma sertifika şartı getirerek, çiftçimizi ithal tohumlara mahkum etmek istiyor.

‘Ata tohumunu bırakın, İsrail’in hibrit tohumunu kullanın’ diyor. Yerli tohumda, sertifikasyon külfetini çiftçiye yüklemenin anlamı, budur..

Her şeyi inşaattan ibaret zannedenler, tarımın, hem istihdam hem de kalkınma için, stratejik bir sektör olduğunu, maalesef anlayabilmiş değiller..

Yıllardır uygulanan yanlış politikalarla, Türkiye’nin gıda güvenliğini yerle bir ettiler.. Oysa, gıda güvenliğinin tehlikeye düşmesi, bir milli güvenlik sorunudur..

Dövizdeki artış yüzünden, dışardan ucuz tarım ürünü alma şansımız kalmadı.. Türkiye bir an önce çiftçisine gerekli desteği vererek, tarımda yeniden, kendi kendine yeten bir ülke haline gelmelidir..

Son veriler gösteriyor ki tarım makinaları satışları sıfıra yaklaştı..

İktidara çağrımdır;

Tarımı canlandırmak ve çiftçimize nefes aldırmak için, gübre ve mazottan ötv’yi tamamen kaldırın.."

"YARGININ, TEK BİR ADIM BİLE ATTIĞI YOK"

"Sayıştay’ın raporları yayınlanıyor biliyorsunuz. Son dönemde o kadar çok yolsuzluk rapor edildi ki, takip etmekte zorlanıyoruz..

İş, Sayıştay raporu olmaktan çıkıp, yolsuzluk ansiklopedisine döndü..

AK Parti’nin çay bahçesine çevirdikleri yargının, tek bir adım bile attığı yok..

Türk Yurdunu kılıç hakkı gibi gören Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz, yüzü kızarmaz bir güruh,, insafsızca ülkeyi yağmalamaya devam ediyor..

Bunların kim oldukları zaten belli. ‘Yağ yiyen kedi, bıyığından belli olur’ derler. Yağ tulumuna düşmüş hale gelen hırsızlar, apaçık belli..

BUGÜN ERDOĞAN’IN GÖLGESİNE SIĞINIP, YAKAYI KURTARDIĞINI ZANNEDENLER, ŞUNU AKILLARINDAN ÇIKARMASINLAR:

İYİ PARTİ İKTİDARINDA HIRSIZLIK OLMAYACAK, YOLSUZLUK OLMAYACAK, RÜŞVET OLMAYACAK. KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KAR KALMAYACAK!

Kayırmalarından bıktık..

İYİ Partinin olduğu yerde, torpil olmayacak, yandaşlık olmayacak..

Hakkı yenen gençlere burdan söz veriyorum..

Onları dualarla sınava uğurlayan annelere, burdan söz veriyorum..

Ceketini satıp, evladına gelecek hazırlayan babalara, buradan söz veriyorum:

İYİ Parti iktidarında mülakat diye bir şey olmayacak..

KPSS’de Türkiye 3.sü olmuş evladımız,, mülakatta 55 puan verilip, eleniyor..

Böyle adaletsizlik olur mu? Böyle vicdansızlık olur mu?

Ölçüleri şu, bizden misin, değil misin?

Böyle mülakatın olduğu yerde, liyakat olmaz. İYİ Parti olarak bu rezaleti kaldıracağımıza, söz veriyoruz.."

Üzerinde ısrarla durduğum bir diğer konu da Liyakat.. Ve ne kadar haklı olduğumuzu, her geçen gün daha iyi anlıyoruz..

Allah’a şirk koşan rektör müsveddesinin ardında, kayırmacılığın izleri var.

Hariciye kadrolarındaki münasebetsizlikte, kayırmacılığın izleri var..

"AK PARTİ İLE HDP BİRLİKTE YOL YÜRÜMEYE BAŞLADI BİLE"

"Erdoğan aslına rücu etti, özüne döndü. Bu sözler üzerinde uzun uzun konuşmaya da değmez. Çünkü zırva tevil götürmez!

HDP sözcüleri iki haftadır, açık açık Erdoğan’a işbirliği çağrısında bulunuyor..

İktidar da, dünkü çözüm ortağı HDP’ye göz kırpıyor..

Türklüğü hedef alarak, HDP’nin davetine örtülü onay veriyor. Aralarına girecek değiliz. Buyursunlar, beraber yürüsünler, anılarını tazelesinler..

Varsın birileri de, bu işi perdeleme pozları versin. Erdoğan, milliyetçiler ile PKK’yı aynı kefeye koyarken, varsın birileri de, yana çekilip sussun..

İYİ Parti, milletin hukukunu müdafaa etmeye devam edecek.

İYİ Parti, yutkunmayacak.

İYİ Parti, bu gaflet ve ihanet teşebbüslerine karşı susmadı, susmayacak!

Ben size bir sır vereyim mi?

Şuraya yazın, Ak Parti ile HDP birlikte yol yürümeye başladı bile..

Nerden anlıyoruz?

Yine saman altından su yürütüyorlar..

El altından İYİ Parti’ye kurdukları tezgahtan anlıyoruz..

Milliyetçi değilim diyen, ama milliyetçi oylara da göz diken Ak Parti’nin işine en çok yarayacak şey nedir?

Bizi bunlarla yan yana göstermek..

Bu mümkün mü? Değil.. Ama bir bakıyoruz, HDP sözcüleri, tam da bu ihtiyaç hasıl olmuşken, bir açıklama yapıyor, ve “Yerel seçimler için, Ak Parti ve MHP dışındaki partilerle görüşmelerimiz sürüyor” diyor..

Ak Parti ve MHP dışındaki partiler diye yuvarlarsan, aralarında İYİ Parti de var sanılacak..

İşte bu tam bir Ak Parti ağzıdır.. Tam da terör örgütünün siyasi ayağının ağzıdır..

Bunlar, tıpkısının aynısıdır.. Ceplerinde bir avuç çamurla dolaşırlar..

Bir kez daha en yüksek perdeden sesleniyorum;

Bu tezgahları geçin artık.. Birbirinize pas vererek, İYİ Parti’nin yoluna taş koymayı bırakın artık..

Evet, İYİ Parti yerel seçimlerde ittifak yapacak..Kiminle yapacak iliyor musunuz?

Biz ittifakı, milletimizle yapacağız..

Aziz Milletim,

Bir başka oyun da, Cumhurbaşkanı’nın ikide bir andımızla istiklal marşımızı karşı karşıya getirmesidir..

“Tek andımız var, o da İstiklal Marşımızdır” diyor.. Oysa ikisi birbirinin karşıtı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır..

Birinde, “İman dolu göğsümüz gibi serhaddimiz” var, diğerinde, o serhaddi korumaya yeminimiz var.."

"VATANDAŞI YÜK SAYAN ERDOĞAN..."

"İşte size bir başka örnek.. Durup dururken Türkçe ezan diye bir mesele varmış gibi yaygara yapıyorlar..

Ne Türkçe ezanı kardeşim? Milletin böyle bir gündemi mi var? Namazda gözü, ezanda kulağı olmayan birilerinin içinde, böyle bir ukde kalmış olabilir?

Onlardan biri iktidara pas atar gibi, bir tweet atıyor.. İktidar da, sanki böyle bir ihtimal varmış gibi dönüp dönüp, bunu gündeme getiriyor..

Seçimde başına gelecekleri bildiği için, yine mukaddesat istismarına kalkışıyor..

O, top peşinde koşarken, işte şu sıralarda oturanlar, ezan, bayrak, mukaddesat mücadelesi veriyorlardı..

Böyle boş-beleş mevzularla gündem peşinde koşmayı bırakın da, milletin dertleriyle ilgilenin..

Ama illa bu konuda bir şey yapmak istiyorsa, önce, “Erdoğan’a dokunmak ibadettir” diyenleri, “Peygamber bile kibirlendi ama biz kibirlenmedik” diyen nasipsizleri,

“Erdoğan Allah’ın sıfatlarını taşıyor” diyen bedbahtları,

Kendisine, “Adeta ikinci bir peygamberdir” diyen, zındıkları yanından uzaklaştırsın.

“Erdoğan’a itaat farzdır” diyerek, yeni bir din uydurmaya kalkanları yanından uzaklaştırsın..

Yeni Türkiye falan derken, işi yeni din icat etmeye kadar getirdiler. Erdoğan önce bu sapkınlık furyasına son versin...

Cenab-ı Allah, En’am Suresi 22’inci ayette buyuruyor ki;

“Onların tümünü toplayacağımız gün; şirk koşanlara diyeceğiz ki: “Nerde, o bir şey sanıp da ortak koştuklarınız?”

Allah’ın kitabına ters düşen, o kendini bilmez rektör, istifa etti..

Eğer samimi olsaydınız, istifayı beklemez, ite kaka o makamdan atardınız..

Vatandaşı yük sayan Erdoğan, hukuku da ayak bağı olarak görüyor maalesef. Danıştay kararı ile ilgili söylediklerine bakınca, Erdoğan’ın hayalindeki yönetim modelini açık açık görebiliyoruz. Mahkemelerin olmadığı bir Türkiye istiyor. ‘Anayasa olmasın. Kanun olmasın. Ben keyfime göre yöneteyim’ diyor.

İslam tarihinden de haberi yok. Bir zamanlar dilinden düşürmediği, ama şimdilerde anmadığı Hz.Ömer’in, valilerden bağımsız kadılar atayarak, yargı bağımsızlığının temelini attığını bilmiyor.

Şu bir cümlelik şeyi hala anlamamış: Hükümet yönetecek, yargı denetleyecek. Burası kabile Devleti değil, aile şirketi hiç değil..

'Danıştay bu kararları alacaksa,, Ben bırakıp gideyim' diyor. Anayasayı tanımayacaksan, hukuka uymayacaksan, bırak git zaten! Durduğun kabahat.. Kapı açık, Bırak git!

Türkiye iyi yönetilmeyi hak ediyor..

Milletimiz İYİ Parti’yi bu yüzden kurdu..

Milletimiz mutlu, devletimiz güçlü olsun diye varız..

İYİ Parti, anahtar partidir..

Milletimizin suratına kapatılan kapıları açıyoruz..

Elimizi kesseler kolumuzla tutacağız..

Kolumuzu kesseler, dizimizle tutacağız..

Bir yanda;

‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen Al sancak”

Diyeceğiz..

Diğer yanda;

Al sancak için, “ Varlığım Türk Varlığına armağan olsun”

Diyeceğiz..

Millet yolunda asla geri adım atmayacağız. Yılmayacağız, yorulmayacağız. Çalışacağız. Çok çalışacağız…

Ve…

Başaracağız, başaracağız, başaracağız…

Allah’a emanet olun…"

İlgili Haberler