MHP'deki "ihraç" iddialarını böyle yorumladı
"Başarısız genel başkandır ama..."
Yargıtay, MHP'deki kongre düğümünü nihayet çözdü.
MHP Genel Merkezi de buna göre karar vererek kongrenin yapılacağını açıkladı.
Yargıtay'ın geç kalmış bir kararıdır bu. "Geciken adalet, adalet değildir" denir ama hiç olmamasından iyi tabii ki…
Devlet Bahçeli'nin direnmeyi bırakıp 10 Temmuz'da MHP Kurultayı'nın toplanmasına karar vermesi, MHP'li muhalifleri sevindirdi ama etrafta bazı garip iddialar var.
Muhalif başkan adayları, Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Koray Aydın disiplin kuruluna verilecek ve MHP'den ihraç edileceklermiş!
Partiden atılanlar kongreye giremeyecekleri için, başkanlığa da aday olamayacaklar!
Ee… Bu durumda Devlet Bahçeli tek başkan adayı olarak yarışacak ve genel başkanlığı tekrar kazanacakmış!
Ben bu iddialara inanmıyorum.
Devlet Bahçeli başarısız bir genel başkandır ama onurlu bir insandır. Bu tür bir haysiyetsizlik yapması mümkün değildir.
"Böyle dedikoduları çıkaranların utanmaları gerekir!" diye düşünüyorum.
Konuştuğum MHP'liler "Ülkücü camia bu gibi şeyleri asla kabul etmez, ters teper!" dediler.
Rahmi Turan Sözcü
*
İktidar ellerini ovuşturuyor
Koskoca MHP, göz göre göre eriyor…
Muhalif hareketin tüzük kongresi yapabilmesi için Yargıtay'dan beklenen karar çıktıktan sonra olay yeni bir safhaya girdi…
Kongreye kesinlikle karşı çıkan MHP Genel Merkezi "seçimli kongre yapma" kararı aldı…
Yani kongreyi mahkemenin atadığı çağrı heyeti değil, kendileri bildikleri gibi toplayacaklar…
Genel Merkez'in uyanıklık hamlesi!..
Hukukçu değilim ama, bir tarafta Yargıtay tarafından onanmış mahkeme kararı varken, genel merkez ayrı bir kongreyi hukuken toplayamaz…
Yargıtay'ın onayıp kesinleştirdiği mahkeme kararını buruşturup atamaz!..
Tabii bütün bunlar AKP iktidarının işine yarıyor…
Ellerini ovuşturarak izliyorlar!..
Mehmet Türker Sözcü
*
Bahçeli'ye "ağabey gibi davran" çağrısı
(...) Nihayet Yargıtay doğru bir tavırla, Sulh Mahkemesi'nin olağanüstü kongre kararını oybirliğiyle onadı, hukuki hüküm kesinleşti.
Artık hukukun da siyasi etiğin de gereği bu kararın uygulanmasıdır:
Yani MHP'de olağanüstü kongrenin "çağrı heyeti" tarafından toplanılmasıdır. Fakat MHP yönetimi "Yargı kararına saygılıyız" diyerek kendi olağanüstü kongre kararını aldı! Bunun anlamı yargı kararını uygulamamaktır.
Tuhaf bir tablo oluştu: Çağrı heyeti tüzükten ve yargı kararından aldığı yetkiyle olağanüstü kongre toplayacak... Bundan ayrı olarak bir de MHP yönetimi yine tüzükten aldığı yetkiyle kendi olağanüstü kongresini toplayacak! İki ayrı parti gibi!
Bu durumda MHP "hangi kongre?" diye bir kere daha mı mahkemelik olacak?!
MHP'liler görmelidir nereye doğru sürüklendiklerini!
En önemlisi, Türkiye'nin böyle bir tablodan nasıl etkileneceğidir: Muhalefetin daha fazla zaafa uğraması Türkiye'nin lehine olmaz.
MHP yönetimi başlangıçta olağanüstü kongreyi reddetti, bu yöndeki mahkeme kararına itiraz etti, kongrenin 2018'de olacağını ısrarlı vurguladı. Şimdi ise "Olağanüstü kongreyi biz toplayacağız" demesinin sebebi belli: Yargıtay'ca onaylanan olağanüstü kongre kararının çağrı heyetince uygulanmasını engellemek! Bunu hukuken savunmak mümkün değildir çünkü hukukta çok temel bir prensip vardır: "Hakkın (yetkinin) suiistimalini kanun himaye etmez!"
Kaldı ki, MHP tüzüğünün "Olağanüstü kongrede seçim yapılmaz" maddesini değiştirmeden Genel Merkez'in "seçimli kongre" toplaması da hukuken savunulamaz. Bu hukuki durumun yanında, Sayın Bahçeli'nin MHP tarihindeki dürüst ve temiz tavrını yakından bilirim; ona yakışan parti içinde bir grubun başı gibi değil, hareketin ağabeyi gibi davranarak yargı kararına uygun bir olağanüstü kongre yapılmasını sağlamak olmalıdır. Öyle bir kongrenin sonucu ne olursa olsun Bahçeli daha saygın bir konumda olacaktır.
Taha Akyol Hürriyet
*
Demek ki neymiş...
Delegenin çoğunluğu isterse... Buna direnmek mümkün değilmiş.
Ahmet Hakan Hürriyet
*
Hani yargı kararına uyacaktın?
(...) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de "Yargı kararına uyarız, yapacak başka şey yok" dememiş miydi?
Ancak...
Bu "düz hukuk" sürecinde, Bahçeli "ön almayı" deniyor:
"10 Temmuz'da olağanüstü seçimli kurultay yapılacaktır. Tüzük değişikliği de o kurultayda yapılır."
(...) Var olan MHP tüzüğüne göre bu "hukukun dışına çıkan bir zorlama" olur.
Çünkü...
Tüzük "Olağanüstü kurultayda seçim yapılamaz" diyor.
Zaten o nedenledir ki muhalifler "önce bu -olağanüstü kurultayda seçimi engelleyen maddeyi- tüzükten çıkaralım, 20 gün sonra bir olağanüstü kurultay daha toplansın ve orada genel başkan seçimi de yapılsın" görüşünü kamuoyuyla paylaşmışlardı.
Yani...
20 gün arayla 2 olağanüstü kurultay...
Aradaki 20 günün nedeni ise "kurultaya katılacak delegelerin isimlerinin 15 gün boyunca askıda kalması" zorunludur.
Bahçeli'nin öngördüğü "10 Temmuz'da tüzük değişikliği yapıp aynı gün seçimlere geçilsin" formülü -en azından- bu delegelerin askıda kalması zorunluğuna bile takılabilir. Kurultayın meşruiyeti üzerine tartışmalar üretebilir.
(...) MHP Türkiye demokrasisi için önemlidir. Dengelerde özgün yeri ve ağırlığı vardır.
Satırlarım da bu özeni yansıtıyor.
Güneri Cıvaoğlu Milliyet
*
Hukuk da bilmiyorlar
... Genel merkez yönetimi 26 Haziran'da olağanüstü seçimli kurultayı toplayacağını açıklamakla kalmadı, "Sabah tüzüğü değiştirir, öğleden sonra da seçimi yaparız" iddiasında bulundu.
Oysa SPK'nın 21. maddesi, seçimli kurultayın toplanabilmesi için bırakın tüzük değişikliğini, 15 gün önceden üst kurul delege listesinin ilgili Seçim Kurulu'na teslimini ve üç gün de askıda kalmasını zorunlu kılıyor.
Bu olmadan seçimli kurultayın yapılamayacağını ya hukukçu milletvekilleri bilmiyor ya da bildikleri halde yeni bir hukuki tartışmayı başlatmak için bu durumu görmezden geliyor...
Muharrem Sarıkaya Habertürk
*
Latif Demirci Hürriyet