MHP soruları

MHP soruları
Bugünlerde, en çok Anayasa teklifinin TBMM'deki görüşmelerinde ve olası referandumda MHP'nin ve tabanının ne yapacağına ilişkin sorulara maruz kalıyoruz.

Kesin olan şey şu: MHP milletvekilleri Nuri Okutan, Yusuf Halaçoğlu, İsmail Ok, Kadir Koçdemir ve Atilla Kaya 'Hayır' diyecek. Ümit Özdağ da artık MHP milletvekili değil. Bu da yanıt aradığımız sorunun, MHP'nin Bahçeli dahil 34 milletvekilinin tavrına ilişkin olduğunu gösteriyor.

Geçenlerde aynı soruyu CNN Türk'te yayınlanan 'Parametre' programında moderatörümüz Ebru Baki sordu. Ben de "MHP grubu zaten 35 kişilik çekirdek bir grup. Herhalde Sayın Bahçeli kararlı tavır sergilerse fazla fire olmaz" dedim. Ardından da ekledim: "Referandumda da MHP tabanının muhalif adaylara kaymayan önemli bir bölümü olumlu oy kullanır..."

Yayın biter bitmez telefonum çaldı. Adana'dan kızgın bir MHP'li, "Ezbere konuşuyorsun, bizim bu teklife evet diyeceğimizi nereden biliyorsun" dedi. MHP'de lidere ve yönetimin kararlarına bağlılığın önemli bir özellik olduğunu anlatıp yatıştırmaya çalışsam da başarılı olamadım. Şu anda 'Evet'çi olan Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın başlangıçta 'Hayır' diyecekler arasında olduğunu hatırlayınca arayan MHP'li vatandaşa "Siz muhalif kanattan mısınız" diye sordum. "Hayır, ben ülkücüyüm" dedi.

Daha sonra Karadeniz'den bir MHP'liyle görüştüm. Genel merkezin Anayasa teklifini anlatmak için Trabzon'da düzenlediği toplantının, Ankara'dan gelenler için 'çetin' geçtiğini iddia ediyordu. (…) Gelen bu tepkiler yüzünden, 'O sözleri söylediğime söyleyeceğime pişman oldum' diye hayıflanırken, Bahçeli, "Bir oyum var o da evet" dedi. Bu sayede 'En azından Sayın Bahçeli beni doğruluyor' diye kendimi avuttum.

 Bir gün sonra Atilla Kaya'nın Anayasa teklifine 'Hayır' diyeceğine ilişkin açıklaması ve istifası geldi. Doğrusu şaşırdım. Devlet Bahçeli'nin genel başkanlığa seçildiği 1997'deki kurultay ve sonrasını hatırladım. (…)  Bahçeli koltuğuna oturduktan sonra da Atilla Kaya yeni yönetim ile ülkücü taban arasında kritik bir köprü olmayı başarmıştı. Geçen süre içinde Atilla Kaya ülkücü gençlerin, yani 'ocakların' büyük sempatisini ve desteğini topladı. MHP'deki muhaliflerle ilişkisi olmadığının altını özellikle çizen Kaya'nın etkileyebileceği İstanbul teşkilatının tavrını izlemekte fayda var.

İstanbul'un nabzını tutmak için objektif olduğuna, liderine bağlılığına inandığım bir MHP'liyi aradım, sordum: Ne oluyor?

Şöyle dedi: "Biz genel başkanımızın, başbuğumuzun neferleriyiz. Ancak MHP'nin lideri bir şey söyledi mi partinin görüşünü söyler. Fark ettiniz mi 'Biz MHP olarak topyekûn teklifin arkasındayız' demek yerine, 'Benim bir oyum var o da evet' sözüyle kişisel tavrını ortaya koydu. Bu çekingenlik niye?"

Güzel bir soru...

Deniz Zeyrek Hürriyet

 

 

***

 

Babam evde yok…

Tolunay 16…

Dila 15…

Nisa 8…

İzmir'deki patlamadan sonra polis arkadaşları babalarının şehit haberini getirdiklerinde, merdiveni çıkıp kapıyı çaldıklarında, içeriden seslendi çocuklar:

"Babam evde yok…"

 *

Bu cümle ömür boyu iç sesleri olacak… Yardıma ihtiyaçları olduğunda, sığınacak bir yer aradıklarında, yeryüzünde güven duydukları ilk erkeğe sarılıp öpmek istediklerinde… Mutlu günlerinde o adama bir müjde vermeye koştuklarında… Ya da yaslanacak bir can aradıklarında… O ses tekrarlayacak: "Babam evde değil…"

*

Ben bilirim; uzun gecelerde, yaşamın endişeleri ve korkuları zihnin kapısında sıraya girdiğinde, hep o erkek çıkagelir… Kahramanıdır çocukların… Onun varlığı ile yastıkta bir tebessüm ile kapatır gözlerini bir tanem… Ama dünden bu yana, sadece korkulu hayaller kalmıştır onlara… Kimse gelmez… O iç sesi kim bilir kaçıncı kez tekrarlanır…

Bekir Coşkun Sözcü

 

 

***

 

Acıların birleştirdiği toplum olduk

İZMİR Adliyesi'nde katliam yapmayı planlayan teröristler, polis memuru Fethi Sekin'in hayatını hiçe sayarak görevinin gereklerini yerine getirmesi sayesinde hak ettiklerini buldular.

Sosyal medyadan ve haberlerden takip ediyorum, bütün ülke şehit polis Fethi Sekin'in ailesine yardım için seferber olmuş durumda

Bir acı, toplumumuzu yeniden birleştirmiş gibi görünüyor.

Keşke farklılıklarımızı koruyarak birlikte hareket edebiliyor olmamız için böyle acılar yaşamamız gerekmeseydi.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

 

***

 

Aferin size, ekmek de vermeyin acından ölsün

Önce Fetullahçıların kumpasıyla hapse atılan şimdi de Fetullahçı olduğu gerekçesiyle yine aynı iktidarın cezaevine koyduğu gazeteci Ahmet Şık'tan üzücü haberler geldi. Tutuklanan Ahmet Şık'a ilk üç gün su bile vermemişler. Uyumasına engel olmuşlar, akla gelen türlü eziyetlerde bulunmuşlar.

Bırakın hakkı, hukuku, yasaları vicdanlar bunu nasıl kabul edebiliyor acaba?

Bu insanlık dışı uygulamaları yapanlar günün birinde hukuk ve adalete ihtiyaç duyduklarında acaba bu günleri hatırlayacaklar mı?

Yıllarca cemaatçilere, yaptıkları hukuksuzlukları hatırlatarak "Bir gün size de hukuk lazım olabilir, o zaman ne yapacaksınız?" diye sorduk yıllarca.

Şimdi hepsi "hak, hukuk, adalet" diye çırpınmaya başladı.

Bu arada Ahmet Şık'a bunu reva görenlerin modacı Barbaros Şansal'a neler yaptıklarını hayal etmek bile istemiyorum.

Can Ataklı Korkusuz

 

 

***

 

Bataklıkta ısrar niye

ABD ve Koalisyon tarafından yalnız bırakılmamıza rağmen TSK'nın "DEAŞ'la Suriye'de tek başına savaşmasının" ülke içinde yarattığı tehlikeyi…

Türkiye'deki saldırıların "Irak'a kıyasla bile 'çok sayıda örgüt olması' açısından dikkat çektiğini" düşünüyor insan.

Türk askerinin içinde bulunduğu tehlikeler yetmezmiş gibi Salı günü "NATO'nun 2014'te Afganistan'da operasyonu bitmesine rağmen" orada bıraktığı güçler içinde yer alan TSK birliklerinin Afganistan'da kalma süresi "2 yıl daha" uzatıldı.

Bunun nedeni açıklanabilir mi acaba?

Güngör Mengi Vatan

Karikatür Latif Demirci / Hürriyet