MHP'nin 10. Büyük Kongresi'nin ardından

Geçen haftasonu başkent Ankara, üzerinde pek çok değerlendirme ve analiz yapılmaya açık bir MHP kongresine sahne oldu. MHP’nin 10. Olağan Büyük Kongre’sine ilgi büyüktü...  Herşeyden önce salon, AKP ve CHP’nin kongrelerinden daha kalabalıktı. Salonun dışarısı ise içerisinin en az 3 katı idi... Dışarıdakilerin çoğunluğunu  “değişim olur” umudu ile Ankara’ya gelen partililer oluşturuyordu. Ancak Devlet Bahçeli yeniden seçilince, partilerinin geleceği konusunda karamsar düşüncelerle, umutsuz olarak memleketlerinin yolunu tuttular.
Kongreden çıkan bir delege  “Başım ağrıyor... Ben yine MHP’ye oy vereceğim ama çevremdeki insanları Devlet Bahçeli’ye oy vermeye nasıl ikna edeceğim”  diye yakınırken yanındaki delege arkadaşı,  “Ben Devlet Bahçeli’ye oy vermedim. Önümüzdeki süreçte en azından vicdanen rahat olacağım. Partim ve ülkem için üzgünüm ama vicdanen rahatım” diyerek teselli bulmaya çalışıyordu. Onlara kulak misafiri olan bir başka delege ise,  “Neye lâyıksanız, onunla idare olunursunuz!” hadisi şerifini hatırlattıktan sonra,  “Biz buna layık değiliz” diye isyan ediyordu.

 

 

Parti kesesinden reklam
Kongreye dönecek olursak, tek aday olarak Divan Başkanı yapılan Tuğrul Türkeş görevine hakim ve adil bir yönetim göstermeye çalıştı. Salona kendi resmini astırmayarak sözde  “demokratlık”  gösterisi yapan Devlet Bahçeli, Ankara’nın reklam panolarını MHP’nin kasasından çıkan paralarla yaptırılmış kendi posterleri ve  “Türk Milleti Sensiz Asla”  sloganlarıyla donatmakta sakınca görmedi.
Arena Spor Salonu’nda genel başkan adaylarının salona girişini engellemek için onların giriş yapacağı kapıda Ülkü Ocaklı bir grup gence barikat kurduran Devlet Bahçeli,  “Kongremiz demokrasi şöleni içinde geçti” diyebildi. En güçlü rakibi Koray Aydın konuşmaya başladığında Bengütürk Televizyonu’nun bunu yayınlamaması da Bahçeli’nin ne kadar demokrat olduğunun bir başka göstergesiydi.

 

 

Bahçeli usulü demokrasi
Bahçeli aslında demokratlık örneklerini kongre sürecinde de fazlasıyla verdi. Kendisi sürekli; olgunluk, ahlak, hoşgörü, saygı, demokrasi ve ülküdaşlık hukukundan bahsetti. Ancak Genel Sekreteri İsmet Büyükataman ile Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın; en güçlü genel başkan adayı gördükleri Koray Aydın’a yönelik tehdit ve hakarete varan iftiralar savurmaktan geri durmadılar. Devlet Bahçeli de kendisi için  “savaş veren” bu iki  “cengaver” i köşesinden izlemeyi sürdürdü.
Bu süreçte ortada dolaştırılan bir büyük yalan da Devlet Bahçeli’nin il ve ilçe kongrelerine gitmeyerek hiç bir müdahalede bulunmadığıydı... Evet kendi gitmiyordu ama ekibi kongre sürecinde her kongreye katılıp müdahil olmuştu. Mesela, Kütahya’da Nihat Kula’nın, Çankırı’da Muharrem Kıcıman’ın partiden ihraç edilerek il başkan adaylıklarının engellenmesi Bahçeli ve ekibinin  “demokratik” müdahalelerinden sadece ikisiydi...

 

 

Siyasi dehaların manevrası
Kongrede genel başkan adayı olduğunu iddia eden 11 kişiden büyük bir kısmı gereken 40 imzayı bulup aday olamadı. Bunlardan bir kısmı kongre öncesinde, bir kısmı kongre günü, bir tek oyları dahi olmadığı halde Devlet Bahçeli lehine çekildiklerini ifade ettiler. Böylelikle kongreye kadar isimlerinin MHP gündeminde yer almasını sağladılar. Sonra da MYK ve önümüzdeki dönem milletvekili listelerinde yer almayı umarak Devlet Bahçeli lehine çekildiklerini açıklayıp  “olağanüstü siyasi deha”  olduklarını gösterdiler.

 

MİT belgesi rahatlattı
Kongredeki konuşmasını prompterdan okuyarak yapan Bahçeli,  “Önümüzdeki süreçte ülkücü cumhurbaşkanı, ülkücü Meclis Başkanı, ülkücü Başbakan hayal değil” dedi. Ancak buna Bahçeli’nin ve kendisini dinleyenlerin de inanmadığı ortadaydı. Ama delege bunlarla pek meşgul değildi... Kongreden birgün önce; Devlet Bahçeli’nin MİT’ten,  “ilişkimiz yoktur”  şeklinde belge aldığının açıklanmasıyla kafasında hiç bir soru işareti kalmayan delege  “gönül rahatlığı” içinde oyunu verdi.
Oylama başlayınca salondan ayrılan Devlet Bahçeli, kaybetseydi salona dönmeyecekti. Partiden ve Meclis grubundan istifa edip bir süre evinde inzivaya çekildikten sonra kurucusu olduğu Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı’nda  günlerini geçirmeye devam edecekti. Kongreyi kazanınca salona geldi. Kürsüye çıktığında bir teşekkür konuşması yapması beklenirken ağzından herkesi şoke eden hakaretamiz şu sözler döküldü:
 “Bugün, başını kaldıran fitne, amacına ulaşamamıştır. Partimizi içten oyma ve etkisiz kılma girişimleri sonuçsuz kalmıştır. MHP’ye kurulan tuzaklar boşa çıkarılmıştır. İçimize sokulmaya çalışılan dedikodu ve entrika Türkiye sevdalısı siz değerli dava arkadaşlarım tarafından yerle bir edilmiştir”
Bahçeli’ye göre genel başkan adayları, onları destekleyen il, ilçe başkanları, değişim isteyenlerin tümü  “başını kaldıran fitne”  idi... Bahçeli, antidemokratlığın dışında her türlü nezaketten de uzak bu yaklaşımını daha sonra teşkilatlara yayınladığı teşekkür mesajında da fazlasıyla sürdürdü:
 “10. Olağan Büyük Kurultayımız, partimizi içten ve dıştan kuşatma ve teslim alma çabalarına mutlak bir itiraz ve derinlikli bir cevabın en muhterem sonuçlarından birisidir. Kurultayımız dedikoduyu yenmiş, entrikayı bozmuş, tuzak ve provokasyonları etkisiz hale getirmiştir. Uzun zamandan beridir kaynayan fitne kazanı siz değerli arkadaşlarımın kararlı iradesiyle ve tercihiyle sönmüştür...”
Bahçeli, Milliyet’e zafer sarhoşluğu içinde yaptığı açıklamada kendisine karşı genel başkan adayları çıkmasını,  “MHP’nin genel başkanlık makamını önemsizleştirmek” olarak yorumlarken demokrasi anlayışını da ortaya koymuş oluyordu.

 

Delegeye MYK havucu
Kongreye damgasını vuran bir başka konu ise Bahçeli ve ekibinin MYK için sahnelediği  “dilekçe”  ve “çarşaf liste”  oyunuydu. MYK’da görev almak istediğini belirten 600’ün üzerinde delegenin müracaat dilekçesi alındı. Delegeler el altından böyle bir dilekçe vermeye teşvik edilerek MYK üyeliği adeta bir havuç gibi sunuldu.  Kongreden önce MHP Genel Merkezi tarafından  “çarşaf liste yapıyoruz”  denildi. Sırf oylarını alabilmek için çok sayıda delegeye çarşaf listeye alınacakları ifade edildi. 75 kişilik MYK için  Devlet Bahçeli tarafından 125 kişilik bir liste çıkarıldı. Tüzüğe göre teknik olarak ilk 75’in dışındakilerin seçilmesi mümkün olmadığı halde delege  “çarşaf listeyle seçilebilirsiniz”  denilerek ikna edildi. Delegenin bu yöntemle Bahçeli için çalışması sağlandı. Sonuçta Devlet Bahçeli’nin listesindeki ilk 75 kişi MYK’ya seçildi. Delege aldatıldığını anladı ama artık iş işten geçmişti...

 

Varsa yoksa 2 slogan
Gerek Devlet Bahçeli konuşurken, gerekse kongreyi kazandığı açıklandığında salonda beklenen coşku ve heyecan yoktu. Salonda görevlendirilmiş bir grup Ülkü Ocaklı gencin cılız tezahüratını  “coşku”  saymak mümkün değildi. 80 öncesi kitleleri heyecanlandırıp peşinden sürükleyen yüzlerce slogana sahip olan milliyetçi hareket 15 yıllık Bahçeli döneminde 2 slogana hapsedilmişti:
Devletin başına Devlet gelecek...
Hareketin lideri Devlet Bahçeli...

 

Birileri çok mutlu, ya millet?
Kongre sonrasında ortaya çıkan somut sonuçlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
* Devlet Bahçeli’nin  “kongreyi kaybederim” endişesiyle 10 yıl sonra aklına gelip çağırdığı Şefkat Çetin partiye döndü. Bahçeli’nin MYK listesinden seçilerek parti yönetimine girdi. Önümüzdeki süreçte de Başkanlık Divanı’nda partideki yerini perçinlemiş olacak.
* Iğdır’da milletvekili seçilirken partiyi de bu ilde 1. sıraya taşıyan Sinan Ogan, başarılı olduğu ve taban tarafından da sevildiği için önümüzdeki süreçte  “genel başkan adayı” olabilir endişesiyle MYK’ya alınmadı.
* Harun Öztürk 10 Mayıs 2012’de Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevinden alındı, bugüne kadar da yerine bir atama yapılmadı. Kongrede Devlet Bahçeli’nin seçilmesiyle Ülkü Ocaklarının tasfiye sürecinin de devam edeceği kesinleşti.
* Devlet Bahçeli’nin yeniden genel başkanlığa seçildiğini AKP’nin Kızılcahamam’daki toplantısı sırasında kendisine ulaştırılan nottan öğrenen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memnuniyeti bir anda yüzüne yansıdı. Alternatifsizliğinin devam edecek olması Tayyip Erdoğan’ı mutlu etti. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ve seçimlerde MHP’nin artık kendilerine rakip olma şansı ortadan kalktığı için AKP’liler de  MHP kongresinin bu sonucunu  kendi aralarında kutladılar.
 * MHP’nin artık; Türk Dünyası Kurultayı, Erciyes Kurultayı ve AKP iktidarına karşı büyük muhalefet mitinglerini yapmayacağı da kesinleşmiş oldu. Kongre sadece MHP tabanının değil, iktidardan AKP’nin gitmesini isteyenlerin de umutla beklediği kurultaydı. Onlar da derin bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Türk Milleti’ne hayırlı olsun...

Yazarın Diğer Yazıları