MHP'nin oyları

Hatırlayacağınız gibi Milliyetçi Hareket Partisi, 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde yüzde 12.98 oranında oy alarak 53 milletvekili çıkarmıştı. Yüzde 12.98 oy oranına tekabül eden 5 milyon 576 bin seçmenin hangi saik ve gerekçelerle MHP’yi tercih ettiği önümüzdeki süreçte büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu analiz çok iyi yapılmalıdır. 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde MHP’ye verilen oyların gerekçeleri iyi okunmaz ve hesaplar yüzde 12.98’lik oyun üzerine eklenen hayali artışlarla yapılırsa, girilecek ilk seçimlerin neticesi Türk milliyetçileri için büyük bir hüsran olur!
12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde alınmış yüzde 12.98 oyu; hayali ve hissi değil, objektif ölçüler ışığında masaya yatırırsak seçmenin MHP’yi tercihindeki etkenleri şöyle sıralayabiliriz:

1- Kaset komplosu: 
2011 seçimleri öncesinde ortaya dükülen MHP Başkanlık Divanı üyelerinin  kasetleri sebebiyle, “MHP’yi baraj altında bırakmak için operasyon yapılıyor, partimize sahip çıkmalıyız, partimiz barajı aşmalı” mantığı içerisinde partide bir kenetlenme olmuş, Genel Başkan Bahçeli’ye olan tepki bir kenara bırakılıp, MHP’ye oy vermeyeceğini söyleyenler bile MHP’ye oy vermiştir.

2- Yeni anayasa ve PKK faktörü:
2011’den sonra oluşacak olan Parlamento’da, yeni bir anayasa yapılacağı, bağımsız adaylarla PKK’nın Meclis’te bir grup kuracağı düşüncesi, bu konuda hassasiyeti olan bir kısım seçmeni MHP’ye oy verip Meclis’e taşımaya yöneltmiştir.

3- Üç partili Meclis arzusu:
MHP’nin baraj altında kalabilir,  yüzde 30-35 oy bile alsa bu CHP’nin tek başına iktidar olması için yeterli olmayabilir, AKP anayasayı tek başına değiştirecek bir çoğunluk elde etmemeli, AKP’nin milletvekili sayısını aşağı çekebilmek için MHP mutlaka barajı aşıp Meclis’te olmalı noktasında bir görüşle CHP’li seçmenin bir kısmı MHP’ye oy
vermiştir.

4- Merkez sağın oyları: 
Bugüne kadar çok fazla irdelenmeyen gözden kaçan bir başka etken de yok olan merkez sağ partilerin oylarıdır.  MHP’nin 2011 seçimlerinde yoğunlukla oy aldığı bölge Ege ve Akdeniz bölgesi olmuştur. Geçmiş seçimlerin sonuçlarına bakıldığında Ege ve Akdeniz bölgesinin merkez sağın kalesi olduğu görülür. Bu bölgede Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi sürekli birinci parti olmuşlardır.
MHP, 70’li yıllardan beri geleneksel oy tabanına sahip olduğu illerdeki Milliyetçi-Muhafazakar seçmen tabanını kaybetmiştir. MHP’nin kalesi sayılan iller düşmüştür.
Örneğin daha önce Çankırı’nın il belediyesi ve 2 milletvekili MHP’deyken, bugün ne belediye ne de milletvekili vardır. 
Erzincan belediyesi MHP’de iken ve 1 milletvekili varken, bugün yok.
Kırıkkale’de hem belediye hem milletvekilli varken şu anda ikisi de yok.
Yine Niğde de hem belediye hem milletvekili varken, bugün her ikisi de yok.
Amasya’da belediye ve milletvekili varken, ikisi de yok.
Karaman’da yine belediye ve milletvekili varken, bugün her ikisi yok.
Bayburt’ta belediye ve milletvekili yok.
Bu illerin yanı sıra MHP geçmişte hep birinci parti olduğu Yozgat, Erzurum, Kırşehir ve Gümüşhane’den 1 milletvekilini zor çıkardı.
MHP, 70’li yıllarda hiç oy alamadığı veya az oy aldığı Ege ve Akdeniz bölgesinden ise oy aldı. Merkez sağ partileri; DYP ve ANAP, 2002 seçimlerinden başlayarak 2011 seçimlerine kadar tamamen tasfiye oldular. Partiler kapandı. Merkez Sağ’ın ağırlıklı seçmeni üç parti (AKP-CHP-MHP) arasında tercih yapmak zorunda kaldı.
Büyük bir kısmı, AKP’ye oy vermeyi tercih etti. AKP’ye oy vermeyen, aynı zamanda  “Ben sol partiye vermem” mantığı içerisindeki küçük bir kısmı da MHP’ye oy verdi. Bugün merkez sağa hitap eden bir parti kurulmuş olsa, merkez sağın seçmeni kendi partisine yöneleceğinden MHP’deki bu emanet oyların da gideceği açıktır. Dolayısıyla; Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlığa devam etmesi halinde önümüzdeki genel seçimlerde, MHP’nin bugün yüzde 13 diye ifade edilip yeterli görülmeyen oy oranına ulaşması da artık bir mucize olur.
Tek başına bu realite bile MHP yönetiminde Türk milletinin ümitlerini yeniden yeşertecek köklü bir değişimi gerekli ve kaçınılmaz kılmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları