Mevsim değişikliğinin şahsiyet değişikliğine etkisi!

Nurettin Karadeniz, Iğdır'ın Korhan Yaylası yolunda saldırıya uğrayan pikabın içindeydi... Önce yola döşenen mayın patladı, ardından uzun namlulu silahlarla tarandılar...

Tipik bir PKK alçaklığıydı... Son zamanlarda o bölgede sivillere yönelik saldırılarını artırmışlardı... Bu saldırıda kepçe operatörü Nurettin Karadeniz şehit oldu... Havuz da dâhil olmak üzere medyanın tamamı bu haberi verdi...

Artık mevsim müsaitti çünkü bu haberler için!..

***

Şubat 2015'ti... İnsanların çoğu duymamıştı bile Kürşat Metin'in ölümünü... Memleketinden bin kilometre uzağa gitmişti rızkı için... Kahpeliğiyle nam salmış ama o gün 'muhatap' rütbesine yükseltilmiş bir terör örgütünün kurbanı olmuştu...

Çözüm süreci şımartınca "Buralar bizim... Karakol da yapamazsınız, baraj da" diye diklenen terör örgütü, onun savunmasız vücudu üzerinden diş göstermişti yine... Ekmeğinin peşinde tek başınaydı Kürşat Metin... Bölgede hâlâ var olduğunu zannettiği devletine güvenmişti belki de... Ilısu Barajı inşaatında çalıştığı gerekçesiyle önce tehdit edilmiş, düşman nazarların 'resmen' azdırıldığı coğrafyada ardından şehit edilmişti...

Dargeçit'te dünyaya gözlerini kapadığında, tam da Yunus'un yüzyıllar önce söylediği gibi olmuştu her şey: "Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar/ Şöyle garip bencileyin..."

Anası, havuzu, amirali, yaveri... Medyanın ezici çoğunluğu bu haberin üzerinde durmamış, duramamış, yazmamış, yazamamış, işine gelmemişti... Sonuçta esas olan ve üzerine titrememiz gereken 'açılım'dı, bu tür provokatif eylemleri abartmamak lâzımdı!.. Analar ağlamayacaktı, zaten Kürşat'ın anası da anadan sayılmazdı!..

Mevsim müsait değildi bu tür haberler için!..

***

75 yaşındaydı emekli gemi kaptanı Tello Uçak... Tatvanlı bir ülkücüydü, PKK'ya göre ise 'kontr ajan'dı... Medyanın büyük çoğunluğu Tatvan'da onun PKK tarafından katledilişini görmemişti... Medya tarihinin en aşağılık karartması uygulanmıştı... Ta ki PKK olayı üstlenene kadar... Mâlûm medya, PKK'nın açıklamasını da 'yeni imaja gölge düşürecek' unsurları sansürleyerek vermişti...

Ne de olsa tarih Ağustos 2014'tü ve mevsim müsait değildi bu tür haberler için!..

Yusuf yüzlü Teğmen Emre As, Van'ın Saray İlçesi'nde görev yapıyordu... PKK tarafından şehit edildiğinde çözüm süreci bütün 'ihtişam'ıyla sürüyordu!.. O yüzden haberler "Kaçakçılar teğmeninizi şehit etti" şeklinde aktarılıyordu kimi ağızlardan... Henüz 23 yaşındaki Emre memleketi Zile'de toprağa verilirken, İmralı güzellemeleri manşetleri süslüyordu... O günlerde kalemini mürekkebe değil, kanlı hokkalara batıran gazeteciler "Barış ve kardeşlik kazandı" yalanlarını savuruyordu...

Tarih Ağustos 2014'tü ve mevsim müsait değildi PKK'yı terörist gösteren haberler için!..

***

Çözüm süreci başladıktan sonra bile PKK korucu şehit etmeye ara vermedi... Çünkü onlara göre korucular 'halkına ihanet eden, iş birlikçi, satılmış ve hain'di!.. Sadece 2013'te şehit edilen korucu sayısı 11'di... PKK kendi ölüleri için yurt içinde şatafatlı mezarlıklar inşa ederken, başka yerlerde evvelce gömülmüş teröristlerini bu mezarlıklara naklederken, şehit korucuların bir çoğunun mezar taşları bile yoktu...

Diyarbakır'da arka arkaya iki polis şehit edildiği zaman da yazamadı bizim medya... Sonra hızla uydurulan 'adlî vak'a' şeklindeki 'resmî yalan'ı vermeyi ihmal etmediler ama... 

Gerçekler haber olamazdı, çünkü mevsim müsait değildi!..

***

Türkiye medya tarihi, önemli ölçüde riyakârlık, yalan, karartma, pusu, kumpas ve iftira tarihidir... Çözüm sürecindeki medya faaliyetleri ise bu tarihin zirve noktasıdır...

Mevsim itibariyle Kürşat Metin ve onun gibiler öncelikli de değildi, ayrıcalıklı da... Terör örgütünün 'hâkimiyet' ilân ettiği bölgede 'suç' işliyorlardı!.. Kimisi baraj inşaatında çalışıyordu, kimisi karakolda, mezrada vatan nöbetinde!..

Mevsim geçince o medyanın gözündeki 'tavuk karası' kalktı da görür oldular katledilenlerimizi!.. PKK'ya 'terörist' diyemeyen dilleri mecburiyetten çözüldü!..

Rahatlamaları için kendilerine yine seslenelim: "Anneniz sorarsa 'Oğlum ne iş yapıyor?' diye, ona Sèguèla'ca cevap vereceğiz... Faşetmeyeceğiz sırrınızı... Gazeteci olduğunuzu asla duyurmayacağız... O, sizi mâlûm yerde piyanistlik yapmaya devam ediyor zannedecek..."

Yazarın Diğer Yazıları