Milletin istiklâlini tehlikeye atan kim?

"Evet" mitinglerini Amasya'dan başlatan Binali Yıldırım, "Cumhuriyeti milletle, milletin kararlılığıyla kurduk. Cumhuriyeti milletin alın teriyle, mücadelesiyle bugünlere getirdik. İlk mitingimizi buradan başlatıyoruz. Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Bugün 'Söz milletindir, karar milletindir' diyoruz. Millet ne derse, neyi uygun görürse o olur. Gerisi teferruattır." dedi.

Aman Devlet Bahçeli duymasın, yoksa Binali Bey'i de Aydınlıkçıların kuyruğuna takılmakla suçlar! Öyle ya, 20 yıldır, Aydınlıkçılar da bu söylemi kullanıyor!

***

Biz, milletin istiklâlini kimin tehlikeye düşürdüğüne bakalım:

AKP, bugün "FETÖ" denilen yapı ile koalisyon kurarak iktidar olmuştur. FETÖ ise ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15 Temmuz'dan 40 gün önce mahkemeye sunduğu iddianame ile yargılanmaya başlanmıştır.

O iddianamenin şu bölümünü vatandaşa tekrar tekrar hatırlatmakta yarar vardır:

* "TSK içerisindeki bu yapılanmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı,

* FETÖ/PYD'nin darbe teşebbüsünde bulunma tehlikesinin açık ve yakın olduğu,

* Bu tehlikenin gerçekleşmesi halinde bunun devlet için gerçek bir yıkım olacağı, ülkenin bir iç savaşa sürüklenebileceği, devletin yeniden ayağa kaldırılmasının mümkün olmayabileceği...

* FETÖ/PYD'nin tasfiyesinin devlet için artık varlık yokluk meselesi haline geldiği..."

AKP işte bu FETÖ'nün şakirtlerini 3 Kasım 2002 seçimlerinden 2013 yılına kadar 11 yıl içinde sınav sorularının çalınmasına da göz yumarak, devletin bütün kadrolarına yerleştirmiş, darbecileri de 2014 ve 2015'te generalliğe terfi ettirmiştir.

Yani FETÖ'yü devlet için varlık yokluk meselesi haline getiren AKP iktidarıdır.

***

Sadece bu kadar mı?

Amerikan-İngiliz dayatmasıyla, Oslo'da PKK ile masaya oturan ve özerklik pazarlığı yapan, Habur'da terörist karşılaması yaptıran, "çözüm süreci" adı altında valilere emir vererek askerin kışlasına çekilmesini sağlayan, böylece Güneydoğu Anadolu'da terör örgütü tarafından hendekler kazılmasına, silah ve mühimmat yığınağı yapılmasına göz yuman da AKP iktidarıdır! Bunu itiraf da etmişlerdir.

Dolmabahçe'de terör örgütünün siyasi kanadı ile görüşerek, terör örgütünün başı olan kişinin yazdığı, vatanın "ortak vatan" olarak deklare edilmesini isteyen on maddelik mutabakatı imzalayan da AKP iktidarıdır.

Libya ve Suriye'nin iç savaşa sürüklenmesine zemin hazırlayan, Suriye sınırını yol geçen hanına çevirerek istihbarat servislerinin gönderdiği teröristlerin geçişine göz yuman da AKP iktidarıdır!

Bu politika, 4 milyon Suriyeli göçmen alarak Türkiye'nin nüfus yapısını değiştirmek amacıyla da kullanıldı!

***

Türkiye'nin bütün stratejik kuruluşları satıldıktan sonra geride kalan ne kadar değeri varsa hepsini "ipotek fonu"na alarak denetimden kaçıran ve Arap sermayesine pazarlayarak ekonomik krizi geçici olarak da olsa atlatmaya, böylece referandumu kazanmaya çalışan da AKP iktidarıdır.

Böyle bir iktidar partisinin başında bulunan zatın, Türk milletinin istiklâlini kurtarmaktan söz etmesi, herkesi kör, alemi sersem zannetmekten midir?

Üstelik Cumhurbaşkanlığı sistemi diye Meclis'ten geçirdikleri Anayasa değişikliğinin asıl sahibi de Fetullah Gülen'dir!

30 Mart 1997 tarihli Zaman'da yayınlanan bir Gülen röportajı var. Gülen, o tarihte, "Başkanlık sisteminin alt yapısı hazırlanmalı, insanımız hazırlanmalıdır. Salahiyetleri genişletilmiş bir cumhurbaşkanlığı üzerinde durulursa bir rıhtım, bir sıçrama ayağı, bir rampa sayılabilir. Ben şahsen başkanlık sistemine de salahiyeti genişletilmiş cumhurbaşkanlığına da sıcak bakıyorum." demişti.

Bu rampa, Barzani'nin kullandığı İngiliz bayrağıyla birlikte Sevr şartlarını kabul etmektir!

Milletin istiklâli, bu zihniyetle mi kurtulacak?

Yazarın Diğer Yazıları