Türk siyasi hayatını araştıran ve yazan bilim ve düşün adamları şüphesiz AKP'den önce ve AKP'den sonra diye bir ayrıma gidecektir. AKP, uygulamaları ve politikalarıyla siyasi hayatın miladı olmuştur. 15 yıldan bu tarafa, siyasi, sosyal ve sosyolojik kavramlarda farklı anlamlar ve birçok olayda farklı algılama başlamıştır. Bu farklılaşma değişik alanlarda olmakla birlikte, biz bugün "hain" kavramını irdeleyeceğiz. Hain sözcüğünün genel anlamı "mensubu bulunduğu ülkeye ihanet eden, ülkesinin aleyhinde çalışan insan" demektir. Sorun hainin tarifinden ziyade, hangi davranış ülkenin aleyhinedir ve hain kimdir sorusudur. AKP mantık ve felsefesinde İngilizlerle iş birliği yapan İskilipli Atıf Hoca Türklere göre bir haindir ama AKP onu hain görmüyor. Onun itibarını iade etmek istiyor. Türklerin kahramanı olan Sütçü İmam ve Nene Hatun düşmana karşı savaşmış birer kahraman iken AKP bu kahramanların ismini bile ağzına almamaktadır. CHP'nin kahraman olarak nitelediği Hasan Tahsin'e, AKP'liler ise tam tersi bir yaklaşımdalar. MHP'nin hain olarak nitelendirdiği birçok isim AKP tarafından kabul görmemektedir. Örneğin Dersimli Seyit Rıza bunun tipik bir örneğidir. Günümüzden bir örnek verecek olursak, mevcut yönetime göre cemaat bir haindir, silah dolu TIR resimlerini yayınlayan gazete ve yöneticileri bir haindir, oysa ki Türk kamuoyu tam anlamıyla böyle düşünmemektedir. Benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür. Birçok kavram gibi hainlik konusu da AKP'nin Türk milletinin kafasını karıştırma operasyonlarından birisidir ve kısmen de başarılı olmuştur. Eğitimsiz ve yarı eğitimli dindar yurttaşların kafasını karıştırmayı başarmıştır. Eğer her partinin hain ilan ettiklerini hain kabul edersek metrekareye düşen hain konusunda dünyada birinci geliriz. Ama biz gör hain kimdir kısaca tarif edelim. Türkiye'yi Türkiye yapan değerleri yok sayan, Türk halkının ve devletinin çıkarlarına uymayan ve zarar veren davranışlarda bulunan ve Türkiye'nin Türk olma karakterine halel getiren davranışlar ihanettir ve bunları yapan herkes de haindir. 

*

Battı balık yan gider politikası

AKP iktidarında 2002'den beri, bir pervasızlık, Türk devlet geleneklerine, yasalarına, cumhuriyetin kurucularına ve kazanımlarına saygısızlık hat safhadadır. Türklerin tarih boyu tek ve en iyi organizasyonu silahlı kuvvetleridir. Türklerin medarı iftiharı ve varlığının tek güvencesidir. Cemaat ve AKP, tarihte ve günümüzde en azılı düşmanların bile yenemediği Türk Silahlı Kuvvetlerini içten yendiler,  TSK'yı darmadağın ettiler öyle ki Genelkurmay Başkanını terörist örgütün başı olarak nitelendirip dış güçlerin yapamadığını yaparak hapse attılar. Cumhuriyet ve çağdaş değerler ölçeğinde eğitim veren orta ve yüksek öğretimi alaşağı ettiler, eğitim verilemez hale geldi, eğitimsiz nesiller ve karanlık bir gelecek yarattılar. Askeri, polisi, yargı ve eğitimi bozdular ve yerine yeni bir şey de koyamadılar. Yargı sistemini çökertip güveni ve adaleti ortadan kaldırdılar. Masum insanları yıllar boyu hapiste yatırdılar. Bu olayların müsebbibi olarak cemaat gösterilmektedir. AKP iktidarı paralel yapıyı, devlete yaptığı ihanetten dolayı cezalandırmamaktadır. Zira, Türk devletine karşı birlikte mücadele ederken sorun yoktu, sorun cemaatin AKP'yi devirmeye kalktığında ortaya çıktı. AKP iktidarı o kadar çok hata yaptı ki bu saatten sonra doğru yapsa da artık, ileride Türk bağımsız yargısından kaçamayacaklarını görünce, amiyane tabirle yattı balık yan gider politikasına devam etmektedirler. 15 yıldır iktidarda olan AKP, kendi meşrebine uygun yeni bir nesil yarattı. AKP, iktidara geldiğinde on yaşında olan bir çocuk, artık 25 yaşında bir devlet memuru. Devletin Fethullah Gülen cemaatinden ayıklanması iyi de şimdi de biat kültürüyle yetişen bir nesil ve irili ufaklı onlarca çağ dışı dini cemaat, Türk devletinin hücrelerine yerleştirilmiştir. Şimdi bunları kim temizleyecek. Cemaat hatasından geri dönülmüyor sadece cemaat değişikliği yapılıyor.