Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Milletin tepesindeki 'suskunluk' sarmalı

Küresel örümcek, ağlarını örmeye devam ediyor.

İnsanlığı, 'insanlığından' uzaklaştırmak amacıyla kurgulanan 'sanal' sistem, adeta bir 'matriks' gibi her gün biraz daha etrafımızı kuşatıyor.

'Kimliğimizden', 'inançlarımızdan', 'değerlerimizden' uzaklaşarak, yalnızca 'yiyip içen', 'eğlenen', 'gazete okuyan', 'televizyon seyreden', tuvalete giden' ama asla 'düşünmeyen', güncel ihtiyaçları dışında asla 'tepki' vermeyen birer 'tüketim' organizmalarına dönüşüyoruz.

Araştırmayan, sorgulamayan, 'kavalcıların peşinde' meçhul bir geleceğe doğru sürüklenen fareler haline geliyoruz.

Hayatta en zevk aldığımız şey 'uyumak'.

Tam 'uyanacak' gibi oluyoruz, işte o an 'gaipten' bir ses, kulağımıza şöyle fısıldıyor:

- "Büyükler ne yaparsa doğru yapar, sakın ses çıkarmayın, tepki göstermeyin."

***

Demokrasilerde temel kural, halkın yönetime 'fiili olarak' katılmasıdır.

Geleceğini ilgilendiren önemli kararlarda, 'kurum ve kuruluşları' ile, 'sivil toplum örgütleri' ile, 'medyası' ile, 'kanaat önderleri' ile aktif olarak yer almasıdır.

Gerektiğinde 'hukuki sınırlar' içerisinde meydanlara inerek 'tepki' koymasıdır.

Türkiye sözde 'demokrasi' ile yönetilen bir ülke.

Ama ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren 'çok kritik' gelişmeler karşısında bile bir bakıyorsunuz hiç kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.

'Hak', 'hukuk' ve 'adalet' kavramları durmadan aşınıyor, ülke diktatörlüklerde olduğu gibi 'tek sesliliğe' doğru pupa yelken yol alıyor.

İnsanlar önce 'planlı' bir şekilde susturuluyorlar, sonra da 'kendi gölgelerinden' dahi korkar hale getiriliyorlar.

***

Türk kültürüne sonradan giren "Borç yiğidin kamçısıdır" deyimine sıkı sıkıya sarılanlar, borçlu olmayı 'zillet' sayan bir milleti 'boğazından' esir aldılar.

'Ev borcu', 'araba borcu', 'kredi kartı borcu' ile teslim alınan milyonlar, 'karınlarını' nasıl doyuracaklarını, 'faturalarını' nasıl ödeyeceklerini düşünürken, 'ülke meseleleri' ile ilgilenmez hale geldiler.

Ülkenin 'temelleri' sarsılıyor; 'orduları' dağıtılıyor; alıştıra alıştıra yeni bir 'paralel devlet' inşa ediliyor; ama kimsenin haberi bile olmuyor.

"Damardan girilen" yolsuzluklar, 'Ali Dibo' seviyesini geçip bir '17-25 Aralık' imparatorluğuna dönüşüyor, ama kimseyi pek fazla ilgilendirmiyor.

'Topraklar' satılıyor, 'kaynaklar' peşkeş çekiliyor, ama kimsenin umurunda değil.

'Ayrı bir devletin' temelleri atılıyor, ama kimse "Bana mısın?" demiyor.

***

Ülke, adeta 'aldatma' ve 'aldanma' temelinde  bir 'tiyatro sahnesine' dönüştü.

Her gün 'birbirinden farklı' imiş gibi görünen, ama ne hikmetse hep 'aynı son' ile noktalanan yeni bir 'cambaza bak' oyunu sahneye konuluyor.

Oyun kurucular, birbirinden cezbedici 'efektler' ile seyircilerin, tamamen 'sanal' olan oyunların bir şekilde 'gerçek' olduğuna inanmalarını istiyorlar.

'Sanal' dünyada estirilen 'geçici mutluluk' rüzgarlarının coşkusuna kapılan insanlar, 'gerçek' dünyada 'geleceklerinin çalındığının' farkına bile varamıyor.

Tiyatronun 'şatafatlı' ışıkları bir gün sönecek, 'büyüleyici' senaryolar sona erecek.

İşte o zaman 'acı gerçek' bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak.

Aldatılanlar, hep birlikte ellerini dizlerine vurup, 'aldatanları' aramaya koyulacaklar. Ama atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak.

***

Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki:

- "Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerideki cephede baş gösteren suskunluktur."

Üstte 'gök' çöküyor, altta 'yer' oynuyor.

Türk devleti 'millî' niteliğini kaybediyor; Türk milleti 'millî' kimliğinden uzaklaşıyor.

Türk gençliği, planlı bir şekilde 'sokaklardan' uzaklaştırılıp, bilgisayarların başında 'matriks' sistemine hizmet eden 'uzaktan kumandalı' birer robota dönüştürülüyor.

'Susmaz' diye bilinen nice bülbüller, ya 'Silivri' sopası, ya da 'istikbal' havucu ile birer birer susturuluyor.

'Eğilmez' denilen nice çınarlar eğiliyor.

Bir de kalkmış "Bir ülkede namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o ülkede kurtuluş yoktur" diyorlar.

'Cesareti' olmayan 'namuslu' olabilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları