MHP lideri 11 ay gecikti​

MHP lideri 11 ay gecikti​
MHP'ye ihtiyaç duyulursa koalisyona girmek dahil her türlü fedakârlığa açık olduklarını söylemişti.

Ne için diyeceksiniz?

Koalisyona gireceğini açıklamak için.. MHP'ye ihtiyaç duyulursa koalisyona girmek dahil her türlü fedakârlığa açık olduklarını söylemiş..

11 ay önce söyleseydi.. Geçen yılın haziran ayında..

CHP kapısını çaldığında evet deseydi..

AKP kapısına geldiğinde buyur etseydi..

Seçim akşamı (7 Haziran'da) muhalefette kalacağını ilan etmeseydi..

Seçimse seçim demeseydi..

Her türlü öneriyi elinin tersiyle itmeseydi, iktidardaydı..

80 milletvekiliyle Türkiye'nin kaderini elinde tutan parti konumundaydı..

Her türlü fedakârlığa hazırım demek zorunda kalmayacaktı!..

Bugün 40 milletvekili var.. Koltuğu sallantıda.. Kongreye gitmemek için elinden geleni yapıyor.. Kendine kafa tutanlara, çıkın karşıma, kongrede hesaplaşalım diyemiyor..

Daha da ötesi.. Erken seçimin ülkeye ihanet olacağını iddia etti.. 'Demokrasi cinayetidir' dedi..

Anlaşılan o ki; MHP yönetimini erken seçim korkusu sarmış..

Beş ayda 80'den 40'a düştüler..

Bir daha seçim olsa galiba o 40 da gidecek!..

Telaş bundan!..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

************

 

Davutoğlu'nun gönderilmesi ile Bahçeli'nin ne ilgisi var(!)

Eski danışmandan şok analiz

(...) Erdoğan ve AK Parti Bahçeli'yi MHP'nin başında istiyor, çünkü böylece bu partinin tabanını kendisine çekeceğini, Meclis'te de müstakbel oylamalarda birlikte hareket edileceğini hesaplıyor. Dokunulmazlıkların yarattığı milliyetçi ortamda Erdoğan/Bahçeli ittifakı daha da 'organik' bir zemin kazanıyor. İyi de amaç ne? Söylenen şu: HDP'lilerin ve başkalarının milletvekilliklerinin düşmesi ile Meclis zorunlu olarak erken seçime gidebilir... Seçimde HDP ve/veya MHP baraj altında kalabilir ve iktidar 367'yi yakalar. Bu partiler baraj altında kalmazlarsa veya seçim olmasa bile MHP'de Bahçeli kaldığı sürece AK Parti 330'u geçecek milletvekili desteğini üretebilir. Her iki durumda da referanduma gidilir, ya tek başına ya da iki partinin müşterek oyuyla başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemi kabul edilir...

(...)  Bu analiz Davutoğlu'nun niçin 'gönderildiğini' de kendince açıklıyor... İşin püf noktası bu iki kişiye atfedilen başkanlık modelleri...

Etyen Mahçupyan Karar

 

*********

 

Milli irade, bir masaldan ibaret

(...) TBMM'nin Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, komisyon toplantısına katılarak güvenlik gelişmeleriyle ilgili bilgi vermesini talep etmiş. Bunun için Fidan'a tam dört kez çağrı çıkarılmış ama Fidan lütfedip hiçbirine gitmediği gibi bundan sonraki çağrılara da uymayacağını açıklamış.

Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz de toplantılara katılmamışlar ve yerlerine yardımcılarını yollamışlar. Ve iktidar partisinin dilinden "milli irade" sözünü düşürmeyen hiçbir yöneticisi çıkıp da "Siz kendinizi ne zannediyorsunuz, siz kimsiniz ki TBMM'nin çağrısına uymuyorsunuz" diyememiş. Çünkü bu beylerin, TBMM denilince anladıkları tek şey Reis'in iki dudağının arasından çıkanı yerine getiren bir kurum olması. Milli irade filan hikâye!

Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde TBMM, itibarını bu kadar kaybetmemişti. Rozetleri takıp "Milletvekiliyim" diye kasım kasım dolaşıyorlar, gariban polisleri "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" diye oradan buraya sürdürebiliyorlar ama güçleri üç bürokrata yetmiyor.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

**********

 

Muhtarların bile partili olmasına izin verilmeyen ülkemizde

cumhurbaşkanının partili olması isteniyor...!

*

Davutoğlu "Kimse gücümüzü test etmesin"

derken haklıymış. Test ettiler ve istifa etmek zorunda kaldı!

 

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

 

**********

 

"Hocalarının" sözünü çabuk unuttular

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu'nda konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz" sözünü hemen tersine çevirdiler...

AKP'liler aldı sazı eline çalmaya başladılar:

"Kılıçdaroğlu çok vahim açıklama yaptı".

"Kan dökmek istiyor".

Ulu liderleri, siyasi babaları, muhterem hocaları Erbakan'ın Meclis kürsüsünden söylediği "Kanlı mı olacak kansız mı" lafını çabuk unuttular...

Oysa Kılıçdaroğlu, "Böyle bir başkanlık sistemine direniriz, bizi ezmeden yok etmeden geçmezsiniz" anlamında bir abartıda bulunuyor!..

Bunu anlayamayacak ortalama zekadan yoksun değiller, fakat istismarı çok iyi bilirler...

Ama insanı asıl hayrete düşüren, bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma açmış olması!..

Mehmet Türker Sözcü

 

*********

 

GÜNÜN SORUSU

Son günlerde yaşanan gelişmeleri yorumlayan bir AKP'li, "Birbirimize düştük" diyerek önemli bir gerçeğin altını çiziyor! (...) İçine girilen "birbirine düşmüşlük" dönemi kısa zamanda yerini mis gibi(!) bir kokuşmuşluğa bırakacak gibi görünmüyor mu?

Zeki Ceyhan Milli Gazete

 

*********

 

Kılıçdaroğlu'nu ciddiye almalı

"Başkanlık sistemini kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz!" diyen Kılıçdaroğlu'nun uyarısını ciddiye almak gerekir.

AKP'yi yöneten zihniyetin inadı, insanlarımızı gerdikçe geriyor, tehlike büyüyor!

Bu nereye kadar sürecek? Gerilen ip sonunda kopar!

(...) Biz "Ülke bütünleşsin, aradaki kırgınlıklar bitsin, insanlarımız birleşsin" diyoruz, iktidarı yöneten zihniyet "Partili cumhurbaşkanı olsun" diye ayrımcılık yapıyor.

Bu durumda ülke "Parti devleti" haline gelecek ve insanlarımız daha da bölünecek!..

Rahmi Turan Sözcü